20| raket

4.3K 553 209
                                    

B.A.P-One Shot

Heyecanlı heyecanlı oturuyorduk tribünlerde.

Taehyung ve ben, en öndeydik, bizim takım bir kenarda toplanmıştı ve konuşuyorlardı. Diğer takımla birlikte, yanlarında onlara destek olacak birçok öğrenci de gelmişti, hiçbiri bizim okuldan değildi. Genelde böyle anlarda gerginlik çıkardı ve başı çeken ben olurdum, çünkü bizim takımdakilere hoş şeyler söylemezlerdi. Yoongi hyungun kaptan olduğu takıma.

Jungkook ortalarda görünmüyordu, bugün okulda da görmemiştim zaten ama üzerine gitmemeye, peşine düşmemeye karar verdim. Çünkü her şeyi Yoongi hyunga anlattığım göz önünde bulundurulursa, bu artık benim karışacağım bir mesele değildi. Onlar Taehyung ve benim aramda olsaydı, ciddiye almazdım mesela.

Şimdi neden Taehyung ve kendimi örnek verdim ki?

Bizimkiler kırmızı forma giyiyorlardı, açıkçası Yoongi hyung inanılmaz komik görünüyordu yanındaki kocaman oyuncularla birlikte ama onun basketbol yeteneklerini göz önüne aldığımda, alay edemiyordum. Bu da bir avantajdı tabii, herkes onu görünüşü yüzünden küçümserdi ama takımda korkmaları gereken yegane kişi oydu.

Taehyung elindeki cips paketini maça saklıyordu ama kutu kolanın sonuna gelmişti, sinemada hep bana da böyle oluyordu. Biraz da gergindim açıkçası, her maçta geçerliydi bu.

Diğer takım da sahaya çıktığında gergince yanımdaki Taehyung'un koluna dokundum. O okulla geçen yıl da maç yapmıştık ve sonu pek de iyi bitmemişti. En azından onlar için.

Düdük çaldı, topu kapan takımki onlardı, maça başladılar. Taehyung sessizce maçı izlerken ben de ona döndüm, nasıl bu kadar sakindi ki? Olay hiç de umurunda değilmiş gibi bakıyordu. Daha çok en büyük parçalı patates cipslerini seçiyordu.

"Gergin değil misin?" diye homurdandım.

"Sen öyle misin?"

"Büyün heyecanımı söndürüyorsun resmen," deyip önüme döndüğümde, oturduğumuz yerde bana doğru kaydı biraz ve paketi kenara koyup elini bacağıma koydu. Dizime doğru değil, daha yukarıda bir yerlerde.

O sırada Hoseok hyung karşı takımın potasına top sürüyordu, tezahürat falan edecektim ama potaya en uzak yerden durup basket atsa bile umursamayacak bir hale geldim. "Gerçekten mi?" dedi sessizce, arkadaki gürültü yüzünden sesi fısıltı gibi gelmişti. Ya da gerçekten fısıldıyordu. Sesimi çıkarmadım, daha çok çıkaramadım aslında. Garip davranıyordu, bacağımı hafifçe sıktığında biraz aramıza mesafe koymak istedim ama elini çekip kolumu tutarak beni engelledi. "Uzaklaşma," dedi istek gibi.

"Sen de... Okuldayız, Taehyung," dedim. Yaptığının doğru olmadığını söylemek istiyordum. "Bir sürü insan var."

"Yalnız kaldığımızda sana dokunmama izin verecek misin?"

Ona döndüm, maç tamamen kayıp gitmişti zihnimden, çevremdekilerin bize bakmamasını diliyordum. "Taehyung, iyi misin?" Fazla... tuhaf davranıyordu. Hep masum olduğunu düşünmüştüm ama şimdi, sanki öpüşsek yatakta son bulacak gibiydi. Ve bunu, tüm okulla basketbol maçı izlerken yapıyordu!

"Ah, unut gitsin," dedikten sonra cipse döndü tekrar. "Üzgünüm ama takım oyunları beni pek... ilgilendirmiyor. Dayanışma, uyum falan."

"Neden?"

"Çünkü aslında herkes yalnız başınadır. Güçlü olan hayatta kalır," dedikten sonra bana karşı takımdan bir oyuncuyu gösterdi. "Şuna bak, kenarda koşturuyor, topu almak için hiç girişimde bulunmadı." On iki numaralı oyuncuydu, boyu en az bir doksan falan olmalıydı. "Top, Yoongi hyungda ve potaya kadar kimsenin onu engelleyebileceğini sanmıyorum." Gerçekten de aralardan geçerek ilerliyordu. Hızlıydı. "Potaya yükseldiğinde ona çarpacak."

Northern Lights |vmin| ✓  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin