29| taehyung'un gözleri

4.1K 492 89
                                    

Taeyang (feat. Zico) -Tonight


Biliyordum.

Beni kırmak istemezdi, gördüğü en güzel şeymişim gibi bakarken bana, bunun imkanı bile olamazdı. Güçlüydü de Taehyung, çok güçlüydü. Kocaman elleri vardı hem, kalbi de öyleydi. Büyüktü, dünyadaki her şeyi oraya sığdırabilirmiş gibiydi, sanki o eller hiç kimseye zarar veremezdi. Garipti. Binaları nasıl patlattığına şahit olmuştum belki ama orada gördüğüm Taehyung gibi değildi, sanki başka bir adam vardı yerinde. Buna rağmen bırakmadı ellerimi, sanki bildiğim Taehyung'u unutmamı engellemek istermiş gibi, sanki bunu yapabilirmişim gibi. Bir yabancı gibi davranırken bile benim Taehyung'umdu o. Yerini yurdunu şaşırmıştı, çok tehlikeli sularda yüzüyordu ama bana sığınıyordu işte. Hiçbir şey anlatamadan... Hayal kırıklığına uğrar mıydım ki her şeyi bildiğimde? Zannetmiyordum, o eller fazla güvende hissettiriyordu. Fazla özel. Vardır bir nedeni, diye düşünüyordum. Öyle büyüdü, o seçmedi.

Ama canım sıkılıyordu artık.

Bilmiyor oluşum bir yana; korkuyordum o ellerin uzaklaşacağından, güvensizliğe düşeceğimden. Daha önce hiç ihtiyaç duyduğumu düşünmedim ama Taeghyung dileği olmamı sağlamıştı ve ben gökyüzündeki yıldızların düşmesinden korkuyordum.

"Gel, " dedi. Elimi tuttu sonra, itiraz edemedim. Ki itiraz etmek de istemiyordum zaten, nereye gideceğimizi bilniyordum ama o an emindim ki nereye götürecek olursa olsun yürürdüm onunla birlikte. İlk kez bu kadar güçlü duygular hissediyordum. Bulunduğum duruma bakıldığında komikti bu, gerçi nasıl bir durumda olduğumu da bilmiyordum gerçi.

Ortalık savaş alanına dönmüştü, insanların arasından sıyrıldık. Ailemin meraktan deliye döneceğini biliyordum ama sanki Taehyung dışındaki her şeyi devre dışı bırakmış gibiydim, fazla adrenalinin de etkisi büyüktü ama Taehyung çok güzel konuşmuştu elbette. Çok güzel bakmıştı da, sarılmıştı. Kim karşı koyabilirdi ki ona?

"Bu gece, bırakmam seni Jimin. Çok korktum. Yanımda ol, yoksa uyuyamam."

Söyledikleri ağlatabilecek kadar güzeldi. Hiç ağlamamıştım ben mutluluktan. Hiç kimse böyle şeyler söylememişti bana. Yemin ederim, dudaklarından dökülen her bir kelimeyle birlikte daha derine çekiyordu beni.

"Tamam. "

Başka bir şeyler söyleyemedim, sadece bu kadardı. O akşam bütün kelimelerim tükenmiş gibiydi. Fazla manidar.

Kendimi küçük bir çocukmuş gibi hissediyordum, yönlendirilmeye ihtiyacım vardı sanki. Nasıl konuşulacağını unutmuştum belki de.

Komik.

Taehyung benim zannettiğim gibi biri değildi ama sadece bu konuda yanılmamıştım, anlaşılan ben de sandığım gibi biri değildim. Yani en azından Taehyung'un yanında.

Yarım saat ya da daha fazlasıydı, bilmiyordum ama epey yürümüştük. Eski bir evin önünde durduğumuzda ona baktım, beni izliyordu. Bulunduğumuz sokakta buna benzer tek katlı birkaç bina vardı sadece ve sokağın ucu geniş, boş bir araziye çıkıyordu görebildiğim kadarıyla. Daha önce hiç böyle bir yere gelmemiştim, sanki kimse yaşamıyormuş gibi evler tamamen karanlıktı ve sokakta sadece tek bir tane sokak lambası vardı. O da resmen cızırdıyordu.

"Evin mi?" Uzun bir süredir doğru düzgün konuşmadığım için sesim pürüzlü çıkmıştı. Başını salladı, daima burada mı yaşamıştı? Ailesi var mıydı, neredeydiler? Başımı eve çevirdim. O da tek katlıydı, gri boyaları soyulmuştu ve duvarların üzeri kabarmıştı. Tek başına böyle bir yerde mi yaşıyordu yani? Ürkütücü oluşunun yanı sıra, sağlıksızdı. Üşümüyor muydu ki?

