-4-

5.5K 255 38
                                    

Biliyorum geç geldi ama sınırla alakalı değil. Yeni başladığım için pek taktığım söylenemez ama yine vote'da sınır geçtiği için paylaştım. Bir daha ki bölüm ithafenler başlayacaak :D Destek için teşekkür ederim gergeeeedanlarııım =)

ELLA

“Seni seviyorum, dediğim her şey yalandı sevgilim. Üzülmeni istemedim.”
Onun bu hüzünlü hali kalbi acıtsa bile onu affedemezdim. O kadar kırılmıştım ki. Sözleri kalbimi acıtmaya devam etmişti bir süre. Uzun bir süre acıdan kurtulmaya çalışmıştım. Tabi kurtulamadığım gibi dibe batmıştım. Onu seviyordum ama artık olmazdı. Fazla darbe zarar vermişti bize.
“Harry.” Dedim bir kez daha onu susturmak istiyordum.
Ama dinlemedi burnunu çekerken “Seni seviyorum ve sende beni seviyorsun biliyo-“
Parmaklarımı susturmak için dudaklarına bastırdım.”Sus.”
Başını iki yana salladı. Gözleri bas bas bağırırken onu susturmak saçmaydı.

Hızla nefes nefese yataktan kalktım. Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki bir ara çıkacağını sandım. Kapı kırılacak gibi çalınıyordu. Kim olabilirdi bilmiyorum ama onu mahvedeceğimi düşündüm. Her kimse onu öldürecektim. Terliklerim giymeden hızla yataktan kalktım. Boktan rüyam beni iyice bok ederken bunu hak etmemiştim. Kapıyı açmadan önce dolabın yanından şemsiye aldım ve hızla kapıyı açtım.

Gözlerimin büyüdüğünü biliyordum çünkü daha demin rüyamda beni bok eden adam şuan karşımda yine bok etmeye çalışıyor gibiydi. Elimdeki şemsiyeye baktı. Endişelendiğini gördüm.

“Onla ne yapıyorsun?” diye sordu burada ne aradığını bile bilmiyordum.
“Seni öldüreceğim.”
“Bunu zaten yaptın. Şimdi onla ne yapacağını söyle. Biri seni rahatsız mı ediyor?”

Bundan sanane demek istedim. Buraya neden geldiğini öğrenmek istedim. Onun burada olması o kadar saçmaydı ki. Yaklaşık neredeyse 2-3 haftadır onu burada görmemiştim. Düğünden öncede gelmeye pek zahmet etmezdi. Ah? Tabi düğün. Şu boktan düğün. Onu süzdüm. Üstünde Eşofman üstleri vardı. Aklım hemen ilk ayrıldığımızdaki karşılaşmamıza gitti. Yine böle gözüküyordu; aksi, pasaklı ve hasta. Hasta olduğunu tahmin edebiliyordum bende pek iyi sayılmazdım. Uyku hapları kullandığıma göre kesinlikle sayılmazdım.

“Hayır.” Diye mırıldandım sorusuna dönerek aslında onla tekrar gözlerimi açtığımı fark ettim.
“Bana cevap ver.”
“Kendimi tatmin ediyordum!”
“Ne?”
“Duydun işte.”

Arkasına dönüp baktığında arkasında saklanmış olan Tom’u gördüm. Aptalca sırıtıyordu. Onu gördüğümü anladığımda bize doğru yaklaştı.
“Düzgün konuş.” Diye fısıldadı Harry.

Ona gözlerimi devirirken Tom’a sıkıca sarıldım ve kapıyı sonuna kadar açtım. Harry’i çağırmamıştım ama oda içeri hızla girdi. Burada ne aradığını bile bilmiyordum. Salona geçtiklerinde Tom’a nasıl olduğunu sordum. Pek iyi görünmese de iyi olduğunu söyledi. Daha çok korkmuş gibiydi halbuki şemsiyeyi bırakalı baya olmuştu.
Kendimi koltuğa bıraktığım da gözlerimi ovuşturdum.

“Neden telefonlarımı açmıyorsun?”
Ona baktım ve donuk bakışlarımı attım. Onun telefonlarını hastaneden çıktıktan sonra hiç açmamıştım.
“Senin telefonlarını açtığım ne zaman görülmüş?” Alayla güldüm. O bunu hak ediyordu.
“Bana kelime oyunu yapma!” diye tısladı. Tom bile yerinden sıçrarken öylece ona güldüm. Buna daha kızmış olacak ki gözleri kızardı.

Onun bu hallerini özlediğimi düşündüm. Bunları bile özlemiş miydim yani? İçimdeki gergedan birkaç kez zıpladı. Ona sıkıca sarılma hissi bastırırken ayağı kalktım.
“Tom bişey içer misiniz?”
“Su.”

Mutfağa doğru adımladım ve tezgaha sıkıca tutundum. Yutkundum. Buna hazır değilmişim meğersem. Her şeyin bir sırası vardı ve o burada olmamalıydı. Gidip evinde oturmalıydı. Birkaç saniye sonra adım sesleri geldi ve ben şokla sarsıldım. Onun kokusu ciğerlerime nüfuz ederken ben sadece dondum ve onun sıcaklığının bana karışmasına izin verdim. Bana sarıldığına hala inanamıyordum ve hala aynı koktuğuna… Beni yorduğun biliyor muydu? Küçük bir çocuk gibiydi ama bilmiyordu ben çocuğumu çoktan kaybetmiştim ve artık istemiyordum.

Rüya aklıma girdi dedikleri… Asla gerçek olamayacaklardı. Artık bu kalbe girmesi bir kızın sevgilisinin evine gitmesi gibi tuhaftı. Ne doğru ne yanlıştı.

“Harry ne yapıyorsun?”
“Neden eşyalarını topladın?”

Buna cevap vermek istemedim. Neden taşıdığımı kesinlikle bilmiyordum. Aklıma başka bişey gelmemişti. Daha doğrusu onun canını yakmak istemiştim ve ilk iş bunu yapmıştım. Madem bensiz hayata devam edecekti-ki bunu sıfır çabasından anlayabilirdiniz- artık eşyalarıma gerek yoktu.

Bir an da düşündüm. Hayatımda olmasını zaten istemiyordum. Niye böyle bişey yapmıştım? Ayrıca çoğu elbisem, eşyam onu hatırlatacakken onların burada olması iyi bişey değildi bile.

Geri çekildi ve ben derin bir nefes alırken beni ona döndürdü. Gözleri gözlerimin içine bakarken çok fazla duygu vardı. Üzgün olduğu barizdi.

“Bunu bana yapma.” Dedi kısık sesiyle. Ağlayacak mıydı? O zaman ağlamalıydı.
“Beni terk etme.”

Ona baktım. “Sen bizi terk ederken de böyle hissettim.”
“Ben seni terk etmedim.” Dedi ellerimi tutmaya çalıştı ama çekilip kapıya doğru yürüdüm.
“Sen zaten beni değil bizi terk ettin.”

Gözlerini sildi. “Bunu yapma.”
“Sen yaptın.”

Hıçkırık sesi kulağıma geldi. Gergedan çoktan pes etmişken Mercimek için dedim. Onun için. Çocuklar bir zevkin sonucu olmamalıydı. Onlarda sevilmeliydi. Korunmalı ve onlar terk edilmemeli.

“Seni sev-“
“Kes sesini!” diye bağırdım. Bu cümle bana ağır geldi. Göğüsüm acımaya başladı ve ben kalp krizi geçireceğimi düşündüm birkaç saniye. Olurdu ya, yaşlı adam karısıyla tartışırken kalp krizi geçirir. Bende kendimi öylesine yaşlı hissediyordum.

“Neden buna inanmıyorsun? Neden beni terk ettin? Niye beni hiç affetmeyi-“
“Seni affedemem lanet olasıca.”
“Affedeceksin.” Dedi gözlerini silerken “He şimdi he sonra. Ella ayrı geçirdiğimiz her dakika aleyhimize işlerken neden şimdi değil?”

Sözleri kalbimi fethederken hayır dedim kendime ve o koca götlü gergedana, her şeyin yeri ve zamanı vardı. Şimdi hemen buradan gitmeliydi. Yoksa beni daha çok etkileyecekti ve ben mantıken onu istemiyordum.

“Gitsen iyi olacak.”
“Hayır.” Diye bağırdı.
“Buna alışmalısın Harry terk edilmek ne demekmiş öğrenmelisin.”
“Ella-“

Hızla içeri doğru adımladım ve ayağı kalkmış bana korku içinde bakan Tom’a baktım.
“İkinizde hemen buradan gitmezseniz, polis çağıracağım.”

Yukarı doğru adımladım ve odama girer görmez kapıyı kilitledim. Yatağa kendimi bıraktım. Tam on dakika boyunca Harry’nin bana bağırışlarını duydum ve Tom’un onu sakinleştirmeye çalıştırmasını. Tom bu kaba davranış hak etmemişti ama yapmak zorundaydım. Kapı kapanmadan önce duyulan tek ses “Seni seviyorum Ella.” Oldu ve ben bunu düşünerek uykuya daldım. Şanslıysam onla ve beni mutlu bir rüyada görebilirdim.


NORA

Kinney’e öpücük verdikten sonra arabadan indim. Eve girene kadar araba hareket etmedi. Anahtarlarımı bulup kapıyı açtım ve onun gidişini izledim. Bana ısmarladığı yemek iyi olmuştu. Yemek derdiyle uğraşmayacaktım ayrıca yolda gelirken Ella’a da bişeyler almıştık. Bugün mutfak derdim yoktu ama daha büyük bir dert vardı. İşe girmem gerekiyordu hem de acilen.

“Ella!” diye seslendim salonda yoktu. İçtiği ilaçlar ona uyku yapıyordu, büyük ihtimal uyuyordu.

Odasına çıktığımda tahminlerim doğru çıktı. Kapının kenarında bavulları vardı. Kinneyle buluşmadan önce Ella ile Harry’nin evine gidip eşyalarını toplamıştık. Toplarken çok farklı gözüküyordu. İsteksiz olduğunu biliyordum ama bu kadar fazla olduğunu bilmiyordum. Yapmak zorunda olduğu için yapıyordu.

Yanına gidip onu sarstım. Yanaklarında kurumuş gözyaşları vardı.
“Ella.” Diye mırıldandım.
Gözlerini zorlukla açtığında “Ne zaman geldin?” diye sordu.
“Az önce.”
Gerildi.”Ve hemen beni uyandırdın, kötü dost.”
Onla birlikte gülerken “Sen iyi misin?” diye sordum.

Yataktan kalktı. “Bunu cevaplamak zor ama Harry buraya geldi desem yeterli olur.”
Gözleri bavulların üstünde dolaşırken neden geldiğini anlayabiliyordum. Bu konuyu deşmek istemedim. Harry’nin neden geldiğini tahmin edebiliyordum.
“Hadi gel bişeyler aldım atıştır biraz.”

Beni başıyla onaylarken mutfağa gidip tabaklara aldıklarımı yerleştirmek için odasından çıktım. Her şey daha zor bir hale gelmişti.


HARRY


Tom beni hızla içeri doğru itti. Evin kapısını kilitlemeye çalışırken ona doğru hareketlendim. Ondan daha kalıplı olduğum halde duygusal çöküntü hareketlerimi engelliyordu. “Bırak!” diye bağırdım. Onu engellemeye çalışırken kükredim. Tom beni bir kez daha itti.
“TOM BENİ BIRAK ONUN YANINDA OLMAYA İHTİYACIM VAR.”
Kapı anahtarlarını cebine sokarken “Evet ama o seni istemiyor.” Dedi ne kadar acıttığını biliyor muydu acaba?
“Siktir git!” dedim seslice.

“Ne oluyor burada?” diye sordu Louis evde olması büyük şanstı. İkisini de öldürebilirdim. Onun yanına ilerleyip hızla yumruk attım. Arkamda iş çevirmek neymiş öğreneceklerdi. Acıyla inlerken yanağını tuttu ve bir çığlık duyuldu. Kız olmasa Eleanora da çığlık attığı için yumruk atabilirdim. Tom beni koltuğa oturttu. “El ilaçları getirebilir misin?” diye rica etti. Louis yanağını tutup hala acı içinde inlerken “Ben iyiyim.” dedim.

El ilaçları getirdiğinde Louis elindeki buz torbasıyla yanıma oturdu. İlk önce kafama bi tane vurdu ona ters bir bakış attım. İlaçları sonra Ella’ı düşünerek içtim. Başka yapacak bişey yoktu.

“Seni bu seferlik affediyorum.”
Ona ters bir bakış attım. “Senin affını istemiyorum ayrıca ben seni affetmiyorum. Bana haber vermeliydiniz.”
“Ve sende her şeyi daha fazla bok etmeliydin.”
“Onu engelleyebilirdin.”
Tom sıkıntıyla nefesini verdi. “Dolaba kilitleyerek mi?”
Louis kıkırdadı ve ben ona ters bir bakış attım. Sonra ciddileşti. “Hani her şeyi boş verip eski düzenine geri dönecektin?”

Iıı. Evet öyle bir karar almıştım ama eski düzene dönmem için de Ella gerekliydi. “O yokken nasıl eski halime dönebilirim?” diye ters bir cevap verdim.
 “Dışarıda milyonlarca kız var.” Dedi Tom.

Bu kalbimi acıttı. Dışarıda benim için ölen milyonlarca kız olabilirdi ama benim istediğim tek bir kızdı.
“Beyler ben evliyim.” Dedim onlara endişe ile bakarak.
Tom omuz silkti. “Ama sevgili eşin seni istemiyor.”
Bu gerizekalılar bu sözlerin beni nasıl kırdığını görmüyorlar mıydı?
Louis elindeki buzu kafama vurdu. “Aptal olma! Sana git sevgili ol demiyoruz sadece sessizce işini gör.”
“Ondan başka kimse ile sevişmek istemiyorum.”

El iğrendiğine dair bir ses çıkardı ve ellerini dikkat çekmek adına havada salladı. “Beyler işinize karışmak istemem ama sonunda barışacaklarını hepimiz biliyoruz. Ella bunu öğrenirse büyük ihtimal Harry bir daha onu göremez.”

Bu düşünce korkuyla beni sarstı. Onu bir daha görmemek mi? Tüm kadınların canı cehenneme!
“O haklı.” Diye mırıldandım zaten başka bir kadın istemiyordum.

Tom ve Louis abartılı bir şekilde gözlerini devirirlerken başka bir çözüm yolu düşündüm. Beni nasıl affedecekti? Ya hiç affetmezse ve hayatına başka bir erkekle devam ederse. Bende o zaman başka bir kadın bulurum. Ama Ella benim karım olduğuna göre onu boşadıktan sonra bulurum hatta beni aldattığı için ona tazminat davası açarım ve oda ödeyemeyip hapse düşer.

Eleanor tekrar söz almak için boğazını temizledi. Hepimiz ona baktık aramızda en zeki insan oydu. “Siz tekrar müziğe geri dönmeye ne dersiniz?”
Louis ve ben bir süre sessiz kaldık. Şuan kazandığımız paralarla idare ediyorduk ama parasız kalabilirdik. Tabii benim bir şirketim vardı çocuklarında bir sürü kirada olan evleri. Ama ruhsal açıdan hepimizin müziğe ihtiyacı vardı.
“Bence olabilir.” Dedim Louis birden ciyaklayarak zıpladı. “O zaman grup toplantısı!” diye bağırdı ve uzun zamandır bunu beklediğini anladım.

SINIR +300 READ-+100 VOTE-+30 YORUM 

Çıldırtan Aşk 2-(Harry Styles)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin