"Eylül, bir şey soracağım." Ona sarılmış bir şekilde kolunun altında uyumamak için direnirken sorduğu soruyu onaylamış ve ona doğru dönerek biraz daha sokulmuştum. Havanın soğuk olmasına rağmen onun sıcaklığıyla titremeden oldukça uzaktaydım. Bu onun için çok tehlikeli olsa da umursadığı söylenemezdi.
Sonunda her şeyi hallettikten sonra babamla daha sonra görüşmek üzere ayrılmış ve yurda dönmüştük. Ben rahatlamayla kendime çeki düzen verdiğimde Mert aceleci tavırlarla bizi dışarı çıkarmıştı. Geleli çok oluyordu. Onun ısrarlarıyla hasret gidermek için anılar yüzünden pekte hoşlanmadığım o parka gelmiştik. Neden olduğunu bilmesem de Mert böyle istemişti. "Baban dün kendi canını tehlikeye attığını söyledi." Kafamı kaldırıp ona baktığımda biraz mahcup gözüküyordu.
İfadesi moralimi bozarken babamın neden bunu söylediğini sorguladım kısa bir süre ve derin bir nefes alarak başımı az önce ki yerine koydum. "Çok da önemli bir şey değil. Babam sadece biraz abarttı." Dediklerim bittikten kısa sonra hafifçe kıpırdamış ama yine de pozisyonunu bozmamıştı. Onun rahatsız olduğunu düşünüp dikleşmiştim ki o tekrar kolunu omzuma dolayarak bunu engelledi.
O konu yüzünden üzgün olduğunu hissediyordum ve bunun onun yüzünden olmadığını Mert'e nasıl anlatacağımı düşünüyordum. Zaten tam olarak da tehlikeli bir şey değildi. Bize bir şey olmayacağı ihtimali oldukça yüksekti ve annemi durdurmak için böyle bir şey yapmıştım. Mert'in konuyla alakası bile yoktu. Ama neden şimdi böyle yapıyordu ki? O üzülünce ben de üzülüyordum ve henüz içim rahatlamışken diken üstünde olmamı sağlıyordu. "Eylül, nasıl önemli bir şey değil. Canından bahsediyoruz," diyerek bana bakmıştı ama ben ona dönmemiştim. Derin bir nefes aldığım sırada o devam etti.
"Ne oldu? Anlat bana." Konuyu daha da uzatmamak adına yaptığımı üstün körü anlatmayı seçtim. "Sadece hareket halindeyken arabayı durdurdum. Ama bunun seninle alakası yok. Annem beni gittikçe korkutmaya başlamıştı. Ayrıca babamın bize yetişmesini sağladı." Omzumdaki ağırlık yok olduğunda ellerimi ceplerimden çıkarmadan geri çekilip ona baktım. İki elini de yüzüne kapatmış sıvazlıyordu. "Sana bir şey olabilirdi." Gözlerimi devirip onu rahatlatmak için gülümsedim ve saçlarını okşadım. "Ama olmadı. Hem..." diyerek sustum ve ellerini çekmesini fırsat bilip mükemmel yan profilini izledim bir süre. Gerçekten seviyordum. "...sana kavuşmamı sağladı. Bir daha olsa bir daha yaparım." Sakince yüzünü bana döndüğünde saçlarındaki hareketlerimi durdurdum. Öylece suratıma bakıyor, bakışlarını her yerinde gezdiriyordu. Ben de gülüşümü bozmadım.
"Daha sonra kızacağım. Şimdi bu parka güzel anılar bırakmalıyız."
Kendisi kalkıp beni de elimden çekiştirdiğin de anlamayarak onu takip ettim ve sonuç olarak sarı renkli bir salıncağın önünde durmuştuk. "Ciddi olamazsın." Ben kıkırdamamı engelleyemezken Mert gayet ciddi olduğunu belirterek beni salıncağa oturtmuştu.
Bunu dışarıdan gören insanların komik bulacağını düşünsem de yine de isteksiz değildim ve yıllar sonra ilk defa sallanacaktım ve garip bir şekilde heyecanlıydım. Çocukluğumda pek fazla parka gelmezdik ve benim de salıncaklarla olan anılarım çok değildi. Az gelmemize rağmen artık belirli bir yaştan sonra gelmeyi bırakmıştım. Annem böyle yerlerden hoşlanmazdı. Bizim de gelmemizi istemezdi. Ona kızamamıştım çünkü onun küçüklüğü pek iyi geçmemişti sanırım. Zaten sayılı fotoğraflarının olduğu albümün ortaya çıkmasını sevmezdi. Bir kere bakmamıza izin verdiğinde hatırlıyorum da güldüğü tek bir kare yoktu. Bu yüzden kızamadım ona. Böyle şeylerin tadını bilmezdi. Belki de bu da onun isyanıydı.
"Nasıl sıradan bir salıncağı bile güzelleştirebilirsin?"
Düşüncelerimden onun önünden gelen sesiyle sıyrıldığımda elinde bana doğrulttuğu kamerayı fark etmeden önce dediğiyle utanmış ve tebessüm ederek başımı eğmiştim. Bu da onun gülmesini sağlamıştı. "Ya! Kapat o kamerayı." Bir eliyle ona doğru geldiğimde salıncağımı ittirirken diğerini hala yukarıda tutmaya devam ediyordu. "Olmaz, bu mükemmel manzarayı sadece aklıma kazırsam haksızlık olur." Alt dudağımı kemirerek bir şey demeden başka tarafa döndüm. Onun yanındayken nasıl davranacağımı bilemiyordum. Devamlı beni sözleriyle köşeye sıkıştırıyordu ve değil konuşmak nefes almakta bile geç kalıyordum. Ama bu sefer kendimi serbest bıraktım. Sözlerimi ondan esirgeyemezdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
2HEART (girlxgirl)
Teen FictionEşcinsel hikayesidir. Homofobik olanlar lütfen az ötede dursun. -25.01.2017- -14.11.2017-