Kulenin buhardan çekilmeyen odasının ortasındaki yatakta uzanan kadın, en soğukkanlı insanın bile irkilmesine neden olabilecek şiddette bir çığlık daha savururken, baş ebe vakur ve endişeli bir tavırla ona baktı.
"Biraz daha dayanmalısınız prensesim. Bitmek üzere. Ikının."
Kadının sonbahar mevsiminde üzerine kurumuş yaprakların döküldüğü nehirleri andıran grimsi mavi gözleri, ebeyi sertçe süzdü. "Kolaysa sen yap! Sanki içimde bir bebek değil de bir canavar va—AHH!"
Prenses Rowena'nın sözleri, boğazından yükselen bir çığlıkla kesildi. Karnına saplanan bıçaklar her saniye daha derine girerken, başını kuş tüyü yastıklara gömdü ve nedimelerinin önünde ağlamamak için kendini zorladı.
"Dayanın prenses." dedi ebelerden biri güven verici bir sesle. "Gündönümünde doğum yapmak uğurludur. Doğuracağınız prens, çok çetin bir savaşçı olacağını bize şimdiden kanıtladı bile!"
Küçük ve tatlı Leydi Rosamund kibarca kıkırdadı. "Prensesimiz belki de bu sefer kendi gibi güzel bir prensesi olsun istiyordur."
Kutsal melekler adına, lütfen kız olsun, diye dua etti Rowena. Bunu sesli olarak dile getirmeye asla cesaret edememişti ama hep bir kızı olmasını istiyordu. Halihazırda bir oğlu vardı zaten. Daemon'ı düşünmek onu üzdü, neden bu bebek de Daemon'ın yaptığı gibi acısızca gelmiyordu ki?
Ebe yanıtlamak için ağzını açtığında, yanıtı Prenses Rowena'nın çığlığı tarafından susturuldu.
***
Nihayet, acı ve çığlık dolu bir saat sonrasında, bitmişti. Rowena bu kadar zor bir doğum atlatmanın verdiği yorgunlukla baygın düşmüştü ama zorunlu uykusuna dalmadan önce duyduğu şey hala aklındaydı: "Bir kız!"
Yavaş yavaş doğrulmaya çalışırken acıdan yüzünü buruşturdu. Küçük prensesi besbelli ki dünyaya gelmek için isteksizdi, onu bu kadar yormasını ancak bu nedene bağlayabilirdi Rowena. Başını çevirdiğinde figürü gördü. Bir adam pencere pervazında durmuştu, kollarında minicik bir şey tutuyordu.
"Boris," diye seslenmeye çalıştı. Boğazı kurumuştu. "Boris, bana bebeğimi getir lütfen."
Prens Boris tüm yüzü güneş gibi parlayarak karısının yanına geldi. "Ah Rowena, sevgilim," dedi onun saçlarına öpücükler kondururken. "Güzeller güzeli bir maral prenses doğurdun. Daemon kız kardeşine taptı, elbette ben de."
Rowena dikkatli bir hareketle bebeğini kollarına aldı ve onun porselenden cildine, ufacık burnuna, açık kumral bir tutam saçına baktı. "Ay prensesi." diye fısıldadı onun pırıl pırıl, minicik yüzüne bakarak. Daemon her nasıl bronz tenli babasını andırıyorsa, bebek de aynı Rowena'yı andırıyordu.
Boris gülümsedi. "Bizim ay prensesimiz."
"Ay prensesi." diye tekrar etti Rowena yavaşça. "Öyleyse onun adını Celina koyacağım. Celina Lenora Woodville. Cennet bahçesinin ayı. O, güneş ve ayın yan yana geldiği gün doğdu. Kraliçelere layık bir ismi hak ediyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gündönümü
Historical Fiction"Gece ve gündüz ebediyen yer değiştirecek." Küçüklüğünden beri bir kraliçe olmak için titizlikle yetiştirilen yirmi yaşındaki Celina'nın hayatı, kuzeninin veliaht prensle nişanlandığını öğrenmesiyle altüst olur. Yüreğinde taşıdığı ağır ihanet hiss...