Melun bir canın beden bulmuş hali Kainat...
Ustaca kimliğini gizleyen bir adam, Buğra.
Ve bahçedeki ölü çiceklerin yazdığı kader oyunu..
Her yalan bir gün açığa çıkardı ama duygular...
Duygular, çıkmaz sokaklardan çıkamazdı.
Bir peri masalına evrile...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Umarım uykunu yeterince almışsındır çünkü bu gece için sokağı kiraladım."dedi gülücüklerinin arasından...
Bu adam nefesime nefes oluyor, ruhuma çicek tohumlar ekiyordu...
¤¤¤¤¤¤¤¤¤
Yağmur damlaları yağmurluğun kaygan zemininden kayarken etrafta tok sesler yankılanıyordu. Şapka görüş açımı azaltsa da sokağın ortasında dans eden Buğra, kendini gözüme sokuyordu. Islanan tshirtü bedenine yapışmış, cılız gözüken ama belirgin olan çizgilerine ışık olmuştu.
"Kainat! Hadi katıl bana."söylenmelere kulaklarımı tıkadım. Bazı insanlar pencere kenarından saçma sapan dans figürleri sergileyen adama gülerek bakarken bir kadın ritim tutmuştu parmaklarıyla. Yüzüm utançla kızarırken içimde bir kargaşa hakimdi.
Buğra önüme geldi. Siyah kirpik taneleri ela gözlerine can olmuş gibiydi. Uzun boyuyla yere diz çöktü ve elini önüme uzattı. Geriye bir adım attım.
"Bana, lütfen eşlik eder misin?"
Kibarca sorduğu soruyu reddetmek istesemde camdan kahve içen Menekşe teyze benim yerime kabul etti.
"Eder eder. Kainat, bulmuşsun valla boylu poslu çocuğu."
Gözlerimi devirdim ve kafamı yukarı çevirdim. Yağmur damlaları hemen yüzüme istila ediyordu. Menekşe teyze, görüş açıma giremeden kafamı hemen hafifçe yere eğdim. Hala dizlerinin üstünde bekleyen Buğra'ya sinirle baktım.
"Zatüre ol inşallah."dedim ve sıcak avuçlarının arasına minik kalan ellerimi teslim ettim. Dolgun dudaklarına gölgeli bir gülücük ekledi. Sağ eli belime tutunurken, sol elinin avuç içine ellerimi hapsetti. Parmaklarımız birbirine sarılırken dünya bir toz bulutu gibi kaybolmuştu. Nefeslerim sıklaşırken hafifçe ritim tuttu, bir o yana bir bu yana salınırken ayak uydurmaya çalışıyordum. Gözlerimi çevreleyen gözlerinde donarken, ellerinde ısınıyordum.
"Çok inatçısın."dedim.
Alnına dökülen ıslak saçından akan damla ela gözlerini kırpıştırmasına sebep oldu. Gözleri karanlığa hapsolurken fırsattan istifade saniyelik dudaklarında oyalandım. Kirpikleri hafifçe yukarı kalktığında gözlerimi gözlerine sabitledim.
"Bu güzellikleri sen yaşamamaya inat etmişsin."dedi iğneleyerek. Elimi avucundan kurtarıp ona sırtımı döndüm. Belimdeki eli düştü ve bir tavuk gibi diklenerek ona döndüm.
