Nazan yıkılmıştı. Bu nasıl olurdu. Eğer uygun böbrek bulunmaz ise Serkan ölebilirdi. Nazan, Serkan uyurken herkesle konuştu.
Nazan: Lütfen sizde tanıdıklarınıza haber verin. Uygun böbrek bulunmazsa Serkan öl-
Feride: Nazan Hanım sakın! Sakın böyle birşey düşünmeyin lütfen.
Toprak: Nazan Hanım moralinizi yüksek tutmanız lazım.
Bora: O zamam biz şimdi kan verelim, sonra da yakınlarımızdan da rica ederiz.
Kader: Aynen.
Eylül: Inşallah birimizinki uyar.
Cemre: Inşallah.
Hepsi kan vermek için hemşirenin yanına geldiler.
Hemşire: Böyle durumlarda hastanın kardeşinin böbreği daha ön plandadır. Yani siz arkadaşlarısınız ve kan bağınız yok. Sizin böbreğinizin hastaya uyması çok düşük bir ihtimal. Ama biz yine de şansımızı deneyelim.
Hemşirenin bu cümlerinden sonra herkesin morali bozuldu.
Defne: Anne Serkan ölmeyecek dimi?
Nazan: Kızım ağzından yel alsın. O ne biçim söz öyle. Iyileşecek kardeşin.
Güney: Serkan'a ne zaman söyleyecegiz?
Nazan: Ögrenirse yıkılır..
Toprak: Tamam. Ben konuşurum. Böbrek nakli olduğu zaman zaten ögrenecek. Bence şuan ögrenmesi onun psikolojisi için daha iyi.
Feride: Bence de.
Toprak, Serkan ile konuşmaya odasına girdi.
Serkan: Hocam ben iyiyim. Neden hâlâ burdayız?
Toprak: Serkan bunu nasıl söyleyeceğimizi bilmiyorum.
Serkan: Neyi hocam?
Toprak: Serkan sen çok güçlü birisin tamam mı? Bu günleri de atlatacaksın.
Serkan: Hocam ne diyosunuz? Ben anlamıyorum sizi.
Toprak: Serkan böbrek kanserine yakalanmışsın. Ama sakın ümidini kesme. Moralini bozma..
Serkan'ın gözünden yaşlar dökülürken aynı zamanda şoktaydı.
Serkan: Böbrek kanseri ne demek ki? Hocam saçmalamayın.
Toprak: Serkan merak etme. Uygun bir böbrek bulununca sana nakledecekler ve iyileşeceksin.
Serkan göz yaşlarına boğulmuştu. İçeri Nazan, Defne ve arkadaşları da girdi.
Nazan: Oğlum güçlü olmamız lazım. Kendini üzme. Ben senin iyileşmen için ne gerekirse yapıcam.
Anne oğul sarılırken hiç kimse göz yaşlarına hakim olamadı.
Songül: Kardeşim biz senin yanındayız.
Güney: Aynen kardeşim.
Bora: Inşallah birimizin böbreği uyar sana.
Serkan: Eğer uyarsa bana böbreğinizi mi vereceksiniz?
Meral: Tabiki canısı.
Kader: Kardeşlik bunu yapabilmektir zaten.
Serkan'ın gözlerinden tekrar yaşlar dökülürken Nazan eskiden kızlara yaşattıklarından dolayı pişmanlık yaşar.
Doktor bilgi vermek için odaya girdi.
Doktor: Nazan Hanım durum acil olduğu için sonuçlar yarın çıkacak.
Nazan: Öyle mi? Peki uygun böbrek çıkacak mı?
Doktor: Ancak kardeşlerinden uygun böbrek çıkabilir. Siz gerçek annesi olmadığınız için ve hastanın, arkadaşları ile kan bağı olmadığı için onlardan uygun böbrek çıkacağını sanmıyorum. Yani şuan tek umudumuz Defne...
Zaman su gibi akıp gitmişti. Yarın olmuş test sonuçları çıkacaktı..
Eylül: Allahım lütfen uygun böbrek çıksın.
Cemre: Insallah kardeşim inşallah.
O sırada Eylül'ün telefonu çaldı.
Eylül: Alo kimsiniz?
Ali: Ben Ali Eylül.
Eylül: Ali mi? Sen sapık falan mısın? Telefon numara mı nerden buldun?
Ali: Eylül sakin ol. Sapık falan da değilim. Ama biri seni rahatsız ederse bana söyle tamam mı?
Eylül: Şimdi mi söylüyorsun bunu?
Ali: Ne zaman söylemem gerekiyordu?
Eylül: Boşver.
Ali: Peki.. Ne zamamdır gelmiyorsun? Merak ettim.
Eylül: Merak mı ettin?
Ali: Evet.. Sık sık geleceğini söyledin ama gelmiyorsun.
Eylül: Gelemiyorum...
Ali: Neden?
Eylül: Bir arkadaşım hastanede de. Onun yanındayım.
Ali: Iyi mi peki?
Eylül: Iyi olacak inşallah.... Neyse sonra konuşalım tamam mı? Görüşürüz...
Eylül telefonu kapattıktan sonra Ali sırıtmaya başladı. Kendi kendine ;
Ali: Sonra konuşalım dedi. (Sırıtarak)
Test sonuçlarıda çıkmıştı. Doktor sonuçların yazdığı kağıdı inceliyordu.
Doktor: Nazan Hanım çok şanslısınız gerçekten.
Nazan: Ne oldu?
Doktor: Biz bir böbreğin uyumlu olmasını beklerken iki böbrek çıktı.
Herkes biribirine sarılıyordu.
Doktor: Nazan Hanım siz Serkan'ın bir kardeşi olduğunu söylediniz dimi?
Nazan: Evet öyle.
Doktor: Hayır değil. Cemre Derinoğlu ile Serkan Özgün kardeşmiş. Zaten uygun böbrekler de Defne Özgün ve Cemre Derinoğlu'nun böbrekleri...
Cemre: Ne!