7| rezalet

4.8K 633 262
                                    

Jackson - Papillon


Taehyung'u aradım.


Evet, evet, doğru. Taehyung'u aradım. Telefonla.

Okuldayken gidip ondan telefon numarasını istemiştim. Beklediğimin aksine, bana gerçek bir numara vermişti. Gözlerimi rakamlarda gezindirdim, herhangi şüpheli bir durum yoktu. Son dersin sonlarına doğru gittiğimden birkaç dakika sonra zil çalmıştı ve ona onu arayacağımı söyleyerek okuldan ayrılmıştım. Bizimkilerle birlikte çıkmıştık, sonrasında hepimiz evlerimize dağıldık. Hazırlanmamız gerekiyordu.

Annemi Yoongi hyunglarda yiyeceğime ikna etmiştim, odama çıkıp geniş sırt çantamın içine hafta sonu için ihtiyacım olabilecek her şeyi yerleştirdikten sonra kısa bir duş alıp giyinmiştim ve yatağıma oturup bana verdiği numarayı tuşlamıştım.

O cevap verene kadar nefesimi tuttuğumun farkında değildim.

"Selam, Jimin. Ben hazırım, nerede buluşmamız gerekiyor?" Neşeli sesi dudaklarımı yukarı kıvırdı benden izinsiz, neden olduğunu bilmiyordum ama bunu engelleyemedim o an. Bana neydi ki, neden neşeli olması beni de mutlu ediyordu?

"Bizim okulun önünden seni alırım," dedim. Seul'ü bilmediğini söylemişti bana, kaybolmasını istemezdim.

"Ne zaman çıkmam gerekiyor, Jimin? Ben hazırı," dediğinde, genelde cümle kurarken adımı ne kadar tekrarladığını düşünüyordum. Aynanın önüne geçip nemli olan saçlarıma sprey sıkmaya başlarken, hızlı davranmaya çalışıyordum. "Ne kadar sürede okulda olursun?"

"Muhtemelen on beş dakika falan sürer."

"Tamam, eğer hazırsan şimdi çık. Orada olacağım."

"Tamamdır, görüşürüz Jimin."

Telefonu kapattığımda saçlarımla uğraşmayı bırakıp, kaşlarımı çatarak ekrana bakmaya başladım. Aptal bir telefon konuşmasını neden bu kadar abarttığımı anlayabilmiş değildim, gerçi Kim Taehyung'la alakalı olan her şey başka birine dönüşmeme neden oluyordu. Sırıttım ve ekranda parmaklarımı gezdirdim. MutanTae.

Numarasını rehberime ekledikten sonra telefonu kotumun cebine yerleştirip çantamı sırtıma aldım.

"Ben çıkıyorum!"

"Islak saçlarla dışarıya çıkamazsın!" diye seslendi annem mutfaktan. O sırada dış kapıyı açmış, botlarımı hızlıca ayaklarıma geçirmiştim.

"Tamam! Çıkmam!" Annemi yanıtladıktan sonra gülerek kapıyı kapattım ve dışarı çıktım.

*

Okulun önünde sırt çantası ile dikiliyordu. Üzerinde asker yeşili bir gömlekle, siyah dar bir pantolon vardı. Şimdi o kadar da inek gibi durmuyordu, hatta inek olabilecek en son insandı. Şişme, kırmızı bir mont giyiyordum; sıcak kalmak görünüşümden daha önemli gelmişti o an ama Taehyung üzerinde bir deri ceket olmasına ve burnu soğuktan kızarmasına rağmen gülümsüyordu ve hiç de üşüyormuş gibi görünmüyordu.

"Merhaba," dedi beni gördüğünde. Kardan adam gibi olduğumdan, paytak adımlarla yanına ilerledim.

"Merhaba," dedim mahvolmuş moralimi görmezden gelerek. İkinci bir Kim Seokjin vakası olsun istemiyordum. Onun için gay olabileceğim biri yani. Kim Taehyung kahrolası derecede yakışıklıydı. "Biraz yürüyeceğiz." Orada beklemek yerine hareket etmeye devam ettim ve o da beni takip etti.

Northern Lights |vmin| ✓  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin