8.Bölüm

57 8 3
                                    



Karanlık ve ıssız sokakta, ellerinde çantayla ilerleyen kahramanlarımız, koyu bir sohbete dalmıştı.

"Hadi ... Vakit kaybetmeden, bir telefon bulup, Berna hanımı arayalım."

"Arayalım. Havada karanlık. Ona telefonda arka bahçe kapısından bir paket getireceğini söyle. "

"İşte. Şu köşedeki bakkaldan telefon açalım. "

Kerim, Murat ve Tahsin bakkala doğru yürümeye devam ettiler. Murat Keyifsizdi. Zira, mahalle, genelde kötü ruhların bir arada dolaştığı bir yerdi. Bu saatte bir bir rastlamaları çok olağandı. Ki bu gerçekleşirse, yerinde olmayan keyifleri daha çok kaçardı.  Tahsin'i bile başlarından hala savabilmiş değillerdi.

"Ben bir telefon edecektim."

Korkulan oldu ve şehit gencimiz, hislerinde bir kez daha yanılmadı. Bakkalın içinde bir grup kötü ruh duruyordu. Malum üçlümüz girer girmez, çete halinde gezen bu kişiler, Kerim'in ölümlü, diğer ikisinin de ruh olduğunu fark ettiler. Ortam bir anda gerildi.

"Kimler düşmüş bu yollara böyle?"

Murat sözü alırken, Tahsin araya girdi.

"Bu sefer bari karışma. Bırak ben halledeyim. "

"Beyler, adamlar benimle beraber. Konuyu uzatmayın. "

"Hah, bizde tam onu soracaktık. Konu ne, merak ettik şimdi. "

Kerim, kendisine uzatılan telefondan, Berna hanımın numarasını çevirdi. Telefonda Kerim'in ismini gören genç kadın, görüştükleri gecenin ardından, ertesi akşam böyle bir telefon gelmesine şaşırmıştı. Telefonu panikle açtı.

"Kerim Bey. Siz misiniz? "

"Bu saatte rahatsız ettiğim için üzgünüm."

"Hayır hayır. Saat henüz çok geç değil. Sadece beklemiyordum, biraz şaşırdım. O kadar. "

"Berna Hanım size bir paket getirmem gerekiyor. Kırk beş dakika sonra, evinizin arka bahçe kapısından almanız lazım. "

"Paket mi? Neyse peki. Siz geldiğinizde konuşuruz. Sanırım kitaplardan bahsediyorsunuz. "

Kadın telefonun dinlenme riskine karşı temkinli davranıyordu. Adam, telefonu kapadığında, bakkala ücreti ödedi. Kötüler, kendi aralarında konuşarak, pis pis sırıtıyorlardı.

"Paket dediğin, şu büyük çanta olsa gerek. Ne var içinde? Para mı yoksa? "

"Para olsa ne yapacaksın? Bakkalda mı harcayacaksın? Bizim maddi şeylere el sürmemiz kural dışı bilmiyormuş gibi. İstesen de bir şey yapamazsın. "

"Yani para diyorsun, öyle mi? Para bu dostum. Şurada duran şirin arkadaşın, yerimize yaşayan dostlarımıza götürebilir. Tıpkı sizin şimdi yaptığınız gibi. Belli ki büyük para bu. "

Murat söze girdi.

"Hayır, para değil. Sizi şikâyet etmeden defolup gidin başımızdan. "

Kerim, Murat ve Tahsin bakkaldan çıktılar. Adamlar onları takip ediyordu. Kerim'in canı giderek sıkılmaya başladı.

"Bu durum kabak tadı verdi. Ben kötü ruhlarla falan uğraşmak istemiyorum. Hayatıma yeterince trajedi sığdırdım zaten. "

"Akşam karanlığında izimi kaybettiririz. Üzülme."

Murat'ın söylediği gibi, akşam karanlığında izlerini kaybettirdiler ve Berna hanımın evinin arka bahçesine geldiler. Berna Hanım anlaştıkları şekilde orada duruyordu. Çanta elinde, kendisine yaklaşmakta olan Kerim'i görünce kapıya doğru ilerledi. Kerim yolda Tahsin'in söylediği gibi, parayı iki ayrı poşete bölüştürmüştü. Poşetlerden birini çıkardı ve Berna hanıma uzattı.

"Bu para size ait. Dün hizmetçinizin yanında bahsedemedim. Eşinize ilettiği notla birlikte, size verilmek üzere bana bırakmıştı. "

"Anlaşılan size çok güveniyormuş."

"Bilmem dokunmayacağımdan emin olduğu içindir. Kuruşu kuruşuna içinde duruyor. Buradan bir an önce gidip, kendinize yeni bir hayat kurun lütfen. "

"Yaptığınız her şey  için teşekkürler. Bu iyiliğinizi unutamam. "

"Önemli değil. Iyi geceler. "

Tahsin, gelişmelerden memnundu. Sadece kalan paranın aşığına iletilmesi kalmıştı. Yürümeye başladıklarında, konunun aytıntılarından biraz bahsettiler. Söz konusu kadın, şehrin diğer yakasında oturuyordu. Oldukça uzaktı. Ona telefon numarasını verecekti. Sabah, önce arayacak sonra taksiyle gidip parayı teslim edecekti.

Genç adam arkadaşıyla evine döndüğünde, oldukça yorgundu. Ama meselenin önemli bir kısmı da halledilmişti.

"Hadi uyu ve dinlen Kerim. Yarın kalan kısımda hallettiğimizde, sorun falan kalmayacak. Söz veriyorum. "

Kerim, saati erkene kurmuştu. Kalktı ve hazırlandı. Mesai saati gelene kadar, gerekenleri tamamlaması gerekiyordu. Murat Evdeydi. Yanına gitti.

"Hadi çıkalım."

"Tamam. Tahsin delisi, aşağıda bizi bekliyor."

Birlikte aşağı indiler.

"Günaydın dostlar. Muhitten biraz kopalım, yolda taksiyi durdurup, bir yerden telefon açarsın. Sonrada evine teslim edersin. Apartman dairesi orası. Şüphe çekmez. Ona da çok dikkatli olmasını söyle. Parayı aniden harcamaya başlamasın. Bu çok riskli olur. Hayatını tehlikeye sokmasın. "

"Şu ince ayrıntıları yaşarken akıl etsen, yaşıyor olurdun."

Kerim yolda bir taksi çevirdi. Bindikten sonra, biraz ilerlemeyi bekledi ve arabayı durdurup, bir postaneden telefon açtı.

"Pelin hanım?"

"Evet benim."

"Size iletmemi istediğiniz paketiniz hazır."

"Paket mi, ne paketi?"

"Ona Alanya'dan beklediği antika vazo olduğunu söyle. Bunu sadece ben biliyorum. Şüphelenmez."

"Alanya'dan beklediğiniz antika vazonuzu teslim etmek üzere geldim."

"Aman tanrım. Bu mükemmel bir haber. Lütfen hemen getirin. Ben evimdeyim. Adresi vereyim mi? "

"Buna gerek yok. Adres bilgileriniz, bize bildirilmişti. Birazdan teslime etmek üzere geleceğim. "

"Anlaştık. Teşekkür ederim. "

Telefonu kapadıktan sonra tekrar taksiye bindi ve  arabanın ücretini ödedikten sonra beklemesini söyledi. Tahsin'in tarifiyle, apartmanın olduğu yöne doğru ilerledi. Zile bastı. otomat sesi duyuldu. Kerim, Murat ve Tahsin asansörle yukarı çıkmaya başladılar. Kata geldiklerinde kapıyı açtılar. Kadın kapıda bekliyordu. Başıyla selamladı ve içeri davet etti. Kapıda konuşamazlardı. Önemli bir konuydu ve Kerim'in kulakları az duyduğu için, karşısındakinin sesli konuşması gerekiyordu.

"Hoş geldiniz."

"Hoş buldum. Bakın Pelin Hanım, fazla vaktim yok. Tahsin Bey ölmeden önce bu paketi size vermem üzere bana teslim etmişti. İçinde para var. Yüklüce bir para var hem de. Yalnız bu parayı aniden harcamaya başlamanız, hayatınızı riske atar. Çünkü adamlar paranın peşinde. Kendinize bir hayat garantisi olarak görün. "

"Şoklardayım. Bu vazodan daha şok verici oldu. Ne diyebilirim ki, çok teşekkür ederim. "

Kadın değişik bir şekilde hiç soru sormadı, hiç kurcalamadı. Tahsin'den böyle karışık işlere alışkındı. O şu ansadece, çantada ne kadar olduğunu merak etmekle meşguldü. 

Can DostumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin