Son bir ümitle geldiği bu yerden de gözyaşları eşliğinde ayrılırken nereye gittiğini bilmeden yürüyordu Eda. Ayaklarına komut veremeyecek kadar boştu beyni. Adını bile unutmuştu belki de o an. Gözlerinin kararması ve hemen akabinde yalpalamasının nedeni üzüntüsü müydü yoksa siniri miydi, onu da bilmiyordu. Üzgündü... Aşk diyip peşinden sürüklenip gelmiş, ailesini bırakmıştı. Sinirliydi... Aşk diyip peşinden sürüklendiği adam tarafından kandırılmıştı.Eda sabah olduğunda düşmüştü yollara, uzun zamandır görmediği adamın evine gitmişti. Giovanni'den habersiz ona bir şans tanımıştı. Ama Leo'nun sözleriyle o şans artık hiçbir şekilde tanınmayacaktı. Kocası olarak yaptığı ihaneti affetmeyecekti.
Taksiye bindiğinde evinin adresini verdikten sonra başını cama yaslayıp gözlerini kapattı. İlk kez bu ülkeden nefret ettiğini düşündü. Bu ülkeye gelerek hayatının en kötü kararını aldığını düşündü. Oysa aklına hiç gelmemişti böyle düşüneceği. Son altı-yedi aylık süreci saymazsa en mutlu günleri yine bu ülkede Giovanni ile geçmişti. Anılarla dolu bu ülkeden gitme zamanı gelmişti.
***
Son günlerde olduğu gibi yorgun olarak uyandı adam. Boynunu hareket ettirmek istediyse de başaramadı. Tutulmuş olmanın acısıyla gözlerini yumdu. Geceden kalma bir baş ağrısı da mevcuttu. Daniele ve Antonio tarafından buraya yatırıldığı anı hatırladı. Ardından kalkıp duşa girdiğini ve sarhoşluğu üzerinden attığını da hatırlıyordu. Başını bu denli ağrıtacak kadar içmemişti. Uyumaya karar verdi. Belki o zaman baş ağrısını hissetmezdi. Sessiz odada tekrar uykuya dalacakken cılız bir ses duydu. Aniela'nın daha hızlı emmeye başladığı emziğinin çıkardığı ritmik ses kulaklarına kadar ulaştı. Hemen arkasına döndü. Burada olduğunu bilseydi hiç sırtı ona dönük yatar mıydı? Geldiğini hissettiği an dönerdi ona.
Birden kalkmasıyla başının döndüğü hissetse bile etrafı yastıklarla çevrili kızını kucaklamaktan başka bir şey düşünmedi. İkisi arasına konmuş yastığı elinin arasına sıkıştırıp odanın içine doğru fırlattı. Hararetli bir şekilde ağzındaki emziği çevirip duran kızına gülümseyerek baktı. Nasıl güzeldi böyle? Nasıl huzur doluydu? Nasıl da insana dertlerini unutturuyordu? Üzerine doğru eğilip kolları arasında bıraktı küçük bedeni. Burnunun ucundan öptükten sonra "Uyan bakalım..." dedi. Öyle kısıktı ki sesi kulağına bile fısıldıyor olsa kızı duyamazdı. Ancak Aniela babası tarafından uyandırıldığını hissetmiş gibi gözlerini açtı. Açtığı gibi de gülümsedi karşısında babasını görünce. Geçen yedi günde en içten gülümsemesini bahşetti Giovanni, kızına. Yanaklarından öptü doya doya. Karnından sevdi. Kahkahalarla güldürdü. Kızdırdı. Çığlık çığlığa bağırmasına neden oldu. Geçen o yedi gün var ya; işte o yedi gün içindeki en güzel dakikaları geçirdi. Yatağa tekrar uzanıp Aniela'yı da kucağına yerleştirince bu tablodaki eksiklik doldu yüreğine. Doğan her yeni güne hatırlayacağım diye uyanmasına rağmen olmuyordu. Bir türlü hatırlamıyordu. Belki hatırlasaydı vicdanı biraz olsun rahatlardı.
***
"Kim geldi?"
Leo dalan gözlerini sesin geldiği yöne çevirdi. Mavi tişörtünün içinde kaybolan bedeniyle Emma merakla kendisine bakıyordu. Cevap vermeyip iki kahve bardağının bulunduğu geniş sehpaya bacakları uzattı. Bunun üzerine Emma hemen karşısındaki koltuğa oturdu.
"Kim geldi diyorum niye cevap vermiyorsun?" dedi Emma biraz da azarlar tonda. Sabahın bu saatinde-neredeyse öğlen olacaktı- kim gelebilirdi ki!
"Eda geldi. Konuştuk biraz."
Emma "Rüyasında mı görmüş? Neden geliyor hala buraya?" derken içindeki kıskançlığa engel olamamıştı. Belki Leo ile aralarında ciddi bir ilişki yoktu ama yine de o kadına duyduğu aşkı kıskanmadan edemiyordu. Olurunun olmadığı bir kadına karşı beslediği duygulara anlam veremiyordu Emma. Oysa Emma hep yanındaydı. Neden gözleri onu görmek istemiyordu? Neden onu sevmiyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bana Git Deme(Tamamlandı)
Ficção GeralGeçirdiği kazadan dolayı 1 ay komada kalan Giovanni Giordano gözlerini açtığında hiç beklemediği sürpriz bir eşle karşılaşır. Üstelik sürpriz eşi hamiledir.