Gençler, gece boyunca flört ettiler. Cemre, uzaklarda yaşadığı sıla hasretini, Kerim ise başından geçen tüm talihsizlikleri bu gece unutmuştu. Birbirlerine ilaç gibi gelmişlerdi. Yanında Murat'ın olmayışı, ruhlarında Kerim'in etrafında dolaşmasını engelliyordu. Fakat Murat'ın içinde olmadığı bir yaşam, delikanlı için kesinlikle bir çözüm olamazdı. Onun için, dostu kendisine bahşedilmiş bir hediyeydi.
Her ne kadar bu gece, yanından bir iki kötü ruh geçmiş olsa da Kerim onları görmezden geldi. Artık onların varlığını insanlardan rahatlıkla ayırt edebiliyordu. Ruhlar, Kerim'in üzerindeki enerjiyi hissediyorlar, fakat onun bilmiyormuş tavırları, kafalarını karıştırıyordu.
"O gece hakkında biraz konuşmak ister misin? Tadın kaçmayacaksa..."
"Öğrenmeyi çok mu istiyorsun?"
"Seninle ilgili olan, bu kadar önemli bir detayı merak ediyorum. Yalan söylemeyeceğim."
"O gece her zamanki gibi başlamıştı günümüz. Sonrasında birliğimiz çatışmaya çağrıldı. Murat, içimizde en iyi nişan alan askerdi. Komutanımızı çok severim. Abim gibidir. Bizi gayet iyi komuta etti. Ama o gece gerek kendi birliğimizden, gerek diğer birlikten çok değerli kardeşlerimizi yitirdik. Kurşun sesleri ve Murat'ın ağacın altındaki o inlemesi hala kulaklarımda çınlıyor. Kanlar içindeydi. Ona yetişemedim. Gözlerimi açtığımda hastanedeydim ve her şey olup bitmişti."
"Geceleri kâbus mu görüyorsun?"
"Evet, hem de çok..."
"Bak, okuldan profesör hocalarım var. Alanında en iyileridir. Sana bu konuda seve seve yardımcı olurlar."
"Nazik teklifin için teşekkürler. Ama terapi konusuna çok iyi bakmıyorum. Hele şu ilaç mevzusuna hiç girmeyelim."
"Belki ilaç içmen gerekmez. Tabi yine de hocalarımın bu konudaki fikirleri daha önemli. Ben henüz çömezim."
"İlaçlar yerine, senin yanında kalmayı tercih ederim. Bu mümkün mü acaba?"
Bir anda, o içine kapanık, agresif, dostundan başkasıyla gülümsemeyen Kerim gitmiş, yerine aşk dolu bir delikanlı gelmişti. Cemre, normalde de çok sosyal bir insandı. Bu sayede, babası onu gönül rahatlığıyla yurt dışına gönderebilmişti. Zira o, bulunduğu her ortamda, bir şekilde kendisini sevdirebiliyordu.
Yurt dışında bulunduğu süre zarfında, genç kadının yabancı dili de oldukça ilerleyebilmişti. Gerek okuduğu bölüme katkısı, gerek gelecekteki kariyeri bakımından, bunlar oldukça önemli adımlardı. Çocukluğundan beri, insan psikolojisi her zaman dikkatini çekmişti. Tabi Kerim'de onu çeken yalnızca bu değildi. İkisi arasında farklı bir çekim vardı. Sanki bu dünyaya birbirleri için gelmiş gibilerdi. Tamamlanmak kelimesi, onlarla şekil buluyordu.
"Kerim, senin yanında olmaktan bende çok hoşlanıyorum. Ama buradan giderken, seni kâbuslarınla baş başa bırakamam. Bunu benden bekleme lütfen. Benim yerimde sen olsaydın, eminim sende böyle hissederdin."
"Tamam. Sana söz, bu konuyu daha sonra ayrıntılı konuşacağız. Bu konuları konuşarak, gecemizi daha fazla sıkıntıya sokmayalım."
"Peki, tamam. Mesaj alındı. Konuyu değiştiriyoruz."
Gecenin kalan kısmında, gençler her fırsatta flörtleştiler. Saate baktıklarında, Cemre'nin artık eve gitmesinin uygun olacağına karar verdiler. Yakışıklı gazimiz, hesabı ödedi ve mekândan ayrılmak üzere masadan kalktılar. Orayı terk etmeden evvel, son kez İzmir'in manzarasını yüreklerine çizdiler.
"Beni buraya tekrar getir olur mu?"
"Olur, en kısa zamanda. Sana söz veriyorum."
Kerim, gecenin karanlığını yakan şehrin ışıklarının çizdiği o muhteşem tablo eşliğinde, sevdiğinin dudaklarına yaklaştı. Cemre ilk kez bir erkek tarafından öpülecek gibi heyecanlanmıştı. Olduğu yerde dona kalmışken, dudakları titriyordu. Masum bir öpücük niyetiyle yaklaşılmış olsa da, gençlerin birbirlerine duydukları arzu, bu durumu zora sokuyordu. Sonucunda, sevda kokulu bir öpüşmeyle gelinen noktada, gençler biraz kızarmış, çokça mutlu olmuşlardı.
Bu ilk öpüşme, onların asla unutamayacakları bir tarih yaprağı olacaktı.
"Sanırım sana âşık oldum Cemre."
"Beni büyülüyorsun."
"Hadi gel. Burada biraz daha kalırsak, seni kaçıracağım."
"Tamam..."
Mutlu çiftimiz, geldikleri yoldan asansörle aşağı doğru inmek için Tanju Okan şarkısı eşliğinde, kafeden ayrıldılar. Bir taksiye atlayarak, Cemrelerin evine doğru yola çıktılar.
Eve vardıklarında, Kerim güler yüzlü taksiciye ücretini ödedi ve onu selamlayarak arabadan indi. Cemre'nin kapısını açarak, bir beyefendiye yakışır bir şekilde, genç kadını evine kadar geçirdi.
"Bu gece için teşekkür ederim. Uzun zamandır bu kadar iyi vakit geçirmemiştim."
"İnan bana, bende öyle. Senin yanındayken, zaman nasıl geçti hiç anlamadım."
"O halde bunu sık sık tekrarlamalıyız."
"Aynı fikirdeyim tatlı hanımefendi. En kısa sürede, örneğin; yarın seni tekrar görmeliyim."
"O zaman, yarın dükkânda görüşmek üzere..."
Kerim ayrılırken, Yunus'un onları görebileceklerini düşünerek, sadece tokalaşmayı tercih etti. Cemre apartmana girip gözden kaybolduktan sonra, evine doğru yürümeye başladı. Oldukça erken kalkması gerekiyordu. Tüm bu şartlara rağmen, şu anki mutluluğu haricindeki hiçbir ayrıntı umurunda değildi. Muhteşem bir gece geçirmişti ve artık dünya güzeli bir sevgilisi vardı.
Eve vardığında, üzerini değiştirdi. Bir an önce odasına çekildi ve uyudu.
Gün doğumuyla birlikte çalan alarmı susturup derin bir nefes alan Kerim, deliksiz uykusunun da katkısıyla, oldukça dinlenmiş bir şekilde uyandı. Hazırlanıp, işinin başına dönmek ve sevgilisini görmek istiyordu. Duşunu aldı, kıyafetlerini giydi ve saçlarını alelade topladı. Özensiz olduğunu düşünenleriniz için belirtmek isterim ki; bu tarz onda bir hayli hoş duruyordu. Tam odasından çıkmak üzereyken, kokusunu sürmeyi unuttuğunu fark ederek, geri döndü ve uğurlu geldiğini hissettiği, akşam sürdüğü kokusunu vücudunda gezdirdi.
Odasından çıktığında, mutfakta arkadaşı Murat, onu beklemekteydi.
"Ayrıntıları anlatman için yeterli zamanımız yok. O yüzden, yolda yürürken anlatırsın. İstikamet, kafe... Hadi bakalım."
"Dedikoduya bayılıyorsun dostum. Sen nasıl bir iyi ruhsun böyle. Gıybetin günah olduğunu bilmiyor musun?"
"Ben insanların değil. Senin hayatını merak ediyorum. Arasında fark var. Ayrıca seninle uğraşmakta çok hoşuma gidiyor. Kelime oyunlarına bir son ver. Kaçışın yok. Anlatmak zorundasın."
Yol boyunca Kerim, dostuna akşam neler yaşadıklarını, ayrıntıya girmeden anlattı. Kafeye vardıklarında, gereken sabah temizliği ve hazırlıklar tamamlandı. Kahvaltı müşterisini Kerim, tek başına idare etti. Yunus, bu sabah kızıyla evinde baş başa kahvaltı yapmayı ve ağzından biraz laf almayı planlamıştı.
Her ne kadar, Kerim'i çok seviyor olsa da, bu kadar hızlı bir ilişki içine girmeleri ve Kerim'in sorunlu hayatının, kızını kötü yönde etkilemesinden endişe duyuyordu. Yine de son kararı ikisine bırakacak ve kararlarına saygı gösterecekti. Nitekim beklediği şekilde aldığı yanıtlardan sonra, kızına sadece biraz daha dikkatli ilerlemelerini öğütleyip, konuyu sonlandırdı ve dükkâna doğru yola çıktılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Can Dostum
ParanormalÖlümün dahi ayıramadığı iki dostun, sıra dışı duygu yüklü hikâyesi ... Kerim ve Murat'ın sayfalara sığdırılamayacak kadar derin dostluğu ve diğer tarafta Cemre'yle yaşadığı fırtınalı aşk yolculuğu... Oldukça severek yazdığım bu öyküyü, beğenerek...