~3~ GERÇEK

5.5K 568 926
                                    

Yaşadığım zihinsel yorgunluğu parmak uçlarımda dahi hissediyordum. Kanıma karışmış olan uyku hapı ruhumu dizginlemişti. Uyku ile uyanıklık arasında arafta kalmış gibiydim. Duvarlara çarpan ses dalgaları zihnimi işgal etmeye başladıklarında: Ayağımı yorganın içinden çıkarıp, bacaklarımın arasına sıkıştırdım. Uykunun esaretinden tüylerimi diken diken eden soğuk hava ve gittikçe yükselen sesler sayesinde kurtuldum.

Yorganı sıkıştırdığım yerden çıkartıp, üzerimden fırlattım. "Gece gece allasen bu hır gür ne" düşüncesi öfkemin zincirlerini kırmıştı. Dudaklarımın arasından argo bir kelime firar ederken karanlık odada paytak paytak adımlarla seslerin merkezi olan salona ilerledim. Birbirine giren kısa saçlarıma ise bu sırada çeki düzen verdim.

Avizenin ışığı gözlerimi kamaştırırken, gözbebeklerim karanlığa mahkum kaldı göz kapaklarımı aralayana kadar. Konforsuzum diye bağıran gri koltukta oturan ve onun yanında ki yabancı erkeğe yarım ağızla bir bakış attım. Ağzımdan çıkan "Allah Allah" kelimelerini duyan babamın sert bakışlarına maruz kaldım bir süre. Uyku bedenimi terkederken, zavallı beynim neler olduğunu hâlâ anlayabilmiş değildi.

İç sesim tam anlamıyla "Boş yaparken" Yağız'ın yanında kafasını eğen çocuğa göz ucuyla baktım. Bu kimdi ki?

Babam, bileğimi tutup beni salonun girişinden sürükleyerek koltuğun karşısına çekti. Ani refleksle ayaklarım birkaç adım geriledi ve şok dalgasıyla uyarılan gözlerim açıldı.

"Bak bu rezil abine."

Babamın sesi krem rengi duvarlara çarpıp balkanlardan gelen soğuk rüzgar olarak geri döndü.
Yaramaz bir çocuk gibi olan bakışlarımı babamın üzerinden çekip, Yağız'a çevirdm. Başı eğik, kaba ellerini yumruk yapmıştı. Gece gece bunların derdi ne anlayabilmiş değilim. Anlamakta istemiyorum.

Bedenim çok ağrıyordu sanki bir ızdırabın içindeydi. Başıma bir ağrı saplanırken elimle ağzımdan kaçmaya hazır inlemeyi dindirdim. Yorgundum. Sabah ateşim çıkmıştı ve hâlâ etkilerini vücudumda taşıyordum.

"Ne istedin de yapmadım? Emeğimin karşılığı bu mu?"

Yağız gözlerime özür diler gibi bakıyordu. Şimdi anlamak istiyorum. Neler oluyor?
İt gibi merak etmeye başlamıştım ama cesaret edip de sesli dile getiremedim bu cümleleri.

"Size verdiğim sevgiden utanıyorum." Dedi babam gözleri gözlerimle buluşurken.

İşte bu cümleler benim içindi. Babam hep zehirli bir ok gibi sözleriyle beni hedef alırdı ve bam.
Kalbimin tam ortasından vurmayı hep başarırdı şuanda olduğu gibi.

Annemin yaptığı gibi...

Bünyeme yabancı olmayan bir duygu silsilesi.
Boğazımı hafif temizleyip sonunda merak ettiğim soruyu yönelttim.

"Allah aşkına ne bu tantana gece gece? Neler oluyor artık biri anlatsın da uykuma geri döneyim "

Aslında bu kavgalara bünyem alışmıştı ama babam bu kavga işini kahvaltı esnasında yapardı genellikle. Böyle hiddetlenmesine bakılacak olursa büyük bir olay olmalıydı.

"Ben sana söyleyim Kainat hanım senin abin benim gerçek oğlum değil. Buna rağmen sahip çıktığım bu piç bana ihanet ediyor."

Bu da mı gol değil be? Ben evlatlık olmalıydım.

Kafama düşen jetonla sarsıldım.

Ne?
Ne?
Kocaman bir Ne?

Başımda hissettiğim karıncalanmalar göz kapaklarımın ardına gizlenirken gözlerimi sıkıca yumdum. Bedenim hafifçe sendelerken elimle yüzümü sıvadım ve gözlerimi açtım.

Gözyaşı Kesesi      Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin