Evet, bu oydu. Beni de görmüştü fakat.... Olamaz! Evet, beni gördü. Buna yemin bile edebilirim.. Ama tabir-i caizse beni siklemedi. Gördü sadece iki saniye yüzüme baktı ve yanımdan öylece geçip gitti..
Ne diyorum ben! Neden umursasın ki beni zaten! Ben onun sabah sabah çarpıştığı salak kız olmuyor muydum bu durumda.. Düşüncelerimi Aslı bozdu..
"Evet, biraaz fazla yakışıklı olabilir. Ama o tam bir başbelasıdır" Aslı'ya daha bu sabah o çocukla çarpıştığımı söylemek istemedim ve nedense çocugu merak ettim
"Adı ne?"
"Metee" evet, aynen böyle uzatarak cevap verdi.
"O, nasıl biri? Yani anlatıklarının dışında"
"Vurdum duymaz, arsız, piç gülüşlü, egosu götünden büyük, kibirli, sadist, narsist....." onun devam edeceğine emindim ve bu harika özellikleri bölerek
"hadi amaa... bi çocuk bu kadar kötü olamaz, hiç mi iyi bir yanı yok yani" dedim.
"ııı bilmiyorum.. Aslına bakarsan onunla pek de konuşmuşlugum yok" demesiyle ufak çaplı bir şok yaşadım ama konuşmayı bölmedim.
"Madem konuşmuşluğun yok, nasıl olurda tüm bu iğrençlikleri sıralayabiliyorsun?"
"sen şuan bana Mete'yi mi savunuyorsun?" Off bu kız beni iyiden iyiye sinir etmeye başlamıştı.
"Umarım arkasından bu denli kötü konuşulan birini savunduğum için bana kızmamışsındır." diye gösterdim tepkimi ve zil çaldığında yüksek ihtimalle Aslı'yla olası kavgamız bölündü.
Ön yargılı insanlardan her zaman nefret etmişimdir.
Tamam, bi insana karşı mutlaka ilk izlenimlerimiz olmalı ama bu kadar da abartmak doğru değildi. Her ne kadar sinir olsamda Aslı'nın anlattıklarını düşünecektim..
Gerçi beni ne kadar ilgilendiriyor bilmiyorum ama işin kötüsü bende o çocuğa ön yargı ile yaklaşmamış mıydım?
Bana çarptıktan sonra gittiğinde onun için "egoist, kendini beğenmiş" diye düşünmemiş miydim.. Ama durumlar farklıydı. Sonuçta Aslı'nın onu eleştirmesi doğru değildi çünkü onlar henüz tanışmamıştı bile. Bizde tanışmamıştık ama... Bilmiyorum.. O çocukda beni çeken bi şeyler hissettim ama fazla da umursamadım.
Aslı'yla sınıfa girdiğimde bi an duraksadım çünkü Utku'yu tamamen unutmuştum ve onu öyle görmem beni şaşırtmıştı. Evet, şaşırmıştım.. Çünkü o sınıftakilerle sanki yıllardır tanışıyormuş gibi samimiydi. İşin kötüsü bu benim sinirimi bozmuştu çünkü onlar beni önemsemeyip, Utku'yla ilgilenmişlerdi.
Sırama oturdum ve önümde Utku oturduğu için bi kere daha küfür ettim..
Yanındakilerle biraz daha konuştu ve onlar giderken o da arkasına döndü. Ona olan sinirimden kızaran yüzüme baktı ve
"Bu ne hâl güzelim" dedi.. Bu çocuk gerçekten beni sinir ediyordu çünkü o benim böyle konuşmalardan hoşlanmadığımı bilirdi. Sinirle
"uğraşma benimle Utku" diye kükredim. Ve anında pişman oldum çünkü neredeyse tüm sınıf susmuştu.. Arkalardan gelen salak bir kızı duyduğumda
"Siz tanışıyo muydunuuz" dedi. Daha sonradan bu kızın adının Esra olduğunu öğrendim..
Ben sınıftakilere aval aval bakarken içeriye orta yaşlı bi hoca girdi.. O kadar boğuk bi sesi vardı ki şuan cam kenarına oturduğuma şükrediyordum.
Öyle, böyle okul bitti.. Çıkışta tam çantamı toparlarken Utku arkasını dönüp
"İşin var mı? Bi yerde oturup konuşmalıyız" dedi. Ben tam hayır diyecekken anladı ve
ŞİMDİ OKUDUĞUN
U-KA-LA
RomanceBence her şeyin en kötü yanı onu kaybetmem değildi. Kendimi kaybetmemdi.