-16-

4.4K 234 31
                                    

MERHABA! YENİ BÖLÜM HEMENCİCİK GELDİ GÖRDÜĞÜNÜZ GİBİ UMARIM BEKLEDİĞİM İLGİ OLUR. SİZİ SEVİYORUM.

İTHAFENLER;
SelenatorAndHunter-beartommy-CerenGuze-dxblue-RuffRyders-reyyanXOharry-mdnemzlm-Hannah_izabel-lola5498-directioner6135

İYİ OKUMALAR! (MEDYADAKİ VİDEO'YU İZLEMEYİ UNUTMAYIN!)
SINIR; +115 VOTE- ÇOKÇA YORUM

Aynadaki bedenimi süzerken cama vuran yağmur damlalarının sesini dinliyordum. Radyoda çalan iyi bir şarkı gibiydi. Yatağa tekrar dönmemi söylüyordu ama gitmem gereken bir iş görüşmem varken ve cebimde beş param yokken geri dönmem imkansız gözüküyordu. Dün bütün gün evde geçmişti. Hatırımı soran tek kişi Dexter’dı. Bana yarın gel görüşelim demişti. Beni unutmamasına sevindim çünkü gerçekten de evden uzaklaşmaya ihtiyacım vardı.

Nora evleniyordu ve bana söylemiyordu. Harry bana evlenme teklifi ettiğinde yani ben zorla yüzüğü parmağıma geçirdiğimde yarım saat sonra onu aramış ve o dağ başında kaybolduğumuzu yok sayıp evleneceğimizi ona anlatmıştım. Onlar ise birbirlerini nişanlım diye tanıtacak kadar ileri gitmişlerdi ama benim haberim yoktu.

Aynadaki görüntüm ne kadar güçlü gözükse de sanki her an ağlayacakmışım gibi düşünmüştüm. Taksi çağıracak param yoktu ve bu yağmurda otobüse binmek akıllıca bir davranış değildi. Odamın kapısı çaldığında makyaj yapıyordum. “Gel.” Diye cevapladım. Kapı açıldı ve içeri sırıtan bir Harry girdi. Kapıyı kapatıp yaslandı.

“Günaydın!”

Aslında ben mahcup bir Nora bekliyordum.

“Burada ne arıyorsun?” diye sordum saat 9’a geliyordu ve onun bu eve girme izni bile yoktu. Yani en azından dile gelmeyen bir yasaktı. Üstündeki takım elbisesini süzerken içimdeki gergedan salsa yapıyordu. Oda beni süzdü.
“Bir yere mi gidiyordun?”
“Önce ben sordum.”
Sırıtan yüzünün aksine gergin bir ifade aldı yüzünü. Omuz silkip kendini kapıdan itti ve yatağıma doğru adımlarken “Nora kahvaltıya çağırdı.” Dedi ona gözlerimi devirdim. Bunu gördü.

“Nora seni kahvaltıyı çağırmaz.”
“Belki Kinney’in peşine takılmış olabilirim.”
Sırıttım. Yüzündeki çocuksu ifadeyi özlemiştim. İki dudağının arasındaki boşluğu izleyip iç geçirdim. Sakalları yeni çıkmaya başlamıştı. Aslında o sakalları pek sevmezdi ama bugün tıraş etmemiş gözüküyordu.
“Sıra sende.”
“Dexter’ın şirketine iş görüşmesine gidiyorum.”
Gergin yüzünün bir an yumuşayacağını düşündüm. Yanıldım onun yerine sanki daha çok mümkünmüş gibi yüz hatları gerildi.
“Dexter mı? O sikik adamla ne işin var? Ayrıca sana o kadar iş teklifi ederken Dexter’ın şirketinde çalışman doğru mu sence?”
Makyajımı kontrol ettim ve malzemeleri yerine koymak için dolaba adımladım. “Asıl sizin şirketinizde çalışmam yanlış, oraya geri dönemem.”
Bana gözlerini devirdi, sinirinin bozulduğunda güldüğü şekilde güldü. Kıskançlık kokusunu buradan alıyordum. Hem de buram buram… Harry Dex’i sevmiyor gibi gözüküyordu.
“Dex iyi biri.”
Bana güldü. “Adını kısaltacak kadar yakın olduğunuzu bilmiyordum.”

Beni kıskanması bana kadınsı bir haz verirken sırıtmamak için kendimi tuttum. Ona cevap verme gereği duymadan çantamı aldım ve odanın kapısını açık bıraktıktan sonra odadan çıktım. Salonda kahvaltı yapan Kinney ve Nora’ya günaydın dedim. Kinney umursamazken Nora bana karşılık verdi. Biraz sonra Harry arkamdan aşağı indi.

Çıkmak için kapıya adımlıyordum ki kapı çaldı. Bu sabah evdeki trafik hayret ediciydi. Normal de bu kapı bu kadar fazla çalmazdı en azından bu saatte. Kapıyı açtığımda karşımda takım elbiseli Dex’i gördüm. Mutlu gözüküyordu. Bana sırıttı ama sırıtmadan önce arkasındaki poğaçayı bana çıkarıp uzattı.

“Günaydın Bayan McNeill. Kahvaltı yapmadığınızı düşündüm ve sizi bu yağmurlu havada yürütmek akıllıca olmaz gibime geldi.”
Ona sırıttım. Elindeki poğaçayı alırken teşekkür ettim. Harry sadece on saniye sonra dibimizde bitti. Dex hiç bozuntuya vermeden ona neşeli bir şekilde “Günaydın adamım! Ella’yı işe götürmeye geldim.”
Harry sanki ölmüşte gömülmemiş gibi gözüküyordu. Onu bu kadar gözle görülür şekilde yıprattığımı görmek beni üzdü.
“Onu işe ben götüreceğim.” Ve birden bombalar patlayıp gergedanlar kaçışmaya başladı. Harry bir savaş açmış gibi kendi cephesini korudu. Ben poğaçamı yerken benim önüme geçti. Aslında şuan çekirdek daha iyi gidebilirdi. Biliyorum azıcık sürtüğüm…
“Aynı yere gidiyoruz, yorulma.”
Harry sinirle güldü. “Ben götüreceğim zaten yeni bayan doktorumla tanışacağım onun için hastaneye geçmem lazım.”
Bayan doktor? Tanrım! Beni mi kıskandırmaya çalışıyor? Yüz ifadesi bunu öylesine dediğini belli ediyordu. Poğaça boğazımda kalmış gibi hissettim. Doktoru mu değişmişti? Hepsi benim hatamdı. Lanet dosyayı onun çaldığını düşünmüş olmalılardı.
Dex pes etti ve yüzündeki sırıtışla “Şirkette görüşürüz Bayan McNeill.” Dedi ona aynı şekilde karışlık verdim ama Harry tabii Dex’i bozmaya devam etti. “Şirkette Ella’nın dosyalarına bakarken Bayan Styles olduğunu göreceksin.” Demekle yetindi ama devamı sanki şöyleydi: Ve ben o zaman öyle bir güleceğim ki sen bir daha gülmeye utanacaksın.


Arabanın silecekleri çok hızlı çalışıyordu. Uzun zamandır bu kadar fazla yağmur yağmamıştı. Harry arabayı yavaş kullanıyordu. Aslında bunu benim için yaptığını biliyordum yoksa o yağmurdan korkmazdı. İlk senelerimizde Harry depresyona girmeden hemen önce mutfakta oturur ve o küçük camdan yağmuru izlerdi. Neler düşündüğünü hiçbir zaman bilemezdim ve hiçbir zaman sormazdım. Bu onun meselesiymiş gibi gelirdi. Sormaya utanıyormuş gibi hissederdim. Çok uzun zaman önce her şey öyleydi. Şimdi ki gibi değildi aramızda bir saygı vardı.

“Doktorun benim yüzümden mi değişti?” Hala poğaçanın yarısını elimde tutuyordum. Yemek istemiyordum.
“Evet, dosyayı benim çaldığımı düşünüyorlar.” Çalmak? Sadece ödünç aldım.
Omuz silktim. O bana yaşattıkları yanında bunu hak etmişti. Tabii kadın bir doktor yerine yaşlı bir bunak olmasını tercih ederdim.
“Neyse böyle daha iyi oldu.” Diye mırıldandı.
İyi mi olmuştu? O zaman bende katil olabilirdim. Bana sırıttı. Yüzüm her şeyi bu kadar belli etmemeliydi.
“Kolun nasıl?”
Koluma baktım. İyiydi acı hissetmiyordum.”İyi bugün pansumana gideceğim.”
“Öğleden sonra boşum seni götürebilirim.”
“Aslında kadın doğum doktoruyla görüşürken tek olmak istiyorum.”

Başını sallamakla yetindi.  Beni iş yerine kadar sessizdi sonra inerken sadece teşekkür etmekle yetindim. Bişey söylemedi bir baş sallama hareketiyle beni onayladı. Neden bir anda sessizleştiğini bilmiyordum ama en kısa zamanda doktorunu görmek için heyecanlanıyordum.


Dex iş görüşmesinde oldukça komikti. Aslında sadece eğlenmek amaçlı beni çağırmıştı. Bir ara karşılıklı satranç bile oynadok sonra beni çalışanlarla tanıştırdı. Ortam sessiz sakindi. Harry’nin şirketine göre fazla çalışan yoktu. Oldukça sıcak bir ortamdı. Kendimi buraya ait hissetmiştim. Buraya uyum sağlamam güzeldi. Birkaç saat boyunca sadece eğlendik. Dexter aslında buradaki hiçbir işten anlamıyormuş sadece babasının olan bu şirketin başında oturuyormuş. Çoğu zaman bilgisayarda oyun oynadığını bile itiraf etti. Aslında Harry’de bilmiyordu ama onu her zaman çabalarken görüyordum. Bişeyler öğreniyordu. Aslında çabalayan bu halini çok seviyordum. Onu daha seksi yapıyordu. Zaten o takım elbisenin içinde yeterince ateşliydi.

Bugün perşembeydi ve Dex yarın işe başlamamı istemişti. Dip not düşmeden geçemeyeceğim birazcık acımasız. Bunu kendi bile söyledi. Her neyse bunu yok sayabilirim tabii bana iyi bir para verirse. Maaşımı konuşmadık ama içimden bir ses yüksek bir para vereceğini söylüyordu. Sonuçta biz arkadaştık ve benim paraya ihtiyacım vardı. O da yakışıklı ve centilmen bir erkek olarak bana boyca para vermeliydi ve bende tüm parayı kıyafetlere yatırmalıydım sonra aç ve susuz sokaklarda yatmalıydım.

Öğlenden sonra şirketten çıktım ve hastaneye gittim. Pansuman yaptırdıktan sonra testlerimin sonucu için kadın doğum doktorunun yanına gittim. Kadın oldukça sırıtkandı.  Odasına girdiğimde mutlu gözüküyordu. Koltuğa oturdum.
“Bayan Styles nasılsınız?”
“Sanırım iyiyim.” Başıyla onayladı. Test sonuçlarına bakarken yüz ifadesi kötü haberi çok fazla ele veriyordu. Kağıtları önüne bıraktı ve bana döndü. Kendimi hissetmiyordum.
“İyi misiniz?” diye fısıldadı başımı sallamakla yetindim. Umarım aklımı kaçırmazdım.
“Bayan Styles-“
“Ella diyin lütfen.” Kısırlığımı konuşacağım biri artık bana çokta uzak sayılmaz.
“Ella bunun tedavi yolları var. Tüp bebek gibi. Yumurta üretimini bir daha sağlayamayacağız çünkü bebeği oradan alırken bir şekilde yumurtalıklara çok zarar gelmiş.”
Elim ayağım titredi. “Doktor hatası mı?” dedim sesim o kadar kısık ve güçsüz çıkmıştı ki benden çıkıp çıkmadığını merak ettim bir an. Bu ses bana ait değildi değil mi?

“Öyle gözüküyor. Hakkını bu konu da aramalısın.”
“B-ben kısır olduğumu bile yeni öğreniyorum.”
Gözleri şokla açıldı. Benden büyük gözüküyordu ama oldukça alımlıydı.
“Ne? Ella bunu senden sakladılar mı?”
“Eşim ve arkadaşlarım.”
“Tanrım! O doktoru kesinlikle mahkemeye vermelisin hakkını aramalısın!”

Doktor ayağı kalkıp karşıma oturup beni kolları arasına alana kadar ağladığımı fark etmemiştim. Hiç tanımadığım bir insana sarıldım ve hıçkırarak ağladım. Bu bir insan hatasıydı ve kalıcı bir hasara neden olmuştu. Bir daha asla tadamayacağım bir ceza vermişti bana.  Çok kötü hissediyordum. Mercimeği geri istiyordum. Onu tekrar hissetmek istiyordum. Onun yüzünden yemek yememeyi bile özlemiştim.  Canımı yakan o doktordan hesabını sormak istiyordum.

“Tüp bebek tedavisi var.”
“Eşim ve ben birlikte değiliz.” Dedim elimin tersiyle gözyaşlarımı silerken küçük bir kız çocuğu gibi göründüğümü biliyordum.
Doktor geri çekildi. “Biliyorum ama bunun için savaşmalısınız.”
Savaşmak? Bu bize göre bişey değildi. Biz genelde pes ederdik. Bizim tek savaşımız birbirimizeydi. Birbirimizi üzmek için elimizden geleni yapardık.
“Bunu bir düşün tedaviyi geç olmadan yapabiliriz.”
Başımı salladım. Gözyaşlarımı silip ayağı kalktıktan sonra teşekkür edip odadan çıktım. Bunu düşünecek miydim? Belki de. Ama tek başıma.


Nereye gittiğim hakkında hiçbir fikrim yoktu. Saat pek geç sayılmazdı ve bende kendimi yetimhanede buldum .Kapısındaki güvenlik beni tanıdı. O gün bizi kovarken bize eşlik etmişti. Ona sırıttım. Biliyorum gerçekten hiç halim yoktu ama sanırım Colin için buna katlanmalıydım.

“Ziyaret saatlerimiz 20 dakika sonra bitecek.” Dedi adam onu onaylarken Colin’in adını söyledim. Tabii gerçek adını hala bilmiyordum ama bu pek önemli değildi. Bana bankları gösterdi. “Siz oturun, onu getireceğim.”

İlerdeki banklara otururken neden buranın bu kadar sessiz olduğunu düşündüm. Burası neşeli bir yer olması gerekmiyor muydu? Çocuklarla dolu bu yer nasıl olurda bu kadar kasvetli olabilirdi? Gözlerim ölü bahçede gezdi. Kenarlarda çam ağaçları vardı. Çam ağaçları yerine elma ağaçları olabilirdi. Burasını bir kilise değil belki de bir okul gibi gösterebilirlerdi. Hiçbir çocuk burada olmak istemezdi.

İleriden gelen güvenlik ve Colin’i gördüm. Colin önden geliyordu. Gözleri beni bulduğunda ondan bir sırıtma bekledim ama o sadece baygın bakışlarıyla beni süzdü. O bana yakınlaştığında ayağı kalktım ve ona sarıldım ama karşılık vermedi. Bişeyleri yanlış yapıyordum. Banka oturduk.

“Nasılsın?” diye sordum.
“İyiyim sen?” Çok soğuk.
“Seni görmeye geldim. Özlemiştim.”

Yüzümü inceledi ve gözleri kolumda durdu. “Koluna ne oldu?”
Omuz silktim. “Küçük bir kaza.”
“Ve anca bunu bebekler yer.” Cevabına kıkırdadım ve onunda gülmesini bekledim ama yüzünde küçük bir mimik bile oynamadı.
Sonunda ciddileşmek zorunda kaldığımda öyle yaptım. Neden böyle soğuk davrandığını bilmiyordum. Nerede hata yaptığımı düşündüm o günkü tepkime mi kızmıştı?
“Ne yaptım?” diye sordum ağzımı şapırdatarak.
Omuz silkti. “Beni buradan almak mı istiyorsun?”
“Benle yaşamak hoşuna gider diye düşünmüştüm.”
Gözleri bir anda parladı. “Hoşuna gitmez mi?”
Ellerini çırptı. “Gider ama bu mümkün değil Ella.”
“Nedenmiş?” Ona iyi bakmayacağımı mı düşünüyordu? Belki de benle yaşamak istemiyordu.

Üzgün gözüktü. “Üzülmeni istemiyorum ama adın pekte temiz değil ayrıca öğretmen dövmeye kalktın.”
Omuz silktim. “Sen istiyorsan bu olacak.”
“İstiyorum.” Dedi ona gülümsedim ve sıkıca ona sarıldım. Bu sefer karşılık verdi. Beni unutmasını istemiyordum.
“Nemrut ne yapıyor?” diye sordu onu geri çektim. Yüzündeki eğlenceli ifade hoşuma gitti.
“Oda kim?”
“Nora.”
Kahkaha attım ve onu kendime doğru çektim. Bana iyi geliyordu.
“Sakın duymasın.”
Omuz silkti. “O nemruttan korkacak değilim.”
Kahkaha attım kesinlikle bu çocuk neşe kaynağıydı.

SINIR; +115 VOTE/ ÇOKÇA YORUM

ÖNEMLİ;
ŞİMDİ İLK ÖNCE ŞUNDAN BAHSEDEYİM HERKES HARRY'NİN YENİ DOKTORUNDAN ŞU ŞİKELDİ ŞÜPHELENDİ 'OMG ELLA'YI ALDATACAK!' HAYIR BÖYLE BİŞEY OLMAYACAK ÇÜNKÜ BU ÇOK KLİŞE. BENCE ARTIK HİKAYELERDE HARRY'NİN SIRILSIKLAM AŞIK(!) OLDUĞU KIZI ALDATMASI KONU OLMAMALI.
YORUMLARDAN MEMNUN DEĞİLDİM ÇÜNKÜ AZLARDI. AMA UZUN YORUMLAR GÖRDÜM VE SİNSİCE SIRITTIM. SİZİ SEVİYORUM. UMARIM SINIRI ÇABUK GEÇERSİNİZ ;)

Çıldırtan Aşk 2-(Harry Styles)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin