O gün patronu Yunus, kızıyla vakit geçirebilmek için, mekândan erken ayrıldı. Ayrıldıkları ana kadar, Cemre ve Kerim kaçamak bakışlarla, her fırsatta vücut dilleriyle birbirlerinden hoşlandıklarını belli ettiler. Bu durumun farkında olan sadece ikisi değil. Murat ve Yunus'ta iki gencin bariz bakışlarını fark edenle arasındaydı. Murat, arkadaşının uzun zaman sonra normal insanlar gibi tatlı bir heyecana kapılmış olmasından dolayı gayet mutlu olmuştu. Sihrin bozulmaması için, kendisine bir şey söyleyene kadar, konuyu açmamaya karar verdi.
Akşam olup, dükkânı kapatma saatleri geldiğinde, Kerim gün boyu oradan oraya koşuşturmuş olmasına rağmen, hiç yorgunluk hissetmiyordu. Aklında sürekli Cemre'nin büyüleyici, yeşil gözleri vardı. Genç kadında Kerim'den farksız sayılmazdı. Babasıyla eve döndüklerinden beri, konuştukları her kelimede ondan izler arıyordu. Görünen o ki; ilk görüşte aşk, ikisini de büyüsüne kaptırmıştı.
"Dostum, farkında değilsin sanırım ama artık kapanış saati geldi. Hazırlıklara başlaman gerekmiyor mu?"
Kerim, yüzünde beliren anlamsız gülümseyişin farkına varıp, bir anda silkelendi.
"Haklısın. Hemen başlıyorum."
Kahraman gazimiz, yaşadığı onca travmanın ardından, Murat'la karşılaştığı andan beri ilk defa bu denli coşku hissediyordu. Temizliği tamamlayıp, dükkânı kilitledi ve evine doğru ilerlemeye başladılar. Şu an değil kötü ruhlar, dünyadaki tüm kötülükler karşısına dikilse, neşesini kaçıramayacak gibi görünüyordu. Adeta bu güzel kumrala vurulmuştu.
"Sanırım yol boyunca konuşmaya niyetin yok."
Kerim, yüzündeki gülümsemeye engel olamıyordu.
"Yanlış anlama, sen böyle gülümsemeye devam ettikçe, benim bu durumdan kesinlikle şikâyetim olmaz ..."
"Peki, Cemre'den çok hoşlandım. Bunu saklayacak değilim. Bakışları gözümün önünden gitmiyor."
"İnan bana, senin adına çok mutlu oldum Uzun zaman sonra, seni ilk defa böyle görüyorum. Umarım her şey istediğin gibi güzel devam eder."
"Dostum sadece bakıştık.Haftaya nikâhımız kıyılacak gibi konuşuyorsun."
Yunus iyi bir adam, Kızı da kendisi gibi tatlı birine benziyordu. "
"Evet, bende kabul ediyorum. Zamana bırakalım olur mu? Bilirsin ... Hayal kırıklığı yaşamak istemiyorum. Bırakalım, ne olacaksa olsun."
"Anlaştık. Plan yok, anı yaşıyoruz."
İki dost, tatlı sohbetleri eşliğinde eve vardılar. Kerim, gün içindeki yorgunluğunda etkisiyle, bu defa kâbus görmeden, derin bir uykuya yattı. Cemre şimdiden hayatında pozitif bir etki yaratmaya başlamıştı.
Sabah olduğunda, üzerini değiştirip, kokular süründü. Bugün öncekiler gibi değildi. Kıyafet seçerken zorlanmıştı. Hatta kıyafetlerin eski, püskü olduğundan hayıflandı, "yenilerini almalıyım" diye içinden geçirdi ... Bu düşünceleri kendisini bile şaşırtıyordu.
Odasına çıktı. Dostu onu bekliyordu.
"Çıkalım mı artık. Gecikmek istemiyorum."
"Bu kadar hazırlık boşa gitsin istemeyiz."
"Of Murat. Sabah sabah beni kızdırma ..."
"Tamam tamam.Uğraşmak yok."
İki dost, yolda yürürken, Kerim gittiğinde Cemre'nin de orada olmasını ümit ediyordu. Dükkâna ulaştıklarında, henüz kimsenin gelmediğini gördüler. Kahramanımız, kilidi açarak güne başlamak için ilk hazırlıkları yapmaya koyuldu.
Kerim'de oldukça yakışıklı bir gençti. Kendine özgü bir çekiciliği vardı. Bakışları ve duruşuyla güzel kadınların kendisine bakmasını sağlayabiliyordu.
İşler bitip, kahve hazır olduğunda, Yunus ve Cemre içeri girdi ... Cemre dünkü gibi çok hoş görünüyordu. Babasının evde kalıp, biraz dinlenmesi gerektiğini söylemesine rağmen, ısrarla kafeye gelmek istemişti. Amacı yakışıklı delikanlıyı bir an önce tekrar görebilmekti. Kapıdan içeri girer girmez, Kerim'i gözleriyle selamladı.
"Günaydın. Kerim'di değil mi?"
"Evet Kerim, Hoş geldiniz. Abi Günaydın."
"Günaydın evlat. Bugün nasılsın bakalım. İyi gördüm seni ..."
"Gayet iyiyim abi... Güzel bir uykuyla, oldukça dinlendim diyebilirim.Keşke bugün kızınla vakit geçirseydin. Ben idare ederdim."
"Bende aynısını söyledim. Ama ısrarla gelmek istedi."
"Baba ... Israr etmedim. Hem, benim yüzümden düzenini değiştirmeni istemiyorum. Bak burada da birlikteyiz işte."
"Sizi görmek güzel. İyi yapmışsınız."
Yunus kızı ve Kerim'in yakınlaşmasının farkındaydı.
"Kerim, hadi üçümüz için kahvaltılık bir şeyler hazırlayalım. Eminim, sende bir şey yememişsindir."
"Babacım biz hazırlarız lütfen sen otur."
Cemre kahvaltının, delikanlıyla baş başa kalmak için iyi bir fırsat olduğunu düşünüyordu. Akşam eve gittiklerinde, babası ona Kerim'in hikâyesinden biraz bahsetmişti. Tüm olup biteni öğrendiğinden beri, ona sempatisi daha da artmıştı.
"Demek yurt dışında okuyorsun. Nasıl, oraya alışabildin mi? "
"Bazen, çok zorlanıyorum. Yine de bu, geleceğim için gerekli."
"Haklısın. Kariyerine çok faydalı olucağına şüphe yok."
"Peki, sen neler yaparsın? Babamın yanında çalışmadan evvel, nerelerdeydin?"
"Aslına bakarsan, oldukça tatsız günler geçirdim diyebilirim."
"Babam biraz bahsetti. Bir gün uzun uzadıya senden dinlemek isterdim. İnan bana çok üzüldüm."
"Üzülme, Yunus abi ve burada çalışmak bana iyi geliyor. Olup biteni düşünmüyorum. Bazen çok zorlanıyorum. Sağ olsun, o zamanlar bana yardım ediyor."
"Seni çok seviyor."
"Bende onu çok seviyorum tatlı kadın."
"Hım tatlı kadın ha. Sevdim bunu ..."
"Ne kadar kalacaksın burada?"
"En azından iki ay kalmayı planlıyorum."
"Bu güzelmiş işte. Seni sık sık görme düşüncesi, hoşuma gitti."
Aslında Kerim, Yunus abisinin kızına o gözle bakacak bir delikanlı değildi. Ama hayatında ilk defa bir kadına bu hisleri besliyordu. Ona karşı koyması imkânsız gibiydi. Cemre konuştukça, gözlerini gözlerinden alamıyordu. Bunu hisseden kız, hafif bir tebessümle ona karşılık verdi. Kerim bir anda kendisini toparladı.
"Bir şeyler yapmak ister misin? Yani iş çıkışı. Buraları çok özledim. Sanırım tek başıma gezmemi istemezsin."
"Bu çok güzel olur. Bana uyar."
"O zaman iş çıkışı eve gidip üzerimi değiştiririm. Buluşuruz. Telefon numaramı kaydet."
Cemre, telefon numarasını yazdırdıktan sonra, ellerine aldıkları kahvaltı ve çay tepsisiyle masaya döndüler. Üçü birlikte güzel bir kahvaltı yaptı. Bu esnada Murat, onların yanına gitmemek için, bir bahane bulup ortadan kayboldu. Arkadaşının sosyalleşmesini istiyordu. Kerim'in kendisinden başka birileriyle böylesi iyi vakit geçirmesi, onun en çok istediği şeydi.
Kahvaltının ardından ilk müşteriler gelmeye başladı. Gün boyu, Cemre babasına ve Kerim'e yardım etti. Onlarla birlikte her işi yaptı. Yurt dışında yaşadığı zaman, onu hiç değiştirmemişti. Çok cana yakın ve içten bir insandı. Güzelliğinin farkındaydı. Gerek giyim tarzıyla, gerek hareketleriyle bunu gayet iyi taşıdığını haykırıyordu.
Akşam saati geldiğinde, Kerim'in ısrarıyla Yunus ve kızı erken ayrıldılar. Onun daha fazla yorulmasına gönlü razı olmayan genç, buluşmadan evvel Cemre'nin biraz dinlenmesini istiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Can Dostum
ParanormalÖlümün dahi ayıramadığı iki dostun, sıra dışı duygu yüklü hikâyesi ... Kerim ve Murat'ın sayfalara sığdırılamayacak kadar derin dostluğu ve diğer tarafta Cemre'yle yaşadığı fırtınalı aşk yolculuğu... Oldukça severek yazdığım bu öyküyü, beğenerek...