Bu sabahta, her zaman olduğu gibi, Cemre'nin güzelliği üzerindeydi. Düzgün fiziğine ne giyse çok yakışıyordu. Parfüm takıntısından dolayı, oldukça geniş bir koku koleksiyonu bulunmaktaydı. İçlerinden bir tanesini seçti ve bileklerine, kulak arkalarına doğru kokusunu süründü. Dükkâna gitmek için hazırdı.
Kerim, dükkân kapısı her açıldığında, heyecanla dönüp bakıyordu. Sevgilisini tekrar görmek ve onunla bir araya gelmek düşüncesi bile ona mutluluk veriyordu.
Kapı sesi duyulduğunda, Kerim merakla kafasını o yöne doğru çevirdi. Maalesefgördüğü Cemre değil, kötü bir ruhtu. Üstüne üstlük, Cemre ve Yunus'ta hemen arkalarından kafeye girmek üzerelerdi. Genç, panikle Murat'a işaret etti. Murat görür görmez, iri cüsseli, sinsi bakışlı adamın yanına yöneldi.
"Burada ne yapıyorsun?"
"Seninle işim yok. Kenara çekil. Ben Kerim'i arıyorum. Burada çalışıyormuş. İşte şurada, bize meraklı gözlerle bakan sünepe tip olmalı ... "
"Onu rahat bırak. Onun bizlerle bir alakası yok. Kendi dünyasında, oldukça zorlu bir hayat devam ettirmeye çalışıyor."
"Boşuna çeneni yorma. Tahsin bana olanları anlattı. Ona yardım etmiş. Benimde yardıma ihtiyacım var. Anlayacağın, pek seçim şansı yok. "
Murat ve diğer ruh bunları konuşurken, Cemrelerde içeri girmiş, Kerim'le selamlaşarak, ceketlerini çıkarmışlardı. Müşterilerin sayısı giderek artıyordu. Neredeyse öğle saati servisi yaklaşmıştı. Delikanlı güzel kadını tekrar görmenin mutluluğunu yaşıyor olsa bile, gözü Murat ve biçimsiz adama kitlenmişti. Neler konuştuklarını çok merak ediyordu. Ama yanlarına giderek, Murat'ın onu, başından savma olasılığını riske atamazdı. O yüzden mecburen bekliyordu.
"Hoş geldiniz abi. Cemre selam. Bugün nasılsınız? "
"Çok iyiyiz. Baba kız kahvaltısı yaptık. Oldukça iyi geldi. "
"Buna çok sevindim. Bence bunu daha sık tekrarlamalısınız. "
"Haklısın. Sen yorulmuşsundur. Hadi öğle molasına kadar biraz dinlen. Biz Cemre'yle idare ederiz. "
"Tamam abi. Benim dışarda biraz işlerim vardı. Müsaade edersen, ben onlarla ilgileneyim. Bir saate kadar dönmüş olurum. "
"Tabii. Hadi çık sen. "
Yunus, gençlerin konuşması için, yanlarından uzaklaştı. O çok anlayışlı bir adamdı. Onun şartda, kızına ve Kerim'e destek olmaya kararlıydı.
"Nasılsın fıstığım."
"İyiyim canım. Nereye gidiyorsun? "
"Evle ilgili ufak tefek ihtiyaçlar vardı. Onları tamamlamam gerekiyor. Akşamları, iş çıkışı fırsat bulamıyordum. Hazır imkân varken, halledivereyim. "
"Tamam. Fazla gecikip özletme kendini. "
"Merak etme. Halleder halletmez, yanına koşacağım. Bunca yıl sonra, seni bulmuşken, her anını derinime çekmeyi istiyorum. "
"Peki hadi. Git şimdi. Tatlı sözlerine devam edersen, seni göndermeyeceğim. "
"Anlaştık. Görüşürüz tatlı prensesim. "
Kerim, Cemre'nin yanından güçlükle ayrılarak, montunu üzerine geçirdi. Sevgilisini bu kadar heyecanla bekledikten sonra, çabucak yanından ayrılmak zorunda kalmasına üzülüyordu. Fakat bir an önce bu duruma çözüm bulmalıydı. Yoksa huzuru yeni yakalamışken, tekrar yitirebilirdi.
Kapıdan dışarı çıktığında, kötü ruh ve Murat onu takip ettiler. Kerim ileride bulunan, dükkân yakınındaki bir parka oturdu. Murat ve kötü ruhta peşinden banka yerleştiler.
"Selam, Ben Tolga. Tolga Karasu. "
"Lise mezuniyet balosunda değiliz. İsmin beni ilgilendirmiyor. Yanımda ne işin var? Bunu bilmek istiyorum. "
"Sakin ol dostum. Ben düşmanın değilim. En azından şimdilik. "
"Gerçekten mi? Korkmam mı gerekiyor şu anda? Kısa kes ve anlat. İşlerim var, dönmem gerekiyor. "
"Evet, o hoş kadını bekletmeyi istemeyiz. Kimsenin tadı kaçmasın."
"Ağzını topla. Onu diline dolama. Neyse derdin konuş ve defol başımdan. "
"Sakin ol, sakin ... Derdimi anlatacağım, sende bana yardım edeceksin. Tıpkı Tahsin'e ettiğin gibi. Ve sonra bende ortadan kaybolacağım. "
"Yine mi Tahsin? Ben bu adamdan kurtulamadım mı? "
"Haksızlık ediyorsun. O, senin için gayet güzel şeyler söyledi. "
"Kısa kes. Konu nedir? "
"Benim bir ortağım var. Cem. Ben ölmeden önce, onunla ortak işler yapıyorduk. "
"Dur tahmin edeyim. Camilere para topluyordunuz. "
"Lafımı kesme. Tamam, kirli işler yapıyorduk. Uyuşturucu ticareti. "
"Beni unut. Bende bunları hiç duymadım. Bir daha karşıma çıkma. "
"Tahsin'in dağıttığı para, ne parası sanıyorsun sen?"
"Şu an umurumda değil."
"Senin kaprislerinde, bizim umurumuzda değil. Lafımı kesme. Cem'le dün konuştum. "
"Ne yani, sen Cem'le konuşabiliyor musun?"
"Evet. Onunda enerjisi bizlerle örtüşüyor. Boyutumuzla iletişimi var. "
"O halde, ne istiyorsun benden. Git onunla hallet meseleni. "
"Lafımı kesmeyi bırakırsan, anlatabilirim. Çok önemli bir dağıtım sırasında, ben öldürüldüm. Cem'i tanıyorlar. Cem malı gizledi. Eğer, dağıtım işine el atarsa, onu da öldürürler. Bunu yapamaz. "
"Benden ne istediğin bölümüne gelebilir miyiz?"
"Senden, malıalıp, söylediğimiz adrese bırakmanı istiyoruz. Sabıkan yok ve bir gazisin. Kimse senden şüphelenmez. "
"Bunu unutun. Adımı, unvanımı asla lekelemem. "
"Kestirip atmasan iyi edersin. Oldukça zor durumdayız. Bizim gibi adamlar, zor durumda kötü şeyler yaparlar. "
"Yerim belli. Sizden korkmuyorum. İstediğinizi yapın. "
"Sen korkmuyor olabilirsin, ama eminim minik sevgilin ürkebilir."
Murat daha fazla dayanamayarak lafa karıştı.
"Bu kadar yeter. Adamı taciz etmeye bir son verin. Size yapamayacağını söyledi. Sordun ve cevabını aldın. Şimdi git buradan. "
"Seninle, lafa karışmaman yönünde anlaşmamış mıydık?"
"Yeter dedim sana ..."
"Son sözüm bu. Yarın akşam tekrar geleceğim. Bir hafta içinde teslimata yardım etmezsen, güzel sevgilinin başına tatsız şeyler gelebilir. "
Kerim, bir kez daha kendisini çaresiz hissettiği durumlardan birini yaşıyordu. Böyle bir işe karışması mümkün değildi. Ama bahsi geçen adamlar, çok tehlikelilerdi. Cemre'ye onun yüzünden bir zarar gelmesine tahammül edemezdi. Bu durumdan onu nasıl koruyacağı hakkında, kafası çok karışmıştı ve artık kafeye dönmesi gerekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Can Dostum
ParanormalÖlümün dahi ayıramadığı iki dostun, sıra dışı duygu yüklü hikâyesi ... Kerim ve Murat'ın sayfalara sığdırılamayacak kadar derin dostluğu ve diğer tarafta Cemre'yle yaşadığı fırtınalı aşk yolculuğu... Oldukça severek yazdığım bu öyküyü, beğenerek...