Bölüm 18

6.1K 229 75
                                    

Charlie Puth ft. Wiz Khalifa - See you Again

"Hey," dedim ona dokunabilmek için yere çökerken. Başını içtiği sütten kaldırmamıştı. "Buraya nasıl girdin sen?" Elimi uzatıp başını okşamaya, hafif hafif kaşımaya başladığımda ağzına bulaşan sütü diliyle temizleyip bana yaklaştı. Durduğum yere tamamen oturup onun kucağıma çıkmasına yardımcı oldum. Buraya nasıl geldiğini bilmiyordum ama birisinin baktığı kesindi. Ve bu birisi Eylül'den başka kimse olamazdı. "Ah çok şirinsin." Zaten minicik olan yavru bacaklarımın arasına kurulduğunda gülümsedim. Gerçekten çok küçüktü ve tatlıydı. Muhtemelen Eylül ona kıyamamıştı ve içeri almıştı. Nasıl izin aldığı konusunda bir fikrim yoktu ama.

Minik kedi onu sevdiğim elimle mayışmış bir şekilde oynarken kapının aniden açılmasıyla irkilmiş ve dikkatini oraya vermişti. Ona bakmamdan hoşlanmayacağı için kafamı kaldırmayı bile denemedim. Gerçi muhtemelen kedisine dokunduğum içinde kızacaktı. Her ne kadar konuşmak istemese de derin bir nefes aldım. "Onu buraya almak için nasıl izin verdiler? Kesinlikle yasak zannediyordum." Hiçbir şey demeden karşıma oturdu ve nazik hareketlerle onu kucağımdan aldı. "İzin almadım," dediğinde gözlerimi büyüttüm. Bu kediyle yakalanacağımız ihtimalini düşünürken o ise bu fikirden tamamen uzak ve rahat gözüküyordu. Hatta ona aldığı tasmayı takıyordu. "Ciddi olamazsın," dedim o tasmayla işini bitirirken. "Ciddiyim, kimsenin bundan haberi yok. Ve olmasına da gerek yok." Bakışları kirpiklerinin altından bana dönerken ne dediğini anlamaya çalıştım. "Ben, ben kimseye söylemem tabiki." Dudağı memnun bir ifadeyle kıvrılırken ayağa kalktı ve yatağına ilerledi. Bende kısa bir süre sonra orada oturmayı kesip kendi yatağıma uzandım.

Ben onu izlerken onun dikkati tamamen kedisindeydi. Neden birden bire aramıza böyle bir soğukluk soktuğunu çok merak ediyordum. Bir hafta öncesine kadar gayet iyiydik ama o bir anda benimle konuşmak istemediğini ve homofobik olduğunu söylemişti. Hayır homofobik değil, sadece benden nefret ettiğini söylemişti. Ayrıca ne demişti o? Saf olmamdan falan bahsetmişti. Saf kelimesi biraz ağır bir sıfat değil miydi? Benim bir saf olduğumu düşünmesi kafamı karıştırmış, günlerce düşünmemi sağlamıştı. Saf olduğu söylenen insanlar genelde bir şeyleri daha farklı anlayanlar olurdu. Yada ne bileyim? Hiçbir şey anlamayanlar.

"Eylül, neden bana saf olduğumu söyledin?" Gözlerimi daldığı yerden çekip ona çevirdim. Aniden sorduğum soruyla birkaç saniye duraksamış ve tekrar önüne dönmüştü. "Seninle konuşmak istemediğimi daha kaç defa söylemem gerek?" Sinirli bir nefes soluyup gözlerimi devirdim. Sürekli bu şekilde kaçıyordu. Hala neden konuşmamamız gerektiğini bile bilmiyordum. Şimdi neden noksan bir sebepten dolayı birbirimizden uzak kalmalıydık? "Söyleyeceklerim o parktaki kadardı. Ve o parkta kalacak, bu konu hakkında başka yerde konuşmak istemiyorum." Eylül zor bir kızdı. Anlaşılması da zordu, bir şeylere ikna etmesi de. Ve ben hala onu doğru düzgün bir açıklama yapmaya ikna edememiştim. Ama sanırım zamana bırakmalıydık. Onun da ikna olamadığı şeyler olabilirdi.

Hafif bir şekilde kafamı salladım. O böylesine kapalı kutuyken elimden hiçbir şekilde bir şey gelmiyordu. Ama mutlaka bir yolunu bulacaktım. Şimdilik, istediği gibi konuşmayacaktık. Hatta tamda istediği gibi bu oda dışında yakınına yaklaşmayacaktım. Ta ki bazı soruların cevabını bulana kadar. Ve bu cevapları almak için aklımda birkaç fikir vardı.

...

Birkaç saat odada kendi halimizde takılmıştık. Eylül zamanını kedisiyle ve telefonuyla ilgilenerek geçirmişti. Ben ise çoğunu düşünürek, geriye kalanını ise kitap okumaya çalışarak harcamıştım. Bu çok uzun olmayan zamanın sonunda Eylül vahlanarak yatağından fırlayıp aceleyle hazırlanmaya başlamıştı. Ben de onu izledim.

2HEART (girlxgirl)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin