Final bölümü. Son kez epilogda görüşmek üzere. :)
*
Her şeyin soğuk bir ekim günü sona ereceğini henüz bilmiyordu.
Safirova'ya yürüyecekleri sabah, herkesten önce kalkarak nişanlısının odasına gitti. Tereddütle kapıyı itip içeri girerken onu uyanık bulacağına ihtimal vermiyordu ancak ağır adımlarla odanın içine ilerlediğinde kızı aynanın önünde otururken buldu. Beline uzanan saçlarını sıkıca örmüştü, üzerinde yeşil ve kahverenginin iç içe geçtiği bir elbise vardı. Geldiğini hissetmiş gibi bakışlarını aynanın üzerinden Edmund'a odakladı.
"Günaydın." dedi genç adam yumuşakça.
Saat sabahın dördüydü, güneş henüz doğmamıştı bile. En geç iki saat sonra yola koyulmaları gerekti lakin kalenin tamamına şimdilik soğuk bir sessizlik hakimdi. Celina gülümsedi. "Günaydın sevgilim." Minik bir omuz hareketi yaptı. "Bana Elisabetta'nın odasını tahsis etmişler, biliyor muydun?"
"Seni rahatsız mı etti?" diye sordu Edmund kaşlarını çatarak, halen kızın aynadaki görüntüsüyle konuşmaya devam ediyordu. Bir yanı hareket ederek kızın yanına gitmek istiyordu ama o anda olduğu yerde kalmak daha cazip geldi.
"Önemi var mı?" dedi Celina hafif bir gülüşle. "Yalnızca bir gece konakladık."
"Öyle diyorsan..."
Prenses iç çekti, mücevher kutusuna uzanarak parmaklarının ucuyla içeriyi karıştırmaya başladı. Zihninde bambaşka şeyler süzülüyormuş gibiydi. Sonunda bir çift yeşim küpede karar kılarak küpeleri kulağına götürdü. İşini hallettiğinde saç örgüsünü sırtından boynunun sol tarafına çekerek aynadan yeniden Edmund'a baktı.
"Sen de beni yargıladın." dedi şarkı söylercesine. "Gözlerindeki ifadeyi gördüm. Nişanımızın ilk açıklandığı sıralarda yaşadığımız sürtüşmelerde bile bana böylesine bir öfkeyle baktığını hatırlamıyorum."
"Abartıyorsun." dedi Edmund başını iki yana sallayarak. Sonunda çakılı kaldığı yerden hareket edebilme yetisini elde ederek ilerledi, Elisabetta'nın yatağına oturarak nişanlısına baktı. Kendini daha açık ifade etmesi gerektiğini biliyordu. "Durum sadece şundan ibaret... Aşık olduğum kadını, kardeşim gibi sevdiğim bir adama böylesine yakıştırmalar yaparken görünce fazlaca afalladım. Hepsi bu."
Celina burnundan bir nefes aldı, ayağa kalkarak Edmund'la yüzleşti. "Sorun zaten tam da bu, değil mi? Senin aşık olduğun kadın başından beri aynıydı. Şimdi istediğim her şeyi elde ettiğim için benim aslında ne kadar da açgözlü ve hırs budalası olduğumu anlamaya başladın." Yutkunarak bir adım geriledi.
Genç adam büyük bir hayretle ona baktı. "Cellie, yaptığından dolayı vicdan azabı mı duyuyorsun? Çünkü bu tamamıyla gereksiz. Özrünü diledin ve Will de dert etmediğini—"
"Vicdan azabı falan duymuyorum." dedi prenses sertçe. "Yaptığımın sonuna kadar arkasındayım. Yine olsa yine yapardım, daha beterini dahi yapardım. Illythia'nın histerik bunalımını ve etrafına zarar verme potansiyelini de anlatırdım. Gerekirse öz kuzenimi dahi ateşe verirdim."
"O halde dert ettiğin şey ne?" diye sordu Edmund fazlaca yumuşak bir sesle.
"Çünkü uğruna canımı vereceğim her insan benim kalpsiz bir cadı olduğumu düşünüyor." dedi Celina çaresizce, ellerini birbirine sımsıkı kenetlemişti. "Illythia bunu en ayan beyan ilan edeniniz. Daemon bile çoğu zaman yanımda saf tutsa dahi bazen bana olan uzak bakışlarını yakalıyorum. Şimdi sen de bana sırt çevirirsen güvenebileceğim kim kalır?"
![](https://img.wattpad.com/cover/15891650-288-k346186.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gündönümü
Fiksi Sejarah"Gece ve gündüz ebediyen yer değiştirecek." Küçüklüğünden beri bir kraliçe olmak için titizlikle yetiştirilen yirmi yaşındaki Celina'nın hayatı, kuzeninin veliaht prensle nişanlandığını öğrenmesiyle altüst olur. Yüreğinde taşıdığı ağır ihanet hiss...