Giovanni, unuttuğu üç yılı düşünüyordu. Dile kolaydı bu üç yıl. Ömrünün tam üç yılını hatırlamıyordu. Kim bilir hayatında neler değişmişti? Hem kendi hayatında hem de dünyada bilmediği, aslında hatırlamadığı, günlerde neler olmuştu?
Uyandığı günden beri-üç gün- yüzlerce belki de binlerce kez zorladı hafızasını. O anlarda öyle bir ağrı giriyordu ki başına hemen vazgeçiyordu bu üç yılda olabilecek şeyleri düşünmekten. Şunu biliyordu Giovanni, unuttuğu üç yılda en büyük hatasını yapmıştı: Evlenmişti. Nasıl olduğunu bilmiyordu. Üstelik hatırlamadığı karısı bir de hamileydi. Kendine güvenip evlenmiş olabilirdi ama bebek nereden çıkmıştı? Bir bebeği hayatına alacağını sanmıyordu. Kendini baba olarak hayal bile edemiyordu. Daha doğrusu etmek istemiyordu. Hayali bile ürkütücüydü. Kucağında bir bebek ve onun için şebeklik yapan bir Giovanni... Bunların hiçbiri yoktu aklında. Gelecek adına tek plan yapmıştı. O da babasının güvenini kazanıp onun yerine geçmekti.
Bir defa gördüğü karısını aklına getirdi. 'Nasıl oldu da beni kandırabildi?' diye sordu defalarca kendine. Cevap bulamadı. Kim onu kandırabilirdi ki? 'Hadi kadınla tek gece birlikte olmuş olayım, o gece kadın hamile kalmış olsun.' diye düşündü. Ardından yüzünü ekşitip 'Bebeğin dünyaya gelmemesi için her şeyi yapardım.' diye tamamladı düşüncelerini. Sonra, 'Bebeği bir şekilde kabul ettirdi diyelim, peki ya evlilik nereden çıkmıştı, Tanrı aşkına?' diye sinirlendi. Başına keskin bir ağrı saplanınca öfkeyle sıktı gözlerini. 'Düşünme!' diye kızdı kendisine. Çünkü düşündükçe daha derinlere iniyor, boğuluyordu.Geçen dakikalardan sonra sakinleşince gayri ihtiyarı tekrar düşünmeye koyuldu 'Ben nasıl evlendim?' diye. İşin içinden yine çıkamadı. Kaç dakika geçtiğini bilemezken Leo'nun selamıyla açtı gözlerini. Boyunluğu çıktığı için küçük bir baş sallamasıyla aldı selamı.
Geniş hastane odasında yatağa en yakın koltuğa oturan Leo uzun bacaklarını yatağa uzattı. Giovanni'nin ters bakışlarını aldırmayan Leo “Seninkiler iyi.” dedi. Ancak bu Giovanni'nin hiç hoşuna gitmedi. “Seninkiler?” diye imayla sordu.
“Karın ve bebeğinden bahsediyorum, aptal.”
Giovanni bunu duyduğu anda tüyleri dikenlendi. “Bir daha 'karın ve bebeğin' dersen senin için iyi olmaz.” diye kızdı. Leo yüzüne alaycı bir gülümseme takıp Giovanni'nin son cümlesini duymamış gibi davrandı. Umursamazca silkti omuzlarını. “Senin değiller mi?” dedi sırıtarak.
“Kimse benim falan değil! Ben bu yataktan kalkana kadar o kadın bu ülkeden gitmiş olacak, anladın mı? O kadını sen göndereceksin!” dedi tehditvari.Leo, bu kadarını beklemiyordu. Hafızasını kaybetmişti, evet. Eda'yı hatırlamıyordu, buna da evet. Ama bu durumu kabullenip 'Ne olursa olsun o benim karımmış.' diye sahip çıkacağını düşünmüştü. Bir an o da hafızasını kaybetmiş Giovanni'nin üç yıl öncesine kadar evlilik düşmanı bir adam olduğunu unutmuştu. Üç yıl önceki o adamın birden evliliği kabullenmesini beklemek de aslında doğru değildi. Yine de “Bu tarz konuşmaları sakın Eda'nın yanında yapma.” diye parmağını Giovanni'ye doğru salladı. Eda asla kin duyulacak bir kadın değildi. Sevilecek bir kadındı. Zamanla onu hatırlayacaktı zaten. Şimdiden kabullense fena olmazdı.
Giovanni o sırada Leo'yu duymuyordu bile. İstediği şey o kadından ve karnındaki bebekten kurtulmaktı. Hayatında hatırlamadığı heyecanlara yer yoktu. Tek tabanca olmayı seviyordu. Üstelik hayatına bir kadın almayacak kadar akıllanmıştı. Yaşadığı o olaydan sonra bir de evlenmiş olduğuna inanamıyordu. Cidden nasıl güvenmişti? O kadın ne yapmıştı da fikrini değiştirmişti?
“Bana bak Leo! Üç yılda ne kadar değişmiş olabilirim, bilmiyorum. Ama sen benimle bu şekilde konuşamazsın!” diye sesini yükseltti canının acımasına meydan okuyarak. Giovanni kendisiyle emir verilir gibi konuşulmasından nefret ederdi. Leo en yakın dostu da olsa böyle konuşmasına müsaade etmezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bana Git Deme(Tamamlandı)
Художественная прозаGeçirdiği kazadan dolayı 1 ay komada kalan Giovanni Giordano gözlerini açtığında hiç beklemediği sürpriz bir eşle karşılaşır. Üstelik sürpriz eşi hamiledir.