22. Bölüm

1.6K 116 59
                                    

Yanağında hissettiği minicik bir dokunuş, Illythia'nın anında uyanmasına neden oldu. Hiçbir zaman uykusu derin olan biri olmamıştı zaten. Gözleri aheste aheste açılırken, üzerine eğilmiş olan yüzün hatları yavaşça belirginleşti: William.

"Seni uyandırmak istememiştim." diye fısıldadı kocası.

Illythia yumuşakça gülümsedi. Şimdi yanında William olduğundan, günlerdir nefes almasına engel olan demirden ellerin boğazını serbest bıraktığını hissediyordu. Ama ellerin geri dönmesi an meselesiydi. William kendini daha iyi hisseder hissetmez, birlikte yeniden o lanetli saraya dönmeleri gerekti ve böylece eller de Illythia'nın boğazına geri dönerdi. Düşünceyi kovmaya çalıştı.

"Dert değil," diye fısıltıyla karşılık verdi kız. "Nerelerdeydin?"

William gece kıyafetlerini giymek için yataktan kalktı, gömleğini çözmeye başladı. "Daemon'ın nişanı şerefine beylerle bir-iki kadeh bir şeyler içtik. İki güne kadar da düğünleri burada yapılacak."

Illythia büsbütün şaşaladı. "Bu ne hız?" diye ciyakladı kendini durduramadan.

"Celina'nın işleri. Kuzenini bilirsin."

Bir süre yapışkan ellerini üzerimden çek de, çok daha önce halletmem gereken işlerimi halledebileyim. Celina'nın cümlesi beyninde çınlarken, Illythia baştan aşağı ürperdi. Demek ki kast ettiği şey buydu. Gerçi Illythia'nın bunu öngörmesi gerekirdi. Celina'nın Magnolia'ya at sürmeyi teklif etmesinin altında bir şeyleri yattığı barizdi.

"Bir yorum yapmadın." dedi William sorarcasına.

"Bu kadar acele düğün yapılması teamüllere aykırı değil mi?" dedi Illythia sonunda. "Magnolia'nın annesinin yıllar önce vefat ettiğini biliyorum ama babasının törene katılması gerekmez mi? Veya Daemon'ın tarafından bakacak olursak, Rowena teyzemin ve Boris eniştemin gelmesi? Bence fazlaca acele ediyorlar.

"Sen de takdir edersin ki," dedi William temkinli bir sesle. "Şu sıralarda krallıkta kaos ortamı hakim. Kimsenin süslü düğünlere ayıracak vakti olduğunu sanmıyorum."

Bu tespit Illythia'yı susturdu.

William yatağa tırmanırken, Illythia ilk evlendikleri zamanın aksine, kendini onun yanında çok rahat hissettiğini fark etti. Elinin kolunun buz tutmasına neden olan, dilini lal eden o tedirginlik kaybolmuştu. Aksine, William'ın yanında olmadığı zamanlar, kendini en mutsuz hissettiği zamanlardı. Zihnine süzülen kötü anıdan kurtulmak için öne eğilip William'ı öpmeyi denedi.

Tuhaf, diye düşündü bir yandan da. Hiç alkol kokusu almıyorum.

Kocası onun dudaklarıyla nazikçe buluştu, pamuğa değen kelebek kanatları kadar yumuşak bir tavırla onu öptü.

"Sana bir şey olacak diye ödüm koptu." diye itiraf etti Illythia.

William küçük bir gülümsemeyle başını iki yana salladı ve kızın boynunu öpmek için öne eğildi. Illythia anında buz keserken, William'ın izleri fark etmemesini umdu. Geri çekilmek istedi ama vücudu heykele dönmüş gibiydi.

Boynuna iki santim kala, William duraksadı. Illythia büyük bir korkuyla, onun kehribar gözlerine dehşetin oturduğunu gördü. İzlerin kırmızılığı hemen hemen gitmişti ama izler soluklaşmak yerine, günden güne yeşilimsi bir sarıya dönüyordu. Illythia tırnaklarını ne kadar derine gömdüğünü hatırlamıyordu, çiziklerin o kadar uzamasına neden olacak kadar kendini tırmıkladığını da. Tek hatırladığı ona dehşetle bakan ve darbelerinden korunmaya çalışan Celina'ydı. Titredi.

"Bu da nedir böyle?" diye soludu William korkuyla. Illythia'nın engellemesine fırsat vermeden kızın geceliğini hafifçe sıyırdı ve çürümüş çiziklere daha yakından baktı. Parmağını hafifçe izlerin üzerinde gezdirdiğinde Illythia içgüdüsel olarak ürperdi, yoksa canı yanmamıştı. William telaşla elini geri çekti.

GündönümüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin