Tişörtü üzerinden çıkarınca istemsiz bir şekilde başımı öne eğdim ve "Mete, ne yapıyorsun" diye sordum. İyi miydi bu çocuk?
"Sürprizim" dedi ve haince gülümsedi... Kahretsin, çok yakışıklıydı ve şuan her ne olursa olsun kendimi durdurabileceğimi pek zannetmiyordum.
"Eee İmge, kaslı mıyım, sıska mı?" Şimdi anlıyordum.. Bunu sırf bana sinir olduğu için yapıyordu. Gerçektende kasları vardı ama bunu nasıl anlamadığımı öne sürecektim?
"Kaslı olduğunu iddia eden bir sıskasın Mete."
"Yaa... Öyle mi düşünüyorsun? İstersen daha yakından bak. Fikrini değiştirmeni sağlayabilirim" Bana yaklaşıyordu. Ayağa fırladım birden.
"Giyin hadi, sürprizlerin için seni aşağıda bekliyor olacağım" dedim ve kapıya yöneldim. Ses çıkarmamıştı.
.
.
Evin duvarlarını inceliyordum sıkıntıdan. Henüz aşağıya inmiş olsam da sıkılmıştım hemen. Düşüncelerimle boğuşuyordum ki merdivenlerden gelen ayak sesleri dikkatimi dağıttı. Kafamı çevirmemle Mete'yi karşımda görmem bir oldu. Onu baştan aşağı inceliyordum. Tüm kıyafetlerini değiştirmişti.
Siyaha yakın bir lacivertlikte kareli gömlek ve altında gömleğine uygun koyulukta kot pantolonu vardı.Gömleğinin kolları katlıydı ve oldukça şık olmuştu.
"Bugün beni süzmeye kararlısın sanırım?" u-ka-lâ
"Sürekli kıyafetlerini değiştiriyorsun?"
"Al bunu. Üşüyeceksin." Ne! Ukalâ prensimiz beni mi düşünmüştü? İmalı bir şekilde gülümseyip "teşekkür ederim" dedim.
Uzattığı hırka kırmızılı beyazlıydı ve modeli oldukça iyiydi. Zevkli biri olduğunu bir kere daha anladım ayrıca uyuma da dikkat ediyordu ama... Bu hırka kimindi? Nuran Abla dediği o kadının olacağını sanmıyorum... Yoksa sevgililerinden birinin miydi?
Yürümeye başladık. Sanırım salona gidiyordu ve bende peşindeydim.
"Sanki bana sürprizlerinin olacağı gibi şeylerden bahsetmiştin?"
"Çıkıcaz birazdan. "
"Burası neresi Mete?"
"Merak etme, akşam 7-8 gibi evde olucaksın."
"Onu demiyorum! Gelirken uyuyordum ve anlayamadım. İstanbul'da mıyız?"
"Zekeriyaköydeyiz İmge"
"Hmm" Kadiköy'den Zekeriyaköy'e taksiyle mi? Para mı sıçıyor bunlar? Gerçi böyle bir evde oturduklarına göre...
"Hazır mısın?" Ben zaten hep hazırdım ama anlamsızca yüzüne bakmakla yetindim.
"Yanii, yapıcağımız şeye" ne diyor lan bu?
"Ne yapcaz ki"
"Ya iki dakika beyninle algılayamıyor musun? Aklındaki şeyide yapabiliriz aslında ama... Neyse.. İlk önce asıl sürprizlerden başlasak iyi olur. Hadi gel" dedi ve kalktı. Konuşmasının ortalarına doğru aklımda onu dövme fikri oluşsa da sürprizleri görene kadar böyle bir şey yapamazdım.
Dışarı çıktık ve kulübe gibi bir yere girdi. Az önceki konuşmaları kafamda soru işareti yarattığı için ben dışarda bekliyordum. Elinde siyah bir şeyle çıktı.
"Evet, prenses. Gözlerini kapatmalıyım"
"Olmaz! Ne yapıyorsun Mete!" derken her yer karanlık oldu. Ne kadar da çabuk hareket etmişti. İçeri geri girdiğini anladım ve gözümdeki şeyi çıkarmaya çalıştım. Hayvan herif, öküz gibi sıkmıştı. Düğüm yerini bulup açmalıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
U-KA-LA
RomanceBence her şeyin en kötü yanı onu kaybetmem değildi. Kendimi kaybetmemdi.