Bölüm 2

2K 70 36
                                    

DÜZENLENMİŞTİR

##PERCY##

Her sabah olduğu gibi uyandım. Üzerime kamp tişörtümü ve siyah bir kot giydim ve kahvaltıya çıktım.

Gittiğimde Annabeth çoktan gelmişti. Malcolm ile önlerinde harita vardı ve konuşuyordular. Mısır gevreği almak için masamdan kalktım. Masama yürürken Annabeth'in bana baktığını fark ettim. Göz kırptım ve yürümeye devam ettim.

Kasemi bitirdikten sonra antrenman alanına yürüdüm ve kılıç eğitimine başladım. Yeni gelen kampçılar salak saçma hareketler yapıyordu. Çıldırmak üzereydim. Bir tanesi kılıcı tutamayıp yere düşürdü. Daha doğrusu ayağıma. Şansım yaver gitti ve kabzası ayağıma düştü. Kendi dersim bittikten sonra Annabeth'in dersinin de bitmesini bekledim. Ders sonlarında her zaman düello yapardık. Çok eğlenceli oluyordu.

"Boş boş dikilmenin sana bir fayda sağlayacağını düşünmüyorum." kılıçların olduğu bölümden kendine bir kılıç aldı ve karşıma geçti. Bana saldırmak için pozisyon aldı. Ben de pozisyon aldığımda birkaç saniye gözlerime baktı. Bana doğru hamle yaptığında kendimi savundum.

Annabeth'e karşı birkaç sert kılıç darbesi savurdum ama fayda etmedi. Yere eğildi. Bacağımı kavradı ve beni yere devirdi. Kararlı bir bakış attı bana. "Burnumu kırdın!" diye bağırdım yüzüstü.

"Ee kalkmayacak mısın?"

"Ah evet. Ayağım sağlamsa tabii."

Minik düellomuzu Annabeth kazanmıştı. 

"Percy git duş al sonra üstüne güzel bir şeyler giy. Valizini hazırla ve benim yanıma gel." dedi Annabeth.

"Pekala, görüşürüz." Dudaklarına minik bir öpücük bırakıp kulübeme doğru yola koyuldum.

Duşumu aldım. Üzerimi  giydim. Annabeth saçlarımı dağınık sevdiği için saçlarımı dağınık bıraktım. Valizimi hazırladım. Saate baktım dört buçuk olmuştu bile. Kulübemden çıktım ve Athena kulübesine doğru ilerledim.

Klübenin kapısı açıktı. Annabeth üzerini giymiş, saçını örüyordu. Annabeth ile aynı giyinmiş olmak beni gülümsetti. Geldiğimi fark eden Annabeth bana doğru döndü. "Hoş geldin yosun kafa umarım valizin hazırdır." dedi gülümseyerek. Evet dercesine başımı salaladım.

"Güzel. Bu arada yolda bir yerden çiçek alalım." dedi. Yine tamam dercesine başımı salladım. Annabeth "Ben hazırım" dedi. Valizini yatağının yanından aldım ve Poseidon kulübesine doğru ilerledik. Bende valizimi aldım ve çıkışa doğru yürümeye başladık. Arabamın yanına geldik. Annabeth'in valizini ve kendi valizimi bagaja koydum. Sonra sürücü koltuğuna oturdum. Annabeth radyoyu açtı.

Manhattan'a yüz kilometre kalmıştı. Annabeth çalan telefonu ile kafasını camean kaldırıp telefonu açtı. "Efendim baba?...üzgünüm.... Görüşürüz."  telefonu kapattı.

Williamsburg köprüsünden geçtikten sonra arabayı bildiğim bir çiçekçiye doğru sürmeye başladım.

Çok fazla çeşit vardı. Karar veremedik. En sonunda Annabeth zambak almaya karar verdi. Annabeth'in zevkini severdim. İtiraz etmedim. Sonra direk annemlerin evine doğru sürdüm.

Asansöre binince Annabeth kıkırdadı.

"Ne oldu?" 

"Umarım annen bizi kaza yaptı sanmaz. Çiçekçide çok oyalandık." dedi ve parmak uçlarına çıkıp dudağımdan öptü. Geçen sefer yine çok oyalanmıştık ve annem bizi kaza yaptık sanmıştı. E malum ehliyetimi geçen sene almıştım çünkü.  

Kapıyı annem açtı. "Percy." 

Sıkı sıkı sarıldım. Ardından Annabeth'e sarıldı. Annabeth'e daha uzun sarıldı. Annnem Annabeth'i kızı gibi görüyordu. Hele zaten geçen seneden sonra daha da yakınlaşmışlardı.

Masa her zamanki gibi leziz yiyecekler ile doluydu. Tam Paul nerde diye soracaktım ki Paul salona girdi. Selamlaştıktan sonra yemeklere saldırdım. Yemedim Saldırdım. 

"Yavaş ye boğulacaksın" dedi Annabeth.

Ve yine yemeği fazla kaçırdım.  Annabeth, yemeğini bitirdikten sonra boşalan tabakları mutfağa götürüp yıkamaya başladı.

"Annabeth canım sen zahmet etme ben yaparım."

"Sorun değil bayan Jackson."

Annem fısıldayarak "Percy Annabeth'e yardım et. Tabağımı bitirip geliyorum." dedi. Bulaşık yıkamaktan nefret ediyordum. Ama Annabeth'e yardım edecektim misafirdi sonuçta. Gerçi ilerleyen yıllarda her gün bulaşıklarımızı o yıkayacaktı. Güldüm ve mutfağa geçtim.

Annabeth bulaşıkları yarılamıştı. Bende yardım etmek yerine boynundan öptüm. Sonra annem mutfağa girdi. Bana ters ters baktı. "Nee?" dedim.

"Yok bir şey yürü."  Annabeth kıkırdadı. "Hadi tatlım ben hallederim." dedi annem Annabeth'e.

"Bayan Jackson gerçekten yardım edebilirim." dedi. Annabeth.

 "Hayır gerek yok siz gidin. Ayrıca Annabeth senin için misafir odasını hazırladım ama Percy'nin odasında mı kalmak istersin bilmiyorum." dedi annem. Annabeth'in yanakları al al oldu.

"Misafir odasında kalabilirim."

"Sen nasıl istersen." dedi annem. Annabeth'i  misafir odasına götürdüm. "Valizler Percy..."  Valizleri aldım. Kendi valizimi odama, Annabeth'in valizini ise misafir odasına bıraktım.

"Teşekkürler." Annabeth gülümseyip içeri geçti. "Üstümü değiştireceğim gelmeyi planmaıyorsun herhalde?"

"Tamam gelmiyorum." dedim gülümseyerek. Bende kendi odama geçip üzerimi değiştirdim.

Annabeth içeri geçmiş annemlerle sohbet ediyordu. Yanlarına gidip Annabeth'in yanına oturdum.

Bana doğru döndü. Ellerimi kaldırdım. "Ne yapalım? Yani film falan?"

"Olabilir."

"Gel benimle." odama geçtik. Nemo'yu
alacakken Annabeth bana ters ters baktı.

"Hayır Percy Kayıp Balık Nemo'yu izlemeyeceğim."

"Kayıp Balık Dori?" Annabeth göz devirdi. Yanıma DVDleri karıştırdı. başladı. Eline John Wick'i aldı.

"İzledin mi?"

"Hayır."

"Güzel, ben de izlemedim." Ayağa kalktı. "Televizyonu açayım mı?" diye sordu.

"İyi olur." Annabeth'in elinden DVDyi aldım ve salona geçtim.

Annabeth televizyonu açtı bende DVDyi taktım. Film başladıktan sonra annem ve Paul içeri geldi. "Percy tatlım biz biraz yürüyüş yapacağız. Siz keyfinize bakın." dedi.

"Tamam." dedim ve filmi açtım. Annabeth koltuğa oturmuştu yanına oturdum. Başını göğsüme yasladı ve koltukta yatar gibi bir pozisyon aldı. Filmin bitnesine yakın Annabeth'in yavaş yavaş uyuklamaya başladığını fark ettim. Onu yatağına götürdükten sonra bende uyudum.

Percabeth (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin