21

1.8K 114 45
                                    

-"Natalie!" Diye bağırdı. Tok sesi odada yayılırken, kadın endişe ve bir o kadarda korku ile oda da beliriverdi.
Ciddi ve soğuk sesiyle ekledi.
-"Hâlâ bulamadın mı?"
Kadının sesi titremişti. İliklerine kadar korktuğu apaçık ortadaydı.
-"H-hayır efendim. Maalesef." Dedi kadın, başını eğerken.
Adam sinirle ayağa kalkarken, hışımla bağırdı. Tok sesi evde yankılandı.
-"Bir aydır Natalie! Bir aydır!"
-"E-e-efendim."
-"Eğer şimdi onu bulmazsan Natalie, sende onun gibi sonsuzlukta kaybolursun!" Dedi, elini masaya vurarken.
-"Peki ef-efendim. Anladım." Dedi kadın. Dişlerinin çarpıntısı eşliğinde.
Kapının açılması ile, ikisinin de gözleri kapıyı buldu.
-"Adrien? Odana dönsen iyi olur." Dedi adam. Soğuk sesi ile. Kadın başını eğmiş, yere odaklanmıştı.
-"Baba? Ne oluyor burada?" Dedi genç oğlan, hesap sorar gibi. Ama onunda birşeyler bilmeye hakkı vardı, oda bu evde yaşıyordu.
-"Bu konular haddini aşar, Adrien. Daha fazla ısrar etmeden odana dönsen iyi olur." Dedi adam, tavrını bozmadan. Adrien, bir aydır babasının normalden fazla olan agresifliğini anlamıyordu. Ne olup bittiğini her ne kadar merak etse de, diretmiyordu. Çünkü tek üzülen tarafın o olacağını biliyordu. Her zaman olduğu gibi. Başını eğip odasına ilerledi.
-"Artık çıkabilirsin." Dedi adam, aşağılayıcı bir ses tonu ile.
Kadın biraz da olsa sakinleşmiş, kafasını kaldırmıştı. Onaylarcasına başını aşağıya ve yukarıya salladıktan sonra hızlı adımlarla odayı terketti.
Kadın çıktıktan sonra, Bay Agreste'nin hâlâ siniri dinmemiş olacaktı ki, masasının altını üstüne getirmişti.
Odasına çıkmış olan Adrien, peynirini yemekte olan obur kwamisi Plagg ile babasının bu hâllerini konuşmaya çoktan başlamıştı bile.
-"Hayır Plagg. Hayır, hayır. Yanlış birşeyler var." Diyerek yanıt verdi kwamisine. Plagg, her zaman ki gibi camambertini yiyerek yanıtladı.
-"Ne olabilir ki? En fazla işinde bir aksilik olmuştur. O seni ne kadar kafana takıyor? Hiç. Sen neden umursuyorsun ki?" Dedi Plagg. Umursamaz bir tavırla.
-"Ah. Bana öyle gelmiyor ama... Galiba haklısın her neyse." Dedi ve geçiştirmek ile yetindi konuyu, Adrien. Öğrenemeyeceğini adım gibi bildiği için.
-"Başka birşey var mı?" Adrien'ı, Plagg'ın bu sorusu şaşırtmıştı. Galiba onu ilk defa önemsiyordu. Bu düşünce selinden bir an önce kurtulması gerektiğini anlayıp, başını sağa ve sola salladı. Yoksa, Plagg ile başka zaman bu şekilde konuşma şansı olmazdı.
-"Plagg. Hawk Moth, neden akuma gönder miyor?"
-"Ne bileyim ben? Keyfine bak. Her zaman bu kadar şanslı olamazsın."
Adrien, Plagg'ın bu cevabına gözlerini devirdi ve umursamadı. Ne beklenirdi ki? Her zaman ki Plagg işte diye düşündü.
...~
***
Genç kızın küçük kwamisi, "Marinette, bu işte bir terslik var." Cümlesini kurdu ve olanlar oldu.

Marinette'den;
Ah. Lanet olsun! Yaklaşık yarım saattir, "Hawk Moth, neden akuma gönder miyor?" Konusunu tartışıyorduk. Ve bu beni cidden bunaltmıştı. Tikki, bunun önemli birşey olduğunu söylüyordu ama ben önemli birşey olmadığından ısrarlıydım. Aslında Tikki'nin söyledikleri genelde doğru olurdu ama ben inanmak istemiyordum, sorun istemiyordum. Çünkü zaten gereğinden fazla canım yanıyordu. Derin bir iç çektim ve verdim. Bunu birkaç kez tekrarladıktan sonra konuştum.
-"Tikki. Tamam önemli birşey olabilir. Ama henüz neler olup bittiğini bilmiyoruz, yakında öğreniriz. Ayrıca ben şuan da sorun istemiyorum. Anlaştık mı?"
Tikki onaylarcasına başını salladı. Tikki'nin kırılmış olduğunu düşünüp, ona açıklama yapma gereği duydum. Ama ucu kapalı bir şekilde.
-"Ah. Tikki, üzgünüm. Biliyorsun, hastaneden taburcu olalı sadece birkaç gün oldu ve henüz sorun istemiyorum."
-"Haklısın Marinette. Çok üstüne gittim, üzgünüm." Dedi Tikki, mahçup bir şekilde.
-"Sorun yok Tikki." Deyip tebessüm ettim. Eklemeyide ihmal etmedim,
-"Bugün bütün günüm sana ayrılı. Biraz sohbet edelim."
-"Olur. Ne konuda?"
-"Bilmem, sence?"
-"Uh. Adrien ile olan ilişkin nasıl?"
-"Arkadaşca."
-"Kaza?"
-"O konuyu pek açmak istemesem de, kaza anında Adrien ile yaşadıklarımdan hatırladığım tek şeyi anlatabilirim." Dedim ve daha onun birşey demesine izin vermeden devam ettim.
-"Ölürkende olsa, güzel hissettiriyor sana sarılmak, demiştim ona. O ise, Hayır ölemezsin, sakın ölme gibisinden birşeyler gevelemişti. O an ölüm eşiğinde olduğum için pek dikkat etmemiştim. Ona verdiğim cevap ise, her hatırladığım da utanç kaynağım oluyor. Senin beni sevmediğin her gün ölüyorum, bir kere daha ölsem birşey olmaz, demiştim."
-"Ughm. Marinette bayağı kötü olmuş. Ne diyeceğimi bilemiyorum."
-"Yani. Kısacası rezil oldum işte. Konuyu değiştirebilir miyiz?" Dedim, soğukkanlı bir şekilde. Bu soğukkanlı hâllerim tek Tikki'ye değil, gerek olmadıkça neredeyse herkeseydi. Bu düşüncelerden kurtulup, yüzüme bir tebessüm ekledim ve konuşmaya başladım.
-"Huh, Tikki. Seninle konuşmayı özlemişim gerçekten de."
-"Ben de. Marinette, sen iyi misin?"
-"Gayet."
-"Pek öyle görünmüyorsun ama..." Ağzında birşeyler geveledi Tikki. Ne demeye çalıştığını anlamak zor değildi, soğukluğumu kastediyordu. Açık konuşmak gerekirse, bu durum artık sinirimi bozmaya başlamıştı, gereğinden fazla.
-"Tikki, beni hiç anlamıyorsun. Ölümden döndüm, Adrien'a o kadar utanç verici şeyler söyledim ki, onunla her konuştuğumda bir kere daha yerin dibine giriyorum. Kimsenin üstüme gelmemesi için, beni her gün daha da yiyip bitiren acımı gizledim, katlanmak zorunda kaldım. Senden sadece bunu istiyorum, canımın daha fazla acımaması için. Fazla mı?"
Tikki gözleri dolmuş şekilde konuştu. Gene de ciddiliğini korudu.
-"Hayır, hayır Marinette. Ben öyle demek istememiştim. Sadece fazla soğuk davranıyorsun, normalden daha fazla. Seni neşelendirmeye çalışsam da olmuyor, senin mutsuzluğun beni de üzüyor."
-"Ne bekliyordun Tikki? Ölümden döndüm ve hiçbir şey olmamış gibi, ortaklıkta neşeli neşeli dolaşayım mı?
Ben etrafımda ki kişileri yeterince memnun etmeye çalıştım Tikki. Üzgünüm."
Tikki, boynunu eğdi ve gözünden bir kaç damla gözyaşı süzüldü.
-"B- ben seni ağlatmak istememiştim, özür dilerim. Tikki, üzgünüm. Bak lütfen ağlama, ama beni de anlamayan gerekiyor."
-"Anlıyorum sorun yok. Haklısın Marinette, fazla üstüne gittim. Senin dediğin gibi olsun." Dedi boğuk bir sesle ve ekledi,
-"Küpeleri çıkarabilirsin."
Tikki'yi kırdığım için gerçekten çok üzgündüm ama benim de bir sabrım vardı. Küpeleri umarsızca çıkardım.
Süper kahraman olmak için, süper güçlere ihtiyacım yok.

Gece Mavisi [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin