O değilde ben telefona Mert'i kaydetmedim. Mal mıyım neyim? Ne diye kaydetsem ki?
Ben harbi harbi malım. Mert diye kaydet gitsin.
Numarasına gelip Mert yazıp kaydettim. Sonra yatağa yattım ve uyumaya çalıştım.
Kapının yumruklanmasyla uyandım. Kalkıp açtım haliyle. İlk önce açmasam diye düşündüm. Sonra " benim ailem nerde lan!!" diyip kapıyı açtım.
Mert gelmişti. Mert. MERT.
" Günaydın" diyip içeri daldı.
" Annemler evde olsaydı?"
" Halamla gitti" yani eylülün ailesi canomlar.
" NE!"
" Dün akşam sen 2 saatlik duştayken annen, sevim teyzeyle - anası eylülün- konuşuyodu."
" sonuuuuuuç?"
" Valizini topla bebek" dedi sonra sevinç çığlığı atıp tepinmeye başladım. Toplasan 5 dakika bile sevinmemişimdir kapı çaldı. Gittim açtım.
" Eşek mi tepiniyo yavrum? İyi misin sen ? Bişeyin var mı? Nerden geldi o sesler?" dedi ve eve daldı. Sonra gözleri bi Mert'e kaydı, bi bana. No, no,no teyze. Sandığın gibi değil herşeyi açıklayabilirim. Üstümdeki geceliğin sebebi o deil. Hyr tyzcm.
" Yavrum siz daha kaç yaşındasınız! Ay başımıza bunlar da mı gelecekti? Komşu dedik küçük kız dedik neler yapmış!! Sen orospu mu oldun yavrum! Başımıza gelenlere bak hele. Anlaşıldı şortların, siyah siyah şeyleri -eyeliner ve rimel olur kendileri- sürmenin sebebi. Oğlum bu ne hal? O kaşındaki ne senin? O saçlar ne ? Yanlarını vantilatöre mi kaptırdın? Vay başımıza gelenleeeeer. Yollu derler sokakta sana kızım. Ben anneni arıyım hemen " dedi ve dizlerine vurarak aşağı kata indi. Tabi biz bu sırada girdiğimiz gülme krizinden çıkmaya çalışıyorduk.
3 dakika sonra telefonum çaldı.
" Gizem" dedi annem sakin olmaya çalışan sesiyle. Anaaa inanmış mı annem o fırtlak kadına.
" Anne yeaaaa inandın mı sen o kadına"
" Niye inanmıyım?"
" Anne bana hiç mi güvenmedin ya? Mert'ti o çocuk Mert. Eylül' ün kuzeni"
" Gecelikle napıyosun peki"
" Beni almaya gelmiş. Kapı sesine uyandım anne. Zaten daha sadece izin verdiğini söylemişti ki kadın geldi kapıya "
" Özur dilerim Gizem be-"
" Bay bay." dedim ve telefonu suratına kapadım. Sonra valizimi topladım. Annemler nerdeydi harbiden merak etmiştim ama aramıcam.
Anneme bak ya. Adını bile bilmediğim siktiri boktan bi kadına inanıyo bana inanmıyo. Mert frene öyle bi bastı ki kafamı ön cama geçirdim. Bi sorun yoktu. Mert ekşın olsun diye fren yapmıştı. Ben de mal gibi vurdum kafayı. Ayh inşallah şişmez, zaten okul var yarın. Mal mal dolanmıyım ortalıkta. Bu arada okul demişken Mert bizim okula kayıt yaptırdı. Ay ben bi de Berkay'la aynı sınftayım. Eylül bizimle aynı sınıfta değil ve açıkçası sınıfta anlaşabildiğim pek kişi yok.
Valizlerimi eve taşıdık.
Ay hala inanamiyorum! Eylül ve yunan tanrısıyla - Mert olur kendileri- aynı evde kalıcam! Hem de lise bitene kadar. Valizimdekileri odadaki dolaba koydum. O sırada Eylül yemeği hazırladı.
Gün boyu sadece göt yaydık. Film izledik falan. Yarın okul olduğu için erken yatmaya karar verdik. Gözlerimi yumup uyumaya çalıştım. Annemler hala aramamıştı. Aslında aramaya karar verdim ama yarın. Çünkü biraz daha kavga edersek beni eve çağırcaklarına eminim..
Kendi kendime uyanmama şaşırarak götüme formalarımı geçirdim. Saçlarım dümdüz olduğundan onlarla uğraşmadan hafif bi ruj ve rimel sürüp aşağıya indim. Mert ve Eylül kahvaltı ediyodu.
Içimden bi ses bensiz başladıkları için trip at dese de oturup tıkınmaya başladım.
İçimden gelen sesten bahsetmişken
Neden
Her
Hikayede
Ana
Karakter
Iç
Sesiyle
Kavga
Ediyo?
Bi türlü anlam veremedim. Abi karakter bi kere içinden düşünüyo. Yani iç sesi olmuyo mu düşündüğü şey. 2 hikayede gördüm bi daha da girmedeim wattpad'a. ( Yazar demior buraları yani dnsms Ama cidden saçma buluyom ben )
Kahvaltıdan sonra Mert'in arabasıyla okula girdik. Zaten bahçe boştu. Sınıflara dağıldık hemen. Mert müdürün odasına çıktı. Ay kesin arka sırayı kaptılar .s.s diyerek - tabi içimden - sınıfa girdim. En arka sıra da Berkay oturuyordu. Ve tek boş yerg onun yanıydı.....
Bİ DAHA OKULA GEÇ GELIRSEM KIZ MESLEK LİSESİ ÖNÜNDE OTURAN KEKOMONÇİLER SİKSİN BENİ.
Sıranın yanına gidip " Boş mu?" dedim kafasını onaylarcasına salladı. Çantamı koyunca hoca geldi. Ben de oturmak zorunda kaldım. Derse başlayalı 10 dakika olmuştu ki kapı çaldı. Içeriye Müdür ve Mert geldi.
" Arkadaşlar bu yeni öğrencimiz Mert" dedi Mert'e bakınca göz göze geldik.
" Burda boş sıra yokmuş" dedi sonra kapıyı kafasını dışarı uzatıp bişeyler söyledi. Sonra iki öğrenci sıra getirdi. Neden tekli sıralarda oturuyoruz ki? Neden ikili değil? Ne güzel ikili olsa Mert' in yanına otururdum. Ders bitince aklıma zeki bir fikir geldi ve sıramı Mert'in sırasının yanına çektim. Bu da zeka tabi.