24| belki de

4.7K 490 207
                                    

Exo-What U do?


Genelde dışarıda takılan bir insan değilim.

Bilirsiniz, Jungkook'la online oyunlar oynarım bazen, dışarı yemeğe gideriz diğerleriyle birlikte veya oyun salonuna. Bende bu kadar.

Yani hiç öyle randevuya çıktığım birisi olmamıştı, sadece birisi vardı ama o tam bir faciaydı. Liseye yeni başladığım dönemlerde, o sırada sınıftakilerle oldukça yakındım, arkadaşlarımdan birisi bana yan sınıftaki  birinin benden hoşlandığını söylemişti, ben de hormonlarımı en tepede salgıladığım için bu cümleye atlamıştım. Öğrendim ki, yan sınıftan bir erkek, Park Jimin adına sahip başka bir kızdan hoşlanıyordu. Tabii olay bununla da sınırla kalmadı, ben o çocukla kanka gibi bir şeydim o zamanlar, sonra neden benden değil de o kızdan hoşlandığını düşünüp depresyona girmiştim. Çocuğa karşı herhangi bir şey hissettiğimden değil, Park Jimin'den daha iyi olmam gerektiğini düşündüğümden. Kendimi ezilmiş gibi hissetiştim.

Kötü günler geçirdim.

Jungkook'la arkadaş olduktan sonra hiçbir kız bana yaklaşmadı. Ya da hoşlandıkları çocuğun çirkin kankası yerine koyup, ilk bana, sonra da ona yaklaştılar. O yüzden insanlara romantik anlamda bir şeyler hissetmek için çabalamadım. Ve yine bu nedenle, dışarıda sadece bizimkilerle vakit geçiriyordum.

Ama heyecanlıyım ya, haftasonu Taehyung ile sinemaya gideceğiz.

Dışarıya çıkmaya karar verdim. Uzun süredir almayı ertelediğim botları alacaktım ve belki üzerime giymek için daha iyi şeyler alabilirdim. Çünkü renkli bir şişme monta, pofuduk kazaklara falan sahiptim. Taehyung'u dışarıda gördüğüm her sefer inanılmaz yakışıklıydı. Gerçi üşümediğini söylemişti ve ben, onun aksine donuyordum ama dünyadaki herkes kardan adam olana kadar kendini sarıp sarmalamıyordu herhalde?

Uzun süredir bir şeyler almadığım için kendime, annem kredi kartını verdi ve ihtiyacım olanları almamı, daha sonra onun alması için başının etini yemememi istedi. Alışveriş yapmaktan pek hoşlanmazdım, birçok seçenek olduğundan hep kararsız kalırdım ve o yüzden hep annemden bana bir şeyler almasını isterdim. Eh, haliyle annem üşümemem için üzerinde geyik bulunan yılbaşı kazaklarından alıyordu.

Alışverişe Jungkook'u götürmek, insanın aklına gelebilecek en kötü fikir olabilirdi.

Onunla bir keresinde kitap almaya çıkmıştım ve geri dönüşte elimde bilgisayar oyunları ve kasada bıraktığım bir aylık harçlığım vardı. O yüzden, alışveriş fikrinden ona asla ama asla bahsetmedim. Yoongi hyungu direkt elediğimizde geriye elimizde Hoseok hyung kalıyordu.

Emin değilim.

O yüzden onu aradım, çok heyecanlıydı çünkü Hoseok hyung sürekli bana kızıyordu. Hak etmediğimden değil tabii ama yine de...

"İyi insan," dedi nefes nefese. "Park Jimin, birazdan sana atacağım adreste ol."

Hiçbir şey anlamadım.

"Hyung, ne oldu?"

"Ablam bir erkekle görüşüyor şu an," dedi, fısıldıyordu. "Acilen sana ihtiyacım var, tek başıma bunu dövemem."

"Jungkook'u çağır ya," diye homurdandım. Müstakbel sevgilimle olan buluşmam için hazırlanmam gerekiyordu benim. "İşim-"

"Atacağım adreste ol," dedi ve telefonu yüzüme kapattı.

Şimdi zor durumdaydım işte.

*

Hoseok'un ablası yirmi üç yaşındaydı ve eğer bana sorarsanız, bir sevgilisinin olmasından daha doğal hiçbir şey yoktu.

Northern Lights |vmin| ✓  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin