Bölüm 15

882 43 5
                                    

2 YIL SONRA

#Percy#

Hergün olduğu gibi alıştığım alarm sesiyle uyandım. Bugün Annabeth ile derslerimiz öğleden sonraydı.

Üzerimi değiştirip çantamı aldım ve çıktım. Kızların kaldığı binanın önüne gelince Annabeth'i aradım.

Telefonu açmadı. Tekrar aradım ve tekrar açmadı. Binanın arka tarafından yangın merdivenine zıpladım. Kendimi yukarı çekip 3. kata çıktım. Cebimden Dalgakıran'ı çıkarttım.

Koridordan bağırışlar geliyordu. Kapının konunu indirip koridora geçtim. Kızlar beni görünce çığlık attılar. Annabeth'in odasının yanındaki odanın önünde büyük bir toplupuk vardı. Güvenlikten bir görevli kapıyı açmaya çalışıyordu. Bir kız diğer güvenliğe beni gösterdi. Güvenlik koşarak yanıma geldi. "Sizin burada ne işiniz var?!"

Annabeth'in savaşırken attığı haykırış koridorda yankılandı. "Çekilin!" Annabeth'in odasının yanındaki odanın kapısına tekmeyi geçirdim. Açılmadı. İçeriden acı dolu bir çığlık geldi. İkinci tekmem daha sert oldu. Kapı büyük bir sesle yerle bir oldu.

Annabeth, sarı tozların arasında, elinde hançeriyle diz çökmüştü. Yanağından ve omzundan kan akıyordu. Yanına gidip diz çöktüm. Yüzünü ellermin arasına aldım. "İyi misin?"

"İyiyim." Odaya göz gezdirdim. Tüm eşyalar yerle bir olmuştu. "Reyna ile konuşamamız gerekiyor."

"O zaman bugün dersi ekiyoruz?" diye sordum heyecanla. "Maalesef ki evet."

"Neler oluyor küçük hanım?"

"Bakın bu konuyu sizinle değil Reyna ile konuşamamız gerekiyor." Annabeth kalkıp odasına girdi. Bende arkasından odaya girdim. Kendine giymek için tayt ve salaş kısa kollu bir tişört çıkarttı. Banyoya geçip üzerini değiştirdi.

Çalışma masasının üzerindeki resimlere baktım. Geçen hafta Frank ve Hazel ile beraber pizzacıya gitmiştik. Orada çekildiğimiz fotoğrafı da masasına koymuştu. Onun yanında ikimizin, Annabeth yaptığı mavi kurabiyeleri yerken, annemin çektiği fotoğraf. Onun yanında Playstation oynarken yine annemin çektiği fotoğraf. Ve yatağın kenarındaki koca tapınak. Mükemmel bir el işçiliği vardı.

İki el belimi sardı. Ve burnuma dolan mükemmel çilek kokusu. "Şu losyonuna bayılıyorum."

"Hmm."

"Kendime de alıp çalışmalarının yoğun olduğu dönemde koklaya koklaya uyurum. Ama bir yer boş kalır?"

"Neresi boş kalır?"

"Kalbimiz sol taraftadır hani. Birisine sarılınca sağ tarafımızdaki boşluk dolar denir. İşte benim sağ tarafım boş kalır."

"Bana mı öyle geliyor yoksa sen bu aralar romantik mi olmaya başladın?"
Güldüm. "Değil miydim?"

"Gidelim mi artık?"

Arkamı döndüm. "Gidelim. Ama önce..." E leri uzattım ve kaşlarımı kaldırdım. Bana merakla baktı. Dudaklarına kapandım. "Mmm. Şimdi gidebiliriz." Gülümseyip masanın üzerinden telefonunu aldı. "Cebine koyar mısın?" Telefonunu alıp cebime attım.

"Hey Frank!" Annabeth elini deli gibi sallıyordu. Biraz ileri baktığımda Bize doğru koşan devasa bir çita gördüm. Boynunda mor bir pelerin sallanıyordu. "Sikeyim. Frank?" Annabeth sağ kaşını kaldırmış bir vaziyette bana döndü.

"Selam!" Frank kolunu omzuma attı. "Şey Frank, acaba Reyna nerede biliyor musun?"

Frank Annabeth'e döndü. "Kollezyum'da olması gerekiyor-"

Percabeth (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin