Bölüm 10

1K 44 34
                                    

DÜZENLENMİŞTİR.

#Annabeth#

Bugün kahvaltıyı kampta yapacağımız için erken kalkmak zorundaydık. Üstümü değiştirip tekrar Percy'nin yanına geldim. "Percy."

Gözlerini araladı. "Ne var?" diye sordu çatlak sesiyle.

"Kampa gideceğimizi unutma."

"Off." Kalkıp içeriye geçti. Bende eşyalarımı toplamaya başladım.

"Her şey için teşekkürler." dedim. Sally ve Paul ile sarıldıktan sonra yola çıktık.

"Sana Ed Koch Queensboro Köprüsü'de trafiğin yoğun olduğunu söylemiştim." diye azarladım onu.

"Pekala." dedi. Aralardan geçerek kasaba yoluna çıktı. Sonra ise otoyola.

Kitabımı alıp okumaya başladım. Birkaç bölüm okuduktan sonra Percy bana seslendi. "Annabeth."

"Evet?"

"Sana bir soru soracağım."

"Dinliyorum."

"Bana bakar mısın?"

Kafamı kitaptan kaldırdım. "Evet?"

"Dün gece... Şey... Dün geceden memnun muydun?" diye sordu. Yüzü çilek rengine dönmeye başlamıştı.

"Evet. Niye sordun ki?" "

Bilmiyorum. Sadece emin olmak istedim." Önüme döndüm. Sessizliği bozmak için radyoyu açtım.

Percy Led Zeppelin'den bir parça mırıldanırken bana baktı. "Ne?"

Radyonun sesini bir tık açtı. Ve bu kısmı bana bakarak söylemeye başaldı. 'Way, way down inside, Im gonna give you my love, Im gonna give you every inch of my love'*" Gülümsedi. Ona karşılık olarak ben de gülümsedim.
(*: 'Derinde, içten içe sana aşkımı vereceğim, Aşkımın her bir zerresini vereceğim')

"Tam anlamıyla bir Yosun Beyinlisin"

"Teşekkürler." Fazlasıyla kısa da olsa eğilip beni öptü.

Bir benzinlikte mola verdik. Kahve alıp yandaki küçük kafeye geçtik. "Sandviç varmış alalım mı?" diye sordu.

"Olur."

Sandviçimizi ve kahvemizi bitirdikten sonra tekrar yola çıktık. Ormanın en ucuna vardığımızda aynadaki bir karaltı gözüme çarptı. "Percy," dedim. "sanırım bir misafirimiz var."

Çantama uzanıp yanıma aldığım hançeri çıkarttım. Percy arabayı kenara çekip Dalgakıran'ı çıkarttı. Arabadan inip omuz omuza verdik. Sadece huysuz bir Kiklop. Yenebiliriz.

"Pekala otların arasına girelim. Arkadan saldırmak daha kolay olur." dedim. Kafasıyla kabul ettiğini belirten bir hareket yaptı. Dikenli otların arasından geçerek yola çıktık. İlk hamleyi Percy yaptı. Kiklop'un dikkatini üzerime çektim. Percy ise kılıcını Kiklop'un bacağına sapladı. Ben ise o sırada sırtına çıkıp, hançerimi sırtına sapladım. Kiklop acı içinde inledi. Geriye sadece sarı tozlar kalmıştı.

Percy'e baktım. Kolunda kesik vardı. Ama kolunu kesebilecek hiçbir şey yoktu. "Percy kolun!" diye bağırdım.

"Ne?" Koluna baktı.

"Kesebilecek ne vardı ki?" diye sordu.

"Bilmiyorum. Bir an önce kampa gitmeliyiz. Çantamda biraz Ambrosia olacak. Gel." Arka kapıyı açıp çantamdan Ambrosia'yı aldım. "Otur hadi." Percy koltuğa oturdu. Bende ağzına biraz Ambrosia koydum.

Percabeth (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin