Onu sevmek? Bu soruyu sevgili olduğumuz zamanlarda bile kendime hiç sormamıştım. Şimdi neden sorayım ki? Büyük bir hırsla masadan kalktım
"Sen, sen kendini beğenmişin, kimseyi umursamayan bir ukâlanın tekisin Utku! Haa içini rahatlatacaksa söyleyeyim; seninle sevgili olduğumuzda bile seni sevip sevmediğimi bilmiyordum." Bunu söylerken yüzünün asıldığını her ne kadar anlasamda devam ettim "ve senden nefret ediyorum" son söylediğim sözcükler ağzımdan nasıl çıktı anlayamadım. Cafeden çıkmıştım ama o peşimden gelmemişti! Böyle olmamalıydı! Yani...
Filmlerde böyle olmazdı. Ne saçmalıyorum ben! Çocuk resmen benimle dalga geçmişti. Bana Meteyi anlatmaktansa onu sevdiğimi iddia ediyordu. Ama bu seferde kendimi suçlamaya başlamıştım.
Onu neden sevememiştim? Bana her zaman iyi davranmıştı hatta aldatmasını saymassak beni hiç kırmadığını bile düşünebilirdim. Ama neden? Onu hiçbir zaman sevgilim olarak görememiştim. Gayet yakışıklıydı. Çok farklı bir havası vardı ama... Olmamıştı işte.. Kendime kızıyordum yine..
Hızlı hızlı yürüyordum. Canım koşmak istiyordu ama sabah içime doğmuştu heralde.. Hâlâ elbisem üzerimdeydi. Tam cafenin olduğu caddeden bir sokağa dönüyordum ki..... PATTT!!!
Yine mi? Yine mi birine çarpmıştım? Bu kadar salak olmazdım öyle değil mi? Yine aklım o filmlere gitti ve çarptığım kişinin Mete olduğunu umut ederek kafamı kaldırdım ve...
Bu olamazdı. Gördüğüm yeşil gözler her ne kadar benzesede Mete değildi bu! Çünkü bu onun kuzeni Çınar'dı. İçimden bir kez daha küfür ettim şansıma. Çünkü karşımdaki Mete olsaydı bu sefer onunla konuşmayı planlayacaktım. Onu neden bu kadar istediğimi bilmiyorum ama hep onu görmek istiyorum. En sonunda dayanamadı ve
"Özür dilerim" dedi. Ooo.... Olamaz.. Bu çocukla Mete kuzen miydi yani? Mete bana çarptığında yan yan gülerken bu çocuk özür diliyordu..
"Ee... Önemli değil. Benim hatam" dedim. Ve anlayamadığım bir şekilde konuşmaya başladık.
"Ben Çınar. Sanırım aynı okuldaydık." Uzattığı elini sıktım.
"Evet, sanırım. Ben de İmge"
"Biliyorum" Biliyor mu?
"Nerden biliyorsun?" Sanki biliyorum dediğine pişman olmuştu ama nerden biliyordu ki?
"Eee... Babamı biliyorsundur. Ben... Ona yardım ederken yeni kayıtlara bakıyordum ve seni gördüm. Ordan biliyorum" dedi. Bu mantıklıydı ama onda babasına yardım edecek bir tip yoktu ki. O tipten Mete'de de yoktu. İşte!! Bu harikalığımla bir ortak noktalarını daha bulup direk konuya girdim.
"Senn... Mete'nin kuzeniymişsin." Ne diyeceğimi kestiremiyordum tam olarak. Evet dercesine kafasını salladı. Bir yandan da yürüyorduk. Nereye gittiğimizi bilmiyordum. Zaten şuan önemli olan bu değildi Mete hakkında bir şeyler öğrenecek olmamdı.
"Yani.. Bunu öğrendiğimde şaşırmıştım. Çünküü.." Lafımı kesti.
"Çünkü gözlerimiz dışında bir ortak noktamızı göremedin. Tamamen farklı göründüğümüzü düşünüyorsun. Meselaa.. ben daha uzun ve daha iriyim ama Mete daha farklı. Ben sizin dilinizde tatlı sayılabilirim ama Mete sexy, karizmatik ve yakışıklı sayılır.. Bunları biliyorum."
"Sanırım bu konuda sorunlar yaşıyorsunuz."
"Hayır. Mete'yle sorunumuz yok. Ama araya kızlar girince de aynı şeyi söyleyemicem." Bu çocuk garipti. Ama bir o kadar da tatlı. Evet, o söylediği gibiydi. Tatlıydı. Ama ona diğer ortak noktalarından bahsetmedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
U-KA-LA
RomansaBence her şeyin en kötü yanı onu kaybetmem değildi. Kendimi kaybetmemdi.