"Ders bitmiştir." Profesörün sözüyle kalemimi masamdaki boşluğa bıraktım. Bugün benim için yorucu bir gün olmuştu. Buna ilave olarak bir de Percy ile ev gezecektik.
Alice'den benim için imza atmasını istedim. İsteğimi reddettmeyeceğini biliyordum çünkü ben onun yerine birçok kez imza atmıştım ve bu benim ilk öğlen kaçamağımdı. Bu yüzden reddetmeyecekti. Yani öyle bir şansı yoktu.
Sınıfımdan çıktıktan sonra eşyalarımı dolabıma yerleştirmek için dolabımın bulunduğu koridora gittim. Percy beni dolabımın yanında bekliyordu. "Yorgun gibisin." Percy belimden sarılıp boynumu öptü.
"Dün gece sadece bir saat uyudum." Percy alışmıştı artık böyle uykusuz ve yorgun olamama. Melez kampında daha fazla uyuyordum.
Üniversite düşündüğümden daha yorucu geçiyordu. Hafta içi kalan boş günüm sınav haftalarında çalışarak geçse de normal haftalarda dinlenerek veya Percy ile vakit geçirerek geçiyordu.
"Uyku problemini bir an evvel çözmen gerekiyor."
"Yakın zamanda çözeceğime eminim." Percy neyi ima ettiğimi anlamıştı. Boynumu tekrar öptü. Profesör Thomas gelip kafamıza kağıtlarla vurmadan Percy'nin kollarından sıyrıldım. "Haydi çıkalım Yosun Kafa."
Percy'nin bizi doğru adrese getirdiğinden şüpheliydim. Yeni Roma'nın en ıssız yerine gelmiştik çünkü. "Burada bir yerlerde olmalı."
"Eğer dükkan falan olsaydı belki diyebilirdim ama Percy..." etrafımızı gösterdim. Sokak hayvalarının barınağı birkaç bina ve kanalizasyon ile ilgilenlenlerin binası vardı. Percy'nin elindeki kağıdı aldım.
Baker's pastanesinin arkasındaki sokaktan sağa dönün. Biraz ilerledikten sonra tam karşınızda kalacak.
"Kim yazdı bunu?" Percy çenesindeki sakalları kaşıdı.
"Sınıftan biri." Percy'e şaşkın şaşkın baktım. Reyna'ya soracağım demişti. Cebimden telefonumu çıkartıp Reyna'yı aradım. Dördüncü çalışta açtı.
"Baker's değil Bubble's pastanesiymiş çünkü."
Emlakçıya vardığımızda bizi ayağa kalkıp karşıladı. "Praetorlerin arkadaşları olmalısın. Sizi ağırlamak benim için büyük bir onurdur efendim, hoş geldiniz." Hayatımızda ilk defa böyle karşılanmıyorduk ama böyle karşılanmayalı uzun zaman olmuştu. Gaea olan savaştan sonra Yeni Roma'daki herkes bize minnettar olmuştu. "Size elimdeki en yeni ve en güzel evleri göstereceğim bugün. Kaç tane ev görmek istersiniz, düşündünüz mü?"
"Hiçbir planımız yok. Ama eğer elinizde fotoğraf falan varsa onlara bakıp belirleyebiliriz." Adam hızlıca tabletini getirip bize birkaç ev fotoğrafı gösterdi.
Percy ile beğendiğimiz altı yedi ev olmuştu. Evlerin birkaçı bulunduğumuz yere epeyce uzaktı. Emlakçının kendi arabasıyla bizi eve götürecek olması bizim için çok iyi olacaktı. Yoksa yorgunluktan bayılıp giderdim.
Geldiğimiz ilk evin dışı sedir ağacıyla döşenmişti. Tek katlıydı ve üç odalıydı. Arkadaşlarımızın bize gelip kalma durumu olduğu için bize biraz küçük gelebilirdi. Gelecekte çocuklarımız olacağından dolayı da biraz daha geniş bir ev tercih etmemiz gerekiyordu. Evin içi ve mobilyalar gayet güzeldi. Odaları genişti ama bizim için küçüktü. Şu an iki kişi yaşayacağımız için sıkıntı yoktu ama geleceği de göz önüne alınca daha büyük bir eve ihtiyaç duyuluyordu. Diğer küçük evleri elediğimizde geriye 4 ev kalıyordu. Jonathan bir tane eve bayılacağımızı söylüyordu.
Jonathan'ın mükemmel dediği eve geldik. Tam istediğim şekildeydi. Modern görünüşü, bahçesi ve Fransız camlarıyla mükemmel bir görünümü vardı. Evin içinü görmek için sabırsızlanıyordum. Bahçesinde kocaman bir havuzu vardı. Haftasonları Percy'i havuzdan çıkartamayacağıma emindim. Havuzun on metere gibi solunda bir mangal alanı vardı. Arkadaşlarımız geldiğinde burada oturup beraber yemek yediğimizin hayalini kurdum. Havuzun sağ tarafında ise büyük bir boşluk vardı. Çocuğumuz olunca burayı onun için bir oyun alanına çevirebilirdik.
Evin içi gri, beyaz, ahşap ve mermer yoğunlukta döşeliydi. Televizyonun karşısında çok geniş bir köşe koltuk vardı. "Vay canına, gerçekten çok güzel." Yüksek tavanı ve pirinç aydınlatmalar eve farklı bir hava katmıştı. Mutfak aletlerinin çoğu geniş adanın üstündeydi. Amerikan mutfak olmasına rağmen mutfak ve salon arasında hoş bir yemek odası vardı.
Misafir odası olarak kullanabileceğimiz iki oda vardı. Büyük yatak odasının tavanında cam vardı. Büyük bir giyinme odası ve ebeveyn banyosu vardı. Diğer evlere bakmamıza gerek kaldı mı bilmem ama ben bu evi çok sevmiştim.
"Kendimizi daha fazla yormaya gerek yok bence." Percy haklıydı. Ama diğer evleri de görmemizde fayda vardı. Bu ev okulumuza bir hayli uzaktı. Şehrin dışında sayılırdık. Okula araba ya da bisiklet yardımıyla gitmemiz gerekecekti fakat okulumuz bittikten sonra aile ortamına çok uygun bit konumu olduğu için ailemiz için çok güzel bir ev olacaktı. Şehrin kalabalığından uzakta, ormanın çok yakınındaydı. Yürüyüşe çıkmak için çok güzel bir mekandı.
...
Diğer evlerin sadece ikisi okula çok yakındı. Biri yine uzaktı. Yakın olan evlerin havuzu olmaması Percy'i düşündürtmüştü. İkimizin de kararı kesindi. Fakat Reyna ev için hiçbir şekilde para kabul etmiyordu. Bunu kabullenmem zordu ama Reyna çok itiraz etmişti. Eminimki evliliğimizin en iyi hediyesi bu olacaktı.
Percy işe biraz oturup evler hakkında düşüncelerimizi paylaştık. İkimiz de ikinci ev konusunda pozitiftik. Emlakçıyla tekar görüştüğümüzde bize anahtarı verdi ve istediğimiz zaman taşınabileceğimizi söyledi.
Percy bir an önce taşınmayı ve beraber yaşamayı istiyordu. Açıkçası ben de öyleydim. Yurda gidip valizimi toplayıp o eve bile götürebilirdim. Ama yapmamız gereken şeyler vardı. Kesinlikle iyi bir temizlik yapmadan girmezdim. Kapı kilidinin değiştirilmesi gerekiyordu. Percy ile bunları detaylı bir şekilde konuştuğumuz zaman bir iki gün içinde hallolabilir şeylerdi. Belki Hazel ve Frank bize yardıma bile gelebilirdi. Eşyalar yeniydi ve onları eve koymadan önce temizlediklerine emindim. Ama yine de içim rahat olmazdı.
...
Percy ile ikimizin hafta içi boşluğumuz cuma günüydü. Bu çok iyi oluyordu çünkü haftasonu tatiliyle beraber üç günlük bir tatilimiz oluyordu. Bizde perşembe günü okul çıkışı eve gidip güzel bir temizliğe başladık. Reyna çarşamba günü geri gelmişti. Frank ve Hazel da bize yardıma gelmişlerdi. Evi onlar da çok beğendiler. Bugün Percy ile eve alabileceğimiz eşyaları aldık, yurttan çıkış işlemlerini yaptık ve kapı kilidini değiştirdik. Eve geldiğimizde Percy pizza siparişi verdi. Pizza gelene kadar da ben kapı kilitlerini değiştirdim. Su, doğalgaz ve elektirik aboneliklerini hafta içi halltemiştik. Evimizi artık rahatça kullanabiliyorduk.
Uzun zamandır kendimize vakit ayıramıyorduk. Yarın pazar günüydü ve güzelce beraber evde vakit geçirecektik. Güzel bir dinlenme bize çok iyi gelecekti.
Percy ile köşe koltukta La La Land'ı izliyorduk. Hem koltuğun hem de Percy'nin koynunun verdiği rahatlık beni yumuşatıyordu.
Film bittikten sonra Percy rahat durmadı. Yurtta kaldığımız için uzun bir süre nadiren beraber olabildik. Ama şimdi kendi evimizde olduğumuz için Percy'i durdurmak biraz zor oluyordu. Boş zamanlarımızda düğün için planlarımızı yapıyorduk. Sayılı günler kalmıştı. On yıl önce bana Percy ile evleneceğimi söyleseler kattiyen inanmazdım. Ama şimdi hayatımın en mutlu günlerini yaşıyordum.
Percy'nin beni aniden altına almasıyla kumanda elimden düştü.
"Eros adına! Bu kadar izlediğimiz yeter. Ben artık diğer filme geçmek istiyorum." Burnunu boynumda gezdirdi. "Hmm, fragmanı da çok hoşuma gitti.""Percy!"
Bölüm kısa ve az Percabeth içerdiği için özür dilerim. Uzun zamandır bölüm atmıyordum ve bölümü tek günde yazmış olmam biraz daba kısalttı. Sonraki bölümü uzun ve bol Percabethli yapacağım. 🙋🏻♀️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Percabeth (DÜZENLENİYOR)
FanficGigant savaşından 1 hafta sonrası. . . . #1 percabeth 15.02.21