Müzik: Allah yar, Cem Karaca
Şubat 1996-Mart 1999
Bu kısımda Hazineyi denetlediğim üç yılı anlatacağım. Sayıştay'daki en önemli çalışmalarımı yapacağım yer burasıydı.
Daha önce iki yıl eğitim grubunda, bir buçuk yıl Karayolları denetiminde bulunmuştum. Önceki çalışmalarım sanki beni bu yeni ve büyük göreve hazırlamak içindi. Hazine'nin en hassas konusu dış borçlardır. O zamanlar dış borçlar içinde en önemli kısmı sanırım otoyol projelerinin kredileri oluşturuyordu. Benim epey boğuştuğum projeler. Sahadaki projeleri yakından tanımak dış borçların denetiminde bana önemli bir avantaj sağlıyordu.
Allah, kendi uğrunda çaba harcayanları hak yollarına ulaştıracağını vadeder. Allah uğrunda çalışmak bir karşılık beklemeksizin insanlara fayda sağlamaya uğraşmakla olur. Bu uğraşlar hemen istenildiği gibi sonuçlanmasa bile mutlaka insanı iyi sonuçlara ulaştırır. Allah'ın vaadi haktır.
Hazine önceleri Maliye içinde bir daire iken Özal zamanında ayrı bir kurum haline getirilmişti. Temel olarak kamu harcamaları için gereken nakti temin eden yerdir Hazine. Devletin parasını denkleştirir yani. Gelirlerimiz giderlerimizi karşılamaya yetmediği için aradaki farkı borçlanarak karşılar. Yurt içinden ve yurt dışından borçlanır. Borçların idaresi Hazine'nin en önemli görevidir. Bütçeden başka kurumlara yapılacak transferler de Hazine bütçesinde yer alır.
Bunu bir şekil ile göstereyim ki daha iyi anlaşılsın. Aşağıdaki şekilde kırmızı çizgi içindeki alan Hazine'nin kontrolünde. Diğer kısım ise tüm kamu kurumlarının harcamaları oluyor.
Bütçeden daha büyük rakamlara ulaşan borçlar, bütçenin yarısını oluşturan faiz ödemeleri ve kalan kısmın yarısını oluşturan transferler Hazine tarafından yönetiliyordu. Burada söz konusu olan rakamlar daha önce hiç karşılaşmadığım büyüklükteydi. Katrilyon lira bazında işlerin yapıldığı ve trilyonların küsürat haline geldiği hesaplar.
Yani ülke kaynaklarının çok büyük bir kısmı Hazine'nin yönetimindeydi. 1996 yılından itibaren bu devasa kurumu denetleyecektim.
Hazine'nin Emek semtinde İnönü Bulvarı üzerinde bir binası vardı. Binayı aslında Halkbank kendisi için yapmıştı. Fakat, bina bittiğinde Hazine bir gece apar topar buraya taşınmış, fiilen el koymuştu. Eh, Hazine bir nevi Halkbank'ın patronu olduğu için yapılacak bir şey yoktu. Binanın tepesinde betona kazılı Halkbank amblemi halen durur. Hazineciler zaman zaman bu amblemden dolayı Halkbank'ın kendilerine reklam parası ödemesi gerektiğini düşünürler.
Binalarına el konulması üzerine Halkbank aynı bulvar üzerinde birkaç kilometre batıda daha gösterişli ve daha büyük bir bina yapmıştı kendine. O binaya da el konulacaktı ama epey sonra.
Hazine binