Dedikleri kulağımda çınlanıyordu. Tamam, en başta bu oyunu kabul etmiştim ama o benim haberim olmadan böyle oyunlara kalkışamazdı. "Nee!" diye bağırmam bir oldu. Evet. Dediğim gibi kabul etmiştim ama şuan da kendimi kullanılmış gibi hissediyordum.
"Bak İmge ister kız ister bağır. Orda sana laf anlatacak vaktim yoktu! Bana bi söz verdin ve yerine getirmek için elinden geleni yapıcaksın." Beni gerçekten sıkmaya başlamıştı ve bu beni sinirlendirdi."Ne yapmamı bekliyosun Utku! Benim haberim olmadan işler çeviriyosun. Hiç bi şey söylemiyosun. Ama sen adım atmaya çalıştıkça daha da geriye gidiyoruz! O saçmalığından sonra Meteyi bi daha görmedim." Bana anlamsızca güldü.
"İmgee, hadi amaa.. Sen hep böyle saf mıydın yoksa ben mi seni tanıyamamışım." Bu soruyu bazen bende kendime soruyordum. Anlamsızca yüzüne baktım. "Anlamadın dimi?" alayla karışık soru sormuştu "Neyii" fazla ısrarcı veya saf olabilirim ama Meteyi merak etmeye başlamıştım.
"Sence neden olabilir İmge! O adam Mete'nin amcası. Ve babası da Meteyi ona emanet etmiş. Mete o yüzden o okulda. Yoksa orda olmak isteyeceğini sanmıyorum. O bildiğin en pahalı özel okullarda okuyabilecek kadar zenginken neden burda, birde bunu düşün."
Gerçektende düşünmeye başlamıştım. Acaba parayı sevmiyor muydu? Klasiktir ki düşüncelerimi Utku bozdu. "Boşuna düşünme. Babası kardeşine güveniyor ve Meteyi bu yüzden onun öğretmen olduğu okula yazdırdı. Başına bela almamasını istiyordu. Hatta babasının okula yaptığı yüksek miktarlı bağışlar sayesinde hâlâ atılmadı." Onun hakkında bi şeyler duymak beni heyecanlandırıyordu. Ama bi sorun vardı ve bunu düşünmeden sordum.
"İyide Utku madem bunlar bu kadar zengin, Mete istese en taş kızlarla sevgili olur.. Bana mı bakıcak?" Söylediklerimde haklılık payı vardı. "Unutma İmge, o Umay'a da baktı. Hemde o kadar iyi bir şekilde baktıki bunların hesabını teker teker ödicek" Gözünü hırs bürümüştü. Ama benim anlamadığım bi şey daha vardı. Boşboğazlığımla onu da sordum.
"Peki sen bunca şeyi nerden biliyosun?" her şeye cevabı olan beyefendi ne sandın dercesine güldü. Bir an düşündüm. Utku'ya her şeyi sorabilirdim. O söylemese bile onu ikna edebilme yeteneğine sahiptim çoğu zaman.
Ama içimden öyle geçmiyordu işte. Onun hakkında en ufak bir detayı bile kaçırsam ölüceğimi düşünmeye başlamıştım. Ve bunları, tüm bunları ondan öğrenme fikri, hissi. Konuş diyen iç sesimi duygularım, hislerim bastırıyordu.
Evet, onun hakkında her şeyi öğrenecektim ama ondan öğrenecektim. Bu konuda kararlıydım.
Kendimi anlayamıyordum! Henüz dün gördüğüm bi çocuğa hatta bi başbelasına aşık mı olmuştum. Utanıyordum kendimden. Hislerimin bi önemi yoktu şuan. Ben bunu Utku için değil, Umay için yapıyordum. O çok farklı bi kız çünkü. Sürekli kendinden büyüklerle takılmak ister ve kırılgandır. Aslında bende öyleyim ama onun kadar değil.
"Ne düşünüyosun" Sesi gerçekten içtendi ama şu gerçeği değiştirmemişti ki yine düşümcelerimi bozmuştu.
"Her şeyi" Biliyordum, beklediği cevap bu değildi ama fazla konuşmak istemiyordum.
"Hmmm.. Güzel. O zaman seni düşüncelerinle baş başa bırakıyorum. Biraz işim var zaten yarın birlikte gitmicez okula bizi biraz kavgalı sansınlar. Yarın bugünkü kadar sexy olmaman dileğiyle..." Ne demişti bu! Zaten ona kızgındım ve sinirini çıkarmam gerekiyordu. Bahaneleri severim.
"Ne diyosun sen Utku! Keyfe keder öyle giyinmedik heralde. Sen demedin mi." O çoktan ayağa kalkmıştı ve bende ona doğru yaklaştım. Sinirliydim. Ve sinirimi herhangi bir açığını bulup ondan çıkarmam gerekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
U-KA-LA
RomanceBence her şeyin en kötü yanı onu kaybetmem değildi. Kendimi kaybetmemdi.