~5~ YABANCI

3.7K 503 622
                                    

Yorumlar benim yol göstericim bu yuzden yolumu aydınlatmayı unutmayın.

●●●●●

Yüreğimin karanlığını gölgeleyen canlılık, kirpiklerimin uçlarına bir kelebek edasıyla konmuştu.
Yeşilin içine gizlenen kederli irislerim yeni bir evrende açılmış gibiydi. Hastahane odası gibi beyaz ve kalp atışlarım kadar canlıydı.

Yaşıyordum...

Ayak parmaklarımın uyuşmuş olması dahi güzel hissettiyordu.
Yaşamak, ne olursa olsun güzeldi.

Gözlerim yattığım yatağın kenarında sandalyede, gözleri kapalı olan adama seslendim.

"Hey!"

Sesim yeni uyandığım için çatallı, boğuk ama her şeye rağmen canlıydı.

Sürekli yaşadığım gerçeğiyle içim sevgi pıtırcıklarıyla doluyordu.
Ruhum yoğun bakımdan sıyrılıp pes pembe hayata uyanmıştı. Bedenim ile ruhum arasındaki soğuk buzul dağları, en sıcak mavi tonlarına serpilmişti. Artık yaşamımı doruklara taşıma vakti gelmiş ve geçiyordu. İçimden kendime sözler veriyordum.
"Artık mutlu ol."
"Bu hayattan varolmamış gibi bir toz bulutu olamazsın!"
"Hayattan zevk al."
Ve en önemlisi kederini sana en uzak olan bir rafa kaldır.

"Uyandın sonunda."

Kafamı sesin geldiği yere çevrdim ve bir düşünce seli altında ezildim.
kulaklarım bu sesi tanıdığını zihnime hissettirdi. O tatlı, naif ses kaba sözcükler arasından sıyrıldı.

"Çık şu odadan."

Tatlı sesi kulaklarımı çınlatırken, korkuyla zihnimde ki cümleleri toparlamaya çalıştım.

"Aa, şey pardon."

Tam olarak bir iletişim özürlüsüyüm galiba.

"Çık!"

Olamaz değil mi?
Tanrı bu adaletsiz oyunu devam ettirmez, ettirmemeli.

Az önce rafa kaldırdığım keder, kavonozun içinde heyecanla kıpırdanmaya başlamıştı.

Sorgulayan sesimle:
"Sen?"

Oturduğu sandalyeyi geriye sürükleyerek ayağa kalktı. O gece hayatımın mahvoluşuna  seyirci olan yabancı adam buradaydı.

Abime göre cılız ve uzun boyluydu. Yastığıma gömdüğüm kafamı kaldırarak bakmak durumunda kaldım. Ela gözleri, umut ile parıldarken "ben doktoru çağırıp geleceğim" dedi ve beyaz spor ayakkabıları, tabanı döverek odadan çıktı. Bu adam beni gölgem gibi takip ediyordu ama kim olduğunu hâlâ bilmiyordum.

İç sesim boşluktan faydalanarak kendine dürüst davrandı ve verdiğim sözleri bir çırpıda unuttu.

Düşünceler zihnimi yoklarken, tenimde hissettiğim kaşıntı son olayı bir kez daha yaşattı. Tuzlu suyu kana kana içmiş, nefesimin içine hapsolmuş gibiydim.

Odanın kapısı büyük bir patırtıyla açıldı. -Ölüm kokan binaya sadece beyazlar etki ediyormuş gibi her şey beyazdı.- Doktor beyaz önlüğün düğmeleri ilikledi ve acele adımlarla yanıma ilişti.

"Merhaba, nasılsınız?"

Gözlerim şüpheyle kısıldı. Her şey neden bu kadar sakin ve dingindi?

"Öncelikle, şuan durumunuz gayet iyi. Sadece şey..."

Gözleri elindeki dosyanın yazılarında takıldı, kaldı.

"Su alerjisi."diyerek, sözlerine devam etmesine müsaade ettim.

Yüzüne utançla bir tebessüm yerleştirdi:
"Su alerjisi yüzünden şuanlık cildiniz, kötü bir durumda ama endişelenmeyin ilaçlarınız içerseniz bir sorun kalmayacaktır ve tabii ki bir psikolojik destek almanızı öneriyorum. İntihara meyilli olmak ciddi bir problem."

Gözyaşı Kesesi      Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin