14.Bölüm

56 4 0
                                    


Kerim, kafeye doğru yürürken, aklından aynı anda bir sürü şey geçiyordu. Murat, onun bu haline çok üzüldü. Arkadaşına bir şekilde yardım etmeliydi. Ama bunu nasıl yapabileceğini bilmiyordu.

"Ondan ayrılmak istediğimi söylemeliyim. Benden uzaklaşmasının bir yolunu bulmam gerekli. "

"Saçmalama Kerim. Adamlara ne söyleyeceksin? Artık umurumda değil, ne yaparsanız yapın mı? Bu bir işe yaramaz. Yarın akşama kadar, bir çözüm buluruz. Onlara belli etmemeni öneriyorum. "

"Sence cidden bulabilir miyiz?"

"Buluruz diyorum."

"Tamam. Senin sözünü dinlemekten başka çarem yok gibi gözüküyor. "

Sıkı dostlar, bunları konuşurken, kafenin önüne kadar gelmişlerdi. İçeri girdiklerinde, Kerim'in gözleri direk Cemre'yi aradı. Cemre, serviste babasına yardım etmekle meşguldü. Kerim'in içeriye girdiğini gördüğünde, heyecan ve mutlulukla, onun yanına gelmesini bekledi. Kerim montunu çıkararak, kız arkadaşını başıyla selamladı. İçerisi çok olmasa da, kalabalık olmaya başlamıştı. Aslında kafasının dalgın olmasından ve güzel kadına nasıl davranacağını tam kestirememesinden, şu an kalabalığı bahane etmişti. Ne kadar geç, onunla konuşsa o kadar iyiydi. Hâlbuki dükkândan çıkmadan evvel, her dakikasında Cemreyle olmak için çareler kolluyordu. Son bir saat içerisinde, hayatında yaşadığı önemli gelişme yüzünden, şu an ne keyfi kalmıştı, nede huzuru ... Her ne kadar, Murat bana güven dese bile, aklı sürekli bu konuyla meşguldü.

Cemre, sevgilisinin yanına hala gelmemiş olmasından huzursuz olmuştu. Uzaktan ona gülümsemiş olsa da, çıkmadan evvelki haliyle, şimdi arasında büyük fark vardı ve o bunu hissetmişti. Yüzündeki huzursuzluğu saklamaya çalışması, sonuçsuz kalmıştı. Kadın, dayanamayarak yanına yaklaştı.

"Kerim, sen iyi misin? Neyin var senin? "

"İyiyim prenses. Neden sordun? "

"Bunu cevap olarak kabul etmiyorum. Boşuna saklamaya çabalama. Sorun olduğu çok açık. Huzursuzsun ve yanıma gelmemek için, bahaneler aradın. "

"Dışarı çıktığımda, akrabalarımı aradım. Tatsız bir haber aldım. Seninle ilgisi yok, inan bana. Biraz canım sıkıldı. "

"Yardım edebileceğim, bir şey var mı?"

"Hayır, yok. Beni merak etme lütfen. Bana biraz zaman ver. "

"Zaman mı? Ne için zaman? "

"Bu ara bahsettiğim meseleyle ilgili koşturmam gerekebilir. Tatsız konular. Seninle yeteri kadar ilgilenemezsem, üzerine alınma yeter. "

"Anladım. Yine de, senin için yapabileceğim bir şey olursa, burada olduğumu sakın unutma. "

"Çok teşekkür ederim. Ben şimdi işimin başında dönsem iyi olacak. "

O tatlı dilli adam gitmiş, yerine ondan köşe bucak kaçan biri gelmişti. Bir kadının bunu anlamaması mümkün değildi. Hele hele Cemre gibi psikoloji okuyan ve ona karşılık hisler besleyen biri için anlamamak imkânsızdı.

Akşama kadar, bu duruma bu şekilde devam etti. Murat Kerim'e yanlış hareket ettiğini söylese de Kerim,içinde bulunduğu durumda Cemre'nin gölgesinin bile onun yakınlarında olmasıylagüvende olmayacağını düşünüyordu. Babasının yanında, daha güvende olurdu. Bunun için, bir şekilde, en azından bu meseleyi halledene kadar, kızı kendinden uzak tutması gerekirdi.

Dükkânın kapanış saati yaklaştığında, Yunus kızının artık eve gidebileceğini söyledi. Cemre, konunun ayrıntılarını ve dün geceki sevecen adama ne olduğunu merak ediyordu. Bunu öğrenebilmek içinde, onunla baş başa kalmalıydı.

"Baba, Kerim'in canı sıkkın. Fark ettin mi bilmiyorum. İzin verirsen, kapanışa kadar onunla kalayım ve çıkışta onunla konuşayım. "

"Tamam kızım. Akşam geç kalmazsan sevinirim. "

"Merak etme. Telefonumda açık olacak. "

Cemre, planladığı şekilde, Kerim'le çıkışta bir yerlere gitmeyi umuyordu. Bunu sevgilisine söyleyebilmek için, yanına doğru yaklaştı.

"Babamla konuştum. Dükkânı birlikte kapattıktan sonra, birlikte zaman geçirebileceğimiz bir yerlere gidebiliriz, ne dersin? "

"Bu mümkün değil Cemre. Sana bahsettiğim gibi bazı işlerim var. Ayrıntıları konuşmak için, akrabalarıma gitmem gerekiyor. "

"Anladım. Nasıl istersen ... "

Çıkışta Tolga denen ruh veya bahsettiği ortağı Cem, tekrar gelebilirlerdi. Cemre'yi yakın tutmak çok riskli olurdu. Buna göz yumamazdı. Tolga yarın akşam, geleceğini söylemiş olsa bile, özellikle kötü ruhların ne kadar ısrarcı tutumları olduğunu, daha önceki tecrübelerinden biliyordu.

Böylelikle, sevgilisini babasıyla birlikte, eve gönderebilmek konusunda ikna etmeyi başardı. Yunus, Kerim'in kızıyla bir yere gitmek istemeyişinden bir sorun olduğunu anlamıştı. Genç adamın, mutlu hali çok uzun sürmemişti. Babası, kızının canı sıkılacak durumlar yaşamasından endişelenmişti. Bunun yanı sıra, Kerim'de oğlu gibiydi ve belli ki, tekrar sorunlarla boğuşuyordu. Olaya ilk fırsatta el koyup, onu kollamaya karar verdi. Yarın bir yolunu bulup, konuşacaktı.

"Kerim, ben Cemre'yle çıkıyorum. Sende birazdan son müşteriler çıkınca, kapatırsın. "

"Tamam abi."

"Yarın seninle konuşmak istiyorum. Moralini iyi görmedim. "

"İyiyim ben abi. Ama nasıl istersen. Konuşuruz."

Kapanış olmadan, Yunus kızını alıp kafeden ayrıldı. Kerim, baba kızın gitmesinin ardından, kapanış için hazırlıklara başladı. Yakışıklı adam, aslında durgundu. Cemre'nin düşünceli ve üzgün bir şekilde, dükkândan ayrılışı, gözünün önünden gitmiyordu.

Diğer taraftan, bir gözüyle sürekli kapıyı kolaçan ediyordu. Tolga'nın her an baskın yapabileceğinden ürküyordu. Israrla sorusuna cevap istemesi halinde, ona ne cevap vereceğini bilemiyordu. Bu işi yapması, mümkün değildi. Gün geçtikçe, çamura battığını fark etti. Güzeller güzeli sevgilisini, kendisiyle birlikte bu batağa sokup, hayatını mahvetmesi düşüncesi onu deli ediyordu.

Kerim ürkek bir şekilde bunları düşünürken, durumu hisseden Murat, arkadaşının yanına yaklaştı.

"Endişelenme. Hepsi hallolacak. "

"Paniklediğimi çok belli ediyorum. Bunu anlarlarsa, Bunuanlarlarsa, her şekilde gözümü korkutup bana istediklerini yaptırabilirlerMurat. Bununda ötesi, her geçen gün biraz daha sorunlara boğuluyorum. Hangi akla hizmet Cemre gibi, geleceği parlak bir kadını hayatıma ortak etmeyi düşündüm, bilemiyorum. "

"Kendine haksızlık etme."

Dükkândaki son müşterilerin ayrılmasıyla birlikte, çok sıcak bir ortama sahip olan mekânda; son hazırlıkları tamamlayıp, kapıyı kilitleyerek Murat'la oradan ayrıldılar.

Eve doğru yürümeye başladılar. Yol boyunca, Murat Kerim'i rahatlatmaya ve Cemre'yi hayatından çıkarmaması yönünde ikna etmeye çabaladı. Fakat Kerim bu konuda kararlı görünüyordu.

Bu meseleyi başlarından savsalar bile yenileri olacaktı. Her seferinde aynı stresi yaşayamazdı. Artık kaybedebileceği, çok önemli bir hazinesi vardı ve onu korumalıydı. 

Can DostumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin