3. GÖZ
Tuna, her sabah olduğu gibi o sabah da, yaz ayında olmalarını fırsat bilerek geç uyandı. Elleriyle yatak başlığına asılıp iyice gerindi, ki bunu yapınca yeni bir yatak başlığı daha almaları gerektiğini çıtırdamasından anlamıştı, yüzünü ovuşturdu ve sırıttı.Yonca'yı görecekti. Yoncasını...
2 aydır, doğum gününden beri, birliktelerdi ve mutluydu Tuna. Çok çok fazla, anne ve babasının anlattığı türden, harbi harbi.
Gençliğini yaşarken tattığı bu hisler, karşılaştığı ilk aşk onun deli halini daha da deli yapmıştı. Zaten babasının oğluydu, ki bazen Acar oğlunun kendisinden daha manyak olduğunu görüyordu, üstelik bir de hiperaktif gibiydi.
Geç uyanırdı ama bir gün onu sabah 5'te uyku tutmadığından dolayı kalkıp kek yapmış olarak görebilirdiniz. Evet, kekleri harika yapardı. Hele ki ıslak ve kakaolu olanları. Suflesi de meşhurdu. Tutku, düzenli olarak her ay mutlaka o sufleden yerdi.
Dıştan tam da şu birsürü kızla aynı anda konuşan çocuk profili çizse de, annesine yemek yaparken yardım etmek için buluşma iptal ettiği oluyordu. Kadınlara çok fazla değer veriyordu, annelere ise daha da fazla.
-Günaydıııın!" Diye bağırarak indi merdivenlerden. Babasının çalışma odasının kapısını 5-6 kere yumrukladı ve işittiği küfürlerle keyifli bir ıslık çalarak aşağı indi. Demek ki babası bugün evdeydi!
Salona aniden girdiğinde misafir olduğunu farketti.
-Ayşegül abla, hoşgeldin!" Annesinin çalıştığı iş kadınına doğru yürürken, bir kendi eşofmanlı halini bir de kadının döpiyesli halini inceliyordu da...
-Gün sana yeni aydı herhalde Tunacığım!" Dedi kadın imayla gülerek. Tuna, ensesinde elini gezdirirken mahçup bir şekilde gülümsedi.
-Kusura bakmayın, misafir olduğunu bilsem, böyle çıkmazdım." Tişört giyseydi bari. Kadın annesi yaşındaydı belki ama yine de yabancıydı.
-Şaka yapıyorum!" Dedi kadın elini rastgele sallarken. "Otursana bizimle, ben de seninle bir şey konuşacaktım." Tuna, annesine bir bakış attı ama Elvin hiç renk vermemişti. Koltuğa oturdu ve eline aldığı kırlenti karın kaslarına koyarak çıplaklığını bir miktar engellemeye çalıştı.
Neyse ki evde baksır günü yaptığı zamanda değillerdi! Pizza getiren kızın Calvin Klein baksırına bakışı aklına geldikçe gülesi geliyordu.
-Şimdi, sınavına daha var ve ben seninle önemli bir şey konuşmak istemiştim. Annene sordum ama senin kararına saygı duyacağını söyledi." Gülümseyerek annesinin omzuna elini attı.
Hayatta kadınlara bu kadar çok değer vermesinin en büyük rolü annesinden geliyordu. Ondan öğrenmişti, bir kadının ne kadar güçlü olabileceğini, tıpkı babasından kalbi kırık bir kadının nasıl sevilmesi gerektiğini öğrendiği gibi...
Başka anneler gibi değildi annesi ve buna şükrediyordu. Ne tüm ev işlerini yapıp, kocasına karşı sessiz kalan bir kadındı, ne de evi yardımcılara bırakıp, kendini kariyerine adayarak çocuklarını ihmal eden bir kadın. Onun gibi bir kızla evlenmeyi deli gibi isterdi Tuna eğer bir gün evlenecekse. Cesur, yüreği mangal gibi, sevgisi derya, eli açık, anaç, küçük bir ev gibi hatun...
Şimdi kararına saygı duymasının sadece laftan olmadığını biliyordu. Elvin, çocukların kararını her zaman dinlerdi. Onlara "Senin yaşın küçük. Büyüklerin işine karışma." Dediğini hiç hatırlamıyordu Tuna. Hep çocuklarının düşüncelerini büyük bir ciddiyetle dinlemiş, onların da gönlünü yapmıştı her işte.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevgiyle Harmanlanmış Bedenler (THB-2)
Romance"Çıkardığı fotoğrafın altına, kalemin kapağını ağzında tutarken, kalemle bir not düştü. "Tutku'yla Harmanlanmış Bedenler." " Böyle başlamıştı hikayeleri. Elmaların özü birdi, ihtiyaçları birdi. Aşktan gelen çocuklar, aşk için yaşar, aşk uğruna öl...