4.BÖLÜM: "Uyarı"

6.9K 648 194
                                    


3.GÖZ

Kıvanç Alp, sabahın erken saatlerinde ötüp duran kuşların sesine ıslıkla eşlik ederek elleri kapüşonlusunun cebinde yürüyordu. Her zamanki erkenciliğinin aksine bu sabah geç uyanmıştı ve ailesinin Devranların kahvaltısına gitmek istediklerini, çoktan gittiklerini de onu uyandıran kız kardeşinden öğrenmişti.

-Şey...Saçım güzel mi?" Eva'nın söylediği cümle üzerine açık kahverengi gözlerini dik dik kız kardeşine çevirdi ve cevabını gözlerini devirmeyle verdikten sonra, elini genç kızın saçlarına daldırarak iyice karıştırdı.

-Artık değil." Rüzgar'a güzel görünmeyi önemsemesi bir ağabey olarak korumacı yanını ortaya çıkarmıştı ve yine bir ağabey avantajıyla kardeşlerini delirtmek her zaman hoşuna gidiyordu.

-Off..Ne huysuzsun!" Anne babası ve kardeşiyle neden birlikte gitmediğini biliyordu Eva'nın. Uyandığından beri süslenmekten, anca Alple çıkabilmişti evden küçük hanım!

-Ağabeyine dil uzatma cadı." Diye uyardı onu genç adam koluyla kızın kafasını göğsüne yapıştırırken. Eva, başı onun göğsüne yaslı adımlarını onun hızına uydurmaya çalışarak paytak paytak yürüyorken Alp de oldukça keyifliydi.

Tam yalının demir kapısının önüne gelmişlerdi ki, kapıdan hışımla çıkan kız Alp'e çarparak çemkirdi.

-OFF!" Kafasını kaldırarak çarptığı kişinin Alp olduğunu görünce bir adım gerilemişti ki bu sefer de arkasından gelen ağabeyine çarptı.

-Oflama kızım, alt tarafı pastaneye gidicen ya! Ayıp misafire ayıp!" Tuna, cümle sonunda Tutku'nun yanağından makas alırken genç kız huysuzluk ederek başını geri çekti. Yüzündeki hafif belirgin yastık izine ve kızarık şişkin gözlerine bakılırsa, uyanalı çok olmamıştı.

-N'oldu?" Dedi Eva yeşil gözleri ikili arasında Alp gibi gidip gelirken, araya girmek istemişti. Tuna, kardeşinin ölümcül bakışına gülerek yanıtladı zümrüt gözlü kızı.

-Birileri sabah insanı değil Evacığım." Alp, bu cümleye nefes verir gibi güldüğünde Tutku'nun öldürücü bakışları bu sefer ona kaydı.

Aniden yanlarına bisikletiyle gelen Rüzgar, başındaki kapüşonunu çekiştirdi ve dörtlünün bakışlarını üzerine çekerken Tuna'ya sağ gözünü kırparak "Ne oluyor?" Gibisinden sordu.

-Allah razı olsun." Dedi Tutku, Rüzgar'ın bisiklet kollarına taktığı poşetlerin kahvaltılık şeyler olduğunu anlaması zor değildi. Onun gelmeyeceğini düşünerek ailesi -özellikle TUNA- tarafından pastaneye yollanıyordu ama Rüzgar ağabeyi, kahramanı gelmişti işte! Poşetleri ellerine onun yardımıyla doldurdu ve Tuna'ya gitmeden önce son kez gözlerini kısarak baktı. Poşetleri taşımak için uzanan yardım ellerini başını sağ sola sallayarak kabul etmeden bahçeye yol aldı.

Alp ve Tuna sohbet ederek yalının bahçesine girdiklerinde Eva, tatlı bir heyecanla Rüzgar'ı izliyordu. Genç adam, bisikletten inip, tek eliyle kolunun altına bisikleti alırken, kıza aniden başını çevirdi.

-İzlemen bittiyse..." Onun yanaklarının kızarmasına fırsat vermedi, çaktırmadan bahçeyi kolaçan etti ama hayır, hiçkimse kapının bu tarafına bakmıyordu. "Gel buraya."

Eva'yı belinden çekerek ayaklarını yerden saniyesinde kesti ve dudaklarına onun aklına kanat takıp uçuracak kadar tutkulu, hızlı bir öpücük kondurdu. Göğsü onun göğsüne yapışıkken, kalbinin onun kalbi üstünde ani bir öpücüğün yarattığı şokla attığını hissetti kız.

-Gü..günaydın." Kekelemesinin devamında yanakları anın heyecanıyla al al olmaya başlarken, Rüzgar dişlerini gösterecek kadar geniş gülümsedi, gözlerini hala onun dudaklarından çekmemesi Eva'nın kalbini daha da hızlandırıyordu. Ona daha fazla işkence etmemek için kızın belini yavaşça bıraktı ve dudaklarına doğru mırıldandı.

Sevgiyle Harmanlanmış Bedenler (THB-2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin