23. Bölüm

1.6K 106 14
                                    

Ertesi sabah erkenden gittiler. Karanlıkla aydınlık arasındaki ip inceliğindeki çizgide yola koyuldular, güneş daha adamakıllı doğmamıştı bile. Birlikte geçirdikleri süre içerisinde ona her zaman bir kız kardeş şefkatinde yaklaşan Magnolia'ya sarılırken ağlamamak için kendini zor tuttu. Daemon'a sımsıkı sarılarak Astrum konusunda iyi şanslar diledi. Her ne kadar dün gece anlattıkları kızın içinde fırtınalar koparsa da William'a bile sarıldı. Edmund'un iki yanağına da kocaman öpücükler kondurarak iyi olmasını öğütledi.

Sıra Richard'a geldiğinde, tazecik nişanlısı onun ellerini tutarak parmak boğumlarına şefkatli öpücükler kondurdu. "Vale, güzel Annabelle. Seni düşünmediğim tek bir an dahi olmayacak. Tekrar görüşene dek, lütfen kendine iyi bak."

Bir zamanlar meşhur çapkın kişiliğiyle Altınvadi'yi kasıp kavuran kibar adama baktı. Kendisine sadık olacağından bir an bile kuşku duymuyordu. "İyi dileklerine bütün kalbimle karşılık veriyorum, Richard. Tanrı seni korusun."

Sonra, son günlerin en meşhur iki kadınına göz atmaya karar verdi: sansasyonel Celina Woodville ve zavallı, solgun Illythia di Sforza.

Illythia o kadar perişan görünüyordu ki, Annabelle kendisini çok fena hissetti. Kraliçe halefinin bütün bedeni tir tir titriyordu, kocasına sarılmıştı ve ağlıyordu. William'ın yüzü de aynı acıyla kaplanmıştı, Illythia'ya sarılarak onu okşuyor ve besbelli ki nafile bir çabayla onu sakinleştirmeye çalışıyordu. Onlara bakmak kötü hissettirdiğinden, Annabelle başını çevirdi.

Celina ise ağabeyine sımsıkı sarılmıştı, Daemon'ın çelikten kolları da kızın ince beline dolanmıştı. Prenses çok az geri çekilerek elini onun yanağına koyu ve bir şeyler söylemeye başladı. Annabelle onu duyamıyordu ama Daemon'ın yüzünün yumuşamasına bakılırsa rahatlatıcı bir şeyler söylüyor olmalıydı. Biraz sonra prens geri çekilerek son bir kez kız kardeşinin yanağını öptü ve arabaya konuşlandı.

Prenses bu kez Edmund'la vedalaşırken Annabelle merakla yerinde kıpırdandı. Celina'nın da Illythia gibi ağlayıp ağlamayacağını ölümüne merak ediyordu ancak elbette, Celina tahmin edilemezdi. Kalp şeklindeki yüzünde muzip bir ifadeyle nişanlısına bir şeyler anlattı, ardından da ölüm sessizliğindeki sabah havasını keskin bir ok gibi delen meşhur kahkahasını patlattı. Edmund da gülümseyerek toprağa bakıyordu. Celina'yı nazikçe kendine çekerek onu tutkuyla öptü ve geri dönüp arabaya bindi. Celina ilerleyerek Annabelle'e doğru gelirken yüzünde yarım bir gülümseme vardı.

"Sen var ya, ömrümde tanıdığım en ilginç kadınsın." dedi kız kendini tutamayarak.

İlerleyen arabaları seyretmekte olan Celina ona ışıl ışıl bir gülümseme bahşetti. "Ah Annie, daima beni mutlu edecek şeyi söylemeyi başarabiliyorsun. Sana tapıyorum."

Yanından gelen bir burun çekme sesi Annabelle'in dikkatini dağıttı. Illythia hala ağlıyordu, minik burnunun ucu kızarmıştı.

"Haydi, yapma ama böyle." diye destek olmaya çalıştı kıza. "Senin moralini yüksek tutman gerek. Hem..."

Sözünü asla bitiremedi çünkü aynı anda Illythia'nın dizleri endişe edici bir biçimde titredi ve kız kendinden geçti. Annabelle anında öne atılarak kraliçe halefini yakaladı, ikisi birden sert bir düşüşle yumuşak çimi boyladılar.

"Madam Bellatrix!" diye bağırdı Celina. "Kuzenimi sabah havası çarptı herhalde. Lütfen gerekli müdahaleyi yapın—çabuk!"

İki bahçıvan çocuk Illythia'yı kucaklayarak sarayın içine taşımaya başladılar. Celina geride durdu ve burun delikleri genişlemiş bir halde kuzeninin saraya götürülüşünü izledi. Safir gözleri hem endişe hem de aşağılama doluydu.

GündönümüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin