Satır arası yorumlarınızla bana destek olabilirsiniz.
💫💫💫
Saçlarımın her telini acımı alırcasına şefkatle okşadı.
"Seni incitmekten."dedi
"Eğer kalbim bir kez daha kırılırsa emin ol bu sefer yaşamak için çırpınmam."dedim net ve düz bir şekilde.
Gerçek buydu. Omuzlarımdaki dünyayı, kucaklayacak güçte bir ruhum yok artık.
Adem elmasının ahenkle salınmasını izledim.
"Seni bazen anlayamıyorum."
Gözlerimi merakla kırpıştırdım.
"Anlamayacak ne var?"
Saçlarımın arasındaki ellerini çekerken bir süre boşlukta asılı kaldım.
"Hem güçlü hem de güçsüzsün."
Dudaklarımdan şuh bir kahkaha yükseldi.
"Dostovyeski diye bir adam var, bu durumu o sana açıklasın."
"Hım."
Eli saçlarının arasına karışırken saçlarımın kokusu, saçlarında misafir olmasını istedi yüreğim.
"Gücümü, içimdeki güçsüzlükle boğuşurken tükettim."
dedim özgürlüğüne kavuşmuş bir kuş gibi şakıyarak.Tereddütle sordu.
"Kitap okumadığını söylemiştin."Umursaz bir şekilde konuştum.
"Öyle bir yerden duydum. Aklımda kalmış."Çok eskiden kitaplar beni ayakta tutan hayalhanemdi ama hayallerim çürüyen ruhumla birlikte bir yıldız tozuna dönüştü ve öylece ortadan puf oldu kayboldu.
Tekrar okumaya başlamaya çalıştım lakin yıkılan hayallerimin üstüne de temel atamadım. Ben temel hzırladıkça her defasında altlarında ben kaldım.
Ve sonunda pes ettim.
Gömdüm ruhumu, yerin bin kat aşağısındaki mezara taki Buğra gelene kadar. Sanki o varken gerçek bendim. Mutlu olmamı, mutlu olmam yolunda ki benliğimi ezmiyordu. Karamsar halimle yanındaydım ve o bir anne şevkatini andıran uzun parmaklarıyla kazıyordu, ruhumu gömdüğüm yeri."Eve bırakayım seni."
Başımı olumlu anlamda sallayıp soğuyan kahvemi başıma diktim.
Mayhoş bir tat ağzımda bulut gibi gezinirken bedenimi ayağa diktim.
Yerdeki tepsiyi Buğra benden önce aldı, bende peşinden gittim.✨✨✨✨
Küçük kapıdan girerken müstakil evimizin bahçesine baktım. Annem burayı benim zaman geçirmem için tasarlamıştı ama onunla vakit geçiremeden başımızdan talihsiz bir kaza geçti.
Biz vakiti değil vakit bizi öldürmüştü biz farketmeden. Usul usul kanlı yelkovan, annemin son nefesini kesti.
Zaman her şeyin ilacı olmuyor sadece ruhların katili olduğunu anlamıştım ondört yaşında.
Kapıyı açarken annemi anımsadım.Kahverengi uzun saçları, her zaman sinirli bakan ela gözleri, ince dudakları...
✨✨✨✨
~Geçmiş zaman~
"Anne, artık cezam bitsin lütfen."
Alışık olduğum bakışlar bana dönerken o çocuğu dövdüğüm için kendimle gurur duydum.
"Ama benimle alay etti. Öğretmenimiz insan vücudunda %60 su var dedi. O da bana insan değilsin sen, sudan kaçıyorsun dedi."
Bağırarak konuşmaya başladı.
"Sen bir insanı incittin. Bir daha yaparsan odana kitlerim seni."Yüzümü hoşnutsuzca buruşturdum.
"Lütfen beni odama kitle."
diyip odama doğru gözyaşlarıyla koştum.✨✨✨✨
Annem hep insanları incittiğimi söylerdi ama bir kez olsun gözünün önünde yitip giden beni görmezdi.
Bu olaydan sonra hayat kafama vura vura öğretti. İnsanlar incinebilir ama sen değil dedi hayat, sonra sustum.Sadece abim duyardı sessiz çığlıklarımı.
O yanımda olunca yaşabilirmişim gibi geliyordu. Ben direnmeyi bıraktığımda o benim yerime direnirdi, savaşırdı ama artık o yoktu. Yok olmuştu, güzel bir hayal gibi.Buğra ile beraber salona ilerledik, koltuğa oturduk.
"Sözleşmeyi ofiste unuttum."
"Yarın imzalarım."dedim yorgun çıkan sesimle.
Kafama takılan soruyla Buğra'ya döndüm.
"Bugün ofiste battaniye falan vardı. Sen nerede kalıyorsun?"
Yaramazlık yapan bir çocuğun annesine yakalanması gibi başını eğdi.
"Şey oldu şimdi..."
"Ne oldu?"dedim sakinlikle.
"Burası çok pahalı, bütçeme uygun bir ev bulamadım. "
Haklıydı, kira ücretleri almış başını gidiyordu.
Bir doktor bile bu miktarları ödemekte zorlanıyordu."Haklısın ama ofis uyumak için uygun olmaz."
Kafasını kaldırdı, gözlerinde mahcup ifade kendini belli etmişti.
Aklıma gelen fikirle kafamı kaşıdım.
Bir Buğra'ya baktım birde evime baktım."Sana zerre güvenmiyorum."diye bir hatırlatma yaptım.
Minik kahkahası odada yankılandı.
"Güvenmeyen bir insan olarak çok cesaretlisin."
Bu adam son isteğimi yerine getirecek olmasaydı kesinlikle dayak atmalıktı.
"Bu ev benim için çok büyük, sen olmasan da bir odayı kiraya verecektim eğer istersen burada kalabilirsin."
"Gerçekten mi?"
Sıkıntılı sesi gitmiş yerini neşeye bırakmıştı.
"Şaka yapacak bir insan mıyım?"
"Teşekkür ederim."
Minnet dolu gözleri gözlerimi mesken altına alırken bir hasret rüzgarında kavruldum.
Abim gibi bakıyordu.
Babamın odasını, bana en uzak olan odayı ona verdikten sonra uyuması için ayarlamaları da yaptım ve odama çekildim. Kapıyı kilitledim ve yatağıma uzandım.Uyku bedenimi sinsice sararken nedenini bilmediğim bir halde
felaket tellalı gibi kara bulutlar çöktü bedenime...Yorumlarınızı bekliyorum canlar.
Yıldızlarımızı yakmayı unutmayalım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gözyaşı Kesesi
Teen FictionMelun bir canın beden bulmuş hali Kainat... Ustaca kimliğini gizleyen bir adam, Buğra. Ve bahçedeki ölü çiceklerin yazdığı kader oyunu.. Her yalan bir gün açığa çıkardı ama duygular... Duygular, çıkmaz sokaklardan çıkamazdı. Bir peri masalına evrile...