"Sana söyledim, senden başka kimsem yok. "

Ona baktım, hafıfçe gülümsedi ama daha öncekilere benzemiyordu bu. Nasıl ifade edilir bilemiyordum. sadece güzel de diyemezdim ama özel hissettirdi o cümlenin hemen üzerine kondurduğu gülümseme. Biraz da hüzünlendirdi, üzüldüm. Çünkü sahip olduğu tek kişinin ben olduğumu söylemişti, daha fazlasını hak ediyordu o. Güzel bir aile gibi mesela; bir baba, anne şefkati, güzel ve sıcak ev yemekleri. Uyumadan önce iyi geceler dileyebileceği insanları. Yalnızlığı değil, soğuğu değil.

"Sorun değil," dedi yavaşça. Düşüncelerimi gözlerimden okuyabiliyor gibiydi. "Klişe ya da tuhaf gelecek ama yemin ederim, sen hayal edebileceğimden fazlasısın."

Gülümsedim ben de. Onunki gibi güzel miydi, bilmiyordum ama minnet doluydu. Sevgi ve hayranlık. Bütün korkularımı ardımda bırakmıştım o an, soruları, telaşları, gizemleri...

Parmaklarımı sıktı yavaşça, elini kaldırıp dudaklarına götürdüm ve parmak boğumundan öptüm.

"İçeri geçmeden önce anneme haber versem iyi olacak."

Başını salladı, hala ellerim arasında duran eli titremeye başlamıştı. Böylesine etkileyebiliyor muydum yani onu?

Kısa bir mesajla annemlere iyi olduğumu söyledim, her yer tehlikeliydi ve onları arkadaşımda kalmaya ikna etmiştim her ne kadar gelip beni almak istediklerini söylemiş olsalar da. Muhtemelen eve gidince pestilimi çıkaracaklardı ama sorun değildi, kararımı çoktan vermiştim. Bu gece Taehyung'un yanında olmak istiyordum. Bilmiyorum, önceki zamanlardan garipti bu. İkimiz de tuhaftık, normaldi bu gerçi. İtirafları saymıyordum bile. Düşünmeyi reddettim, yani o yerde olanları. Yarın olduğunda belki de çok ağır gelecekti, biliyordum. Yine de geri dönmeyecektim.

"İçerisi sıcakmış, "dedim, içim rahatlamıştı girdiğimizde. En azından bunu bilmeye ihtiyacım varmış gibi hissediyordum. Evet, işte o çok merak ettiğim yaşam alanına adımımı atmıştım ama her şey normal geldi o an. Bir öğrenci evine benziyordu, dışarıdan göründüğü gibi korkutucu değildi. Fakat elbette biraz eskiydi, mobilyalar falan da öyleydi ama gerçekten küçük ve şirindi. Taehyung gibi kokuyordu hem. Güzeldi.

Kapı direkt olarak bir odaya açılmıştı, zaten görebildiğim kadarıyla bir mutfak ve banyo olduğunu düşündüğüm bir kapı vardı. Bir de odanın bir köşesinde ince, demir merdivenler vardı, muhtemelen çatıya falan çıkıyor olmalıydı. Gökyüzünü oradan mı izliyordu?

Fazla eşya yoktu içeride. Televizyon yoktu mesela, yerde bir yer yatağı vardı ve duvarın önünde de küçük bir masa duruyordu.

"Jimin."

Ona döndüğümde beni hazırlıksız yakaladı, dudaklarını dudaklarımda hissettiğimde hareket dahi edememiştim. Sırtım duvara yaşlandı, dudakları yumuşakça dokunuyor ama sertçe hareket ediyordu. Nefesim kesildi, ellerimi kaldırıp ona dokunmaya başladım çünkü bunu istiyordum, ellerimi bedeninde gezdirmek ve tenini öpücüklerimle ıslatmak istiyordum. Kendimi ona doğru ittim ve bu pantolonlarımızın altından birbirimize değmemize neden oldu, inlediğimde Taehyung dişlerini alt dudağıma geçirdi ve boğuk bir ses çıkardı.

Kafayı falan yemiştim galiba, bilmiyordum. Montlarımızı ve üzerimizdeki kazakları çıkarmak için ayrıldığımızda bile hemen ona ulaşmak istemiştim. Pantolonlarımızla kaşmıştık sadece. Ellerimiz vücutlarımızda gezinirken dudaklarımız nefessiz kalıyor oluşumuzu dert etmeden birbirinden tek bir saniye bile olsun ayrılmıyordu. Mayıştırıyordu beni sıcaklığı, büyüleniyordum.

Öpücükler kondurdum tenine. Kokusunu kokuma karıştırdım, saçlarını okşadım.

O da elleriyle sevdi beni, dudaklarıyla. Bir de uzun uzun baktı bana. Derin derin.

Ve o gece anladım, yıldızlar o kadar da önemli değildi. Taehyung'un gözlerini izlemeyi tercih ederdim.




Northern Lights |vmin| ✓  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin