7. Bölüm

23.1K 656 101
                                    

"Bir daha asla içki içmeyeceğim." diye söylendi Celina onuncu kez.

Illythia başını kitabından şöyle bir kaldırarak, kanepede uzanan kuzenine baktı. Celina sanki gün ışığı ona ıstırap veriyormuş gibi—ki muhtemelen veriyordu—tek kolunu başının üzerine atmıştı. Kırık beyaz rengindeki elbisesinin ön kısmındaki taşlar ışıkta parıldıyordu. Kehribar rengi saçları dümdüzdü bugün, koltuğun baş tarafından zarifçe sarkıyordu.

"Bu da sana iyi bir ders olmuştur o halde. Sana her meydan okuyana karşılık vermen gerekmez, Kızıl Rosby Gülü." dedi Illythia sırıtarak. Celina dudaklarını büzdü.

"Ana fikri tamamen yanlış anlamışsın Illy." dedi iç çekerek. "Ve şu lakap üzerimize uzun süre yapışacak gibi, ne dersin Beyaz Rosby Gülü?"

Gerçekten de öyle gibiydi. Dün akşam William'la terastaki konuşmalarından sonra (anısı bile kızın yanaklarına ateş basmasına yetmişti) salona geri dönmüş ve son bir kez daha dans etmişlerdi. Elbette, o sırada Celina da dans ediyordu. Dansın bitiminde Kral Caladrian nereden çıktığı kestirilemez bir biçimde, aniden insan kalabalığını bir deniz gibi yarıp yanlarına gelmiş, iki kızı da yanaklarından öperek takdir etmişti.

"Kızıl Rosby Gülü!" diye gürlemişti Celina'nın elini havaya kaldırarak. Sonra gözleri Illythia'ya takılınca onun da elini havaya kaldırmıştı. "Ve de Beyaz Rosby Gülü! Rosbylerin güzel hanımları Rowena ve Margaret'ın kızları da elbette onlar kadar güzel olacaktı."

Saray eşrafı dakikalarca "Rosby Gülleri!" diye tezahürat yapmıştı.

"Daemon'ı ellerimle öldüreceğim." Celina sızlanarak hafifçe kıpırdandı.

Illythia gülerek başını iki yana salladı. "Hayır öldüremeyeceksin. Ağabeyine fazla düşkünsün Cellie."

Prensesin cevap vermesine fırsat kalmadan bir hizmetkar kapıyı çalarak kraliçenin ulağının kendilerine bir haber getirdiğini söyledi. Illythia merakla ulağı kabul ederken Celina da sonunda gözlerini açtı ama yattığı yerden doğrulmadı. Elbette, her zamanki prenses tavırları.

İçeri en fazla on iki yaşında görünen sıska bir oğlan çocuğu girdi ve reverans yaptı. "Leydim. Prenses."

Illythia başını salladı. "Konu nedir?" dedi uzatmadan.

"Kraliçe hazretleri Isobel sizi ve Prenses Celina'yı muhtaçlar için gömlek dikmek ve çay içmek amacı ile dairesine emrediyor. Leydilerden Annabelle, Magnolia ve Elisabetta çoktan oraya vardılar bile."

"Çok memnun oluruz." dedi Illythia başını sallayarak. Celina'nın baş ağrısını hesaba katarak "Otuz dakikaya kadar orada oluruz." dedi.

Çocuk yorgun bir reverans verip ayrılmaya hazırlanırken Celina sonunda doğruldu ve çocuğu süzdü. "Neden en son biz çağrılıyoruz? Muhatap alınan kişiler bir prenses ve bir kraliçe halefi." dedi sertçe. Çocuğun benzi atarken Illythia onaylamaz ve kızgın bir tavırla kuzenine baktı.

"Prenses hazretleri, ben yalnızca bana söylenenleri iletmekle yükümlü—"

Celina'nın çınlayan kahkahası hem Illythia'yı hem de çocuğu irkiltti. "Ah sadece latife ediyordum seni tatlı çocuk." dedi öncekinden çok daha sevecen bir sesle ve başını yana eğerek ona sevgiyle gülümsedi. "Şimdi hemen kalenin güneybatı kanadındaki Astrum mutfağına git ve seni benim gönderdiğimi söyle. Mathilda bu sabah enfes bir peynirli çörek yapmıştı, git karnını doyur."

Çocuk çaresizce büzüldü. "Prensesim çok nazik ama maiyetinizin bana inanacağını sanmam. Hatta sizin adınızı kullanarak hırsızlık yapmakla bile suçlayabilirler beni."

GündönümüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin