11. Bölüm

18.8K 608 74
                                    

Ilık bahar havası, prensesin şapkasının altına saklanmış saçlarından zarifçe kıvrılarak yüzünü okşadı. Celina o sabah sade ama zarif elbisesine tamamlayıcı bir aksesuar olarak geniş kenarlı bir şapka takmıştı. Yan gözle kuzenine baktı.

Bugün Illythia'nın saçını özel olarak kendisi yapmıştı. Küçük şapşal her ne kadar Celina onu güneşin bu saatlerde tehlikeli olduğu konusunda uyarsa da şapka takmayı reddetmişti, bu sebeple de Celina onun saçına zarif bir topuz yapıp iki tutamını zarifçe yanlarından bırakmıştı. Beyaz elbisesinin içinde bir o yana bir bu yana sallanıyordu.

"Annen ne zaman gelecek?" diye yüksek sesle söylendi. Güneşin altında dikilmek gitgide daha zor hale geliyordu.

Illythia gri gözlerini yoldan bir anlığına kuzenine çevirdi, sonra da omuz silkti. "Nereden bilebilirim? Öğle saatlerinde burada olacağını yazmıştı mektubunda yalnızca."

"Peki öyleyse baban neden burada değil, kraliyetten kimse neden burada değil, neden Leydi Margaret'ı sadece biz karşılıyoruz?"

"Şöyle ki," dedi Illythia belirgin bir sabırla. "Babam konsey toplantısında. Bildiğin gibi de konsey toplantıları da kraliyet adamlarını içeriyor, ha unutmadan söyleyeyim, Daemon da toplantıda. Sonuç olarak karşılama komitesinde sadece sen ve ben kaldık."

Aman ne mükemmel. Celina yüzünü hafifçe buruşturarak yere baktı. Kraliçe Isobel'in Margaret'ın neden geldiği hakkındaki varsayımını dinlediğinden beri teyzesinin gelişini son derece huzursuz bir halde bekliyordu. Kendini bildi bileli, teyzesinin ondan aşırı hazzetmediğinin ayrımındaydı ama kızı kraliçe olmanın eşiğindeyken Margaret'ın ne hale geldiğini daha çok merak ediyordu.

Yoldan gelen tekerlek sesleri Celina'nın düşüncelerini böldü. Kız başını kaldırınca bir at arabasının tekerlerini tıngırdatarak yolu arşınladığını gördü. Illythia anında öne fırlamaya yeltendi ama Celina onu kolundan sertçe çekti.

"Annenin arabadan inmesini bekle!" diye tısladı prenses. "Çocuk gibi davranamazsın."

Sarışın kız başını salladı, üzülmüş gibiydi. Normal bir anda olsa prenses ona böyle sertçe çıkışmazdı ama şu an kendini iliklerine kadar gergin hissediyordu. Derin bir nefes aldı ve teyzesinin tüm heybetiyle arabadan inmesini bekledi.

Margaret di Sforza ilerleyen yaşına rağmen su gibi güzel olan, soluk tenli, gri gözlü ve siyah saçlı bir kadındı. Illythia'nın sarışınlığı babasından geliyordu, bir de anneannesinden. Celina anneannesini hiç tanımamıştı ama Rowena sık sık Illythia'nın Leydi Natalia'ya tıpatıp benzediğini söylerdi.

Teyzesi mükemmel bir zarafetle arabadan inerken prenses tereddütle onu izledi.

Bu kez Illythia'yı tutamadı. Kız ,Celina'nın kolundan fırladığı gibi ileriye atıldı ama direkt olarak annesine sarılmadı. Önce sakin bir tavırla diz çöktü, Leydi Margaret da elini uzatarak kızının yüzüğünü öpmesini bekledi. Illythia annesinin elini öptü ve tatlılıkla konuştu.

"Anneciğim, saraya yeniden hoşgeldiniz."

Margaret ciddi bir tavırla başını salladı, sonra da Celina'yı şaşkınlığa uğratan bir tavırla genişçe gülümsedi. "Pekala, bu kadar resmiyet yeter. Ayağa kalk da sana bir sarılayım, güzel çiçeğim."

Illythia doğrulup gülümsediğinde Margaret ileri atılarak kızını sıkıca kucakladı ve Celina tokat yemiş gibi bir adım geri attı. O anda kendini çok mutsuz ve dışlanmış hissediyordu, mantıksız bir biçimde o da annesini yanında istedi. Burnunun direği hafifçe sızladığında dişlerini sıkarak toparlanmaya çalıştı, Margaret teyzesinin önünde ağlaması söz konusu bile değildi.

GündönümüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin