Sonbaharın son günlerinde yaşarlarken, iki dost doktor tavsiyesi üzerine yaptıkları yürüyüşten dönerken, Murat bir kafede garson alımı ilanı gördü. Bir süredir, onunla oyalanacak bir şeyler yapmasının vaktinin geldiğini bildiği için, bu ihtimalin işe yarayabileceğini düşündü. Direk söylese, olumlu tepki alamayabilirdi. Bir bahaneyle kafeye sokmaya karar verdi.
"Kerim, hadi gel şu kafede oturalım biraz. Değişik bir mekân keşfetmiş oluruz, kim bilir?"
"Sende hala mekân keşfetme derdindesin. Ne ilginç adamsın Murat. Hadi yürü madem, gidip keşfedelim."
Murat Kerim'i çok güldürüyordu. Canının en sıkkın olduğu zamanlarda dahi, yüzünde tebessüm bırakmakta hiç zorlanmıyordu. Dostu ona sunulmuş eşsiz bir hediye gibiydi adeta ...
İkili kafeteryaya girerken, Murat etrafı gözleriyle kolaçan etmeye başladı. Kalabalıklığına ve burada çalışmanın arkadaşı için iyi olup olmayacağını kestirmeye uğraşıyordu. İçine sindirdiği an, ona bir şekilde konuyu açarak, ikna etmeye uğraşacaktı. Kendini ikna etmesinin ardından, dostuna ortamı şirin göstererek konuya girmeye karar verdi. Bu sırada sipariş almak üzere yaşça olgun bir bey masaya yanaştı.
"Ne alırsın delikanlı. Taze kahvem var."
"Olur, bir fincan kahve alabilirim.
Adam elindeki sürahiden, kahve servisini yaparak ilerledi. Kahve servisi yaparken adamın, her masaya koşturduğunu fark eden Murat, onun dükkân sahibi olduğunu anladı. Burası, oldukça işlek bir cadde üzerinde bulunuyordu. Haliyle eğer Kerim işe alınırsa, yoğun bir iş temposunda çalışacak ve kendisini düşünmeye fırsatı olmayacaktı. Dükkân sahibi olduğunu düşündüğü adam da, oldukça sempatik birine benziyordu. Kafasında iş meselesinin sağlaması yapılmış, sıra dosta bunu kabul ettirmesi kalmıştı.
"Camda asılı ilana dikkat ettin mi?"
"İştebu harika. Kafanda ne tasarlıyorsun Murat? Burada çalışmam için mi kahve molası verdik. Amaç, iş başvurusu öyle mi? "
"Neden olmasın, mahsuru mu var? Tamda ihtiyacın olan şey. Bu tempoda sıkılmazsın, egzersiz yapmış olursun ve sosyalleşirsin. Ben biçilmiş kaftan diyorum. Bir konuşun bakalım. Ne kaybedersin ki?"
"Ben ne desem nasılsa vazgeçmeyeceksin, tamam."
Kerim Yunus'un yakınlarından geçeceği anı kolluyordu. Tüm yorgunluğuna rağmen, güleryüzlülüğünden bir şey kaybetmeyen adam, masanın yakınından geçerken; genç ona seslendi. Bunu duyan Yunus masaya yaklaştı.
"Kahvede bir sorun yok umarım."
"Yo, hayır kahvem gayet lezzetliydi. Ben sizle iş ilanı hakkında konuşmak istiyorum aslında. Sanırım eleman arıyorsunuz."
"Evet, yanımda çalışan yardımcım yüzüstü bırakıp gitti. Oldukça güç durumda kaldım, biran önce birini bulup, işe başlatmam gerekiyor. Gördüğün gibi bir kişiyle dükkânı çevirmekte çok zorlanıyorum."
"Fark ettim. Haklısınız, şartlarda anlaşırsak, ben çalışmayı düşünüyorum."
Bu temiz yüzlü gencin, kendinden emin tutumu, Yunus'u ikna etmişe benziyordu. Oyalanarak, yeni başvurular bekleme lüksü de yoktu. Ayrıca Kerim'e kanıda kaynamıştı.
"Tamam, ben sana form vereyim, sen onu doldur. Sonra da konuşalım."
Yunus, bilgilerini doldurabilmesi için, kayıt formunu getirdi ve doldurmak üzere, bir kalemle Kerim'e uzattı. Sorulardan biri herhangi bir engelinin olup, olmadığı hakkındaydı. Cevaplarken Murat'a söylenmeye başladı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Can Dostum
ParanormalÖlümün dahi ayıramadığı iki dostun, sıra dışı duygu yüklü hikâyesi ... Kerim ve Murat'ın sayfalara sığdırılamayacak kadar derin dostluğu ve diğer tarafta Cemre'yle yaşadığı fırtınalı aşk yolculuğu... Oldukça severek yazdığım bu öyküyü, beğenerek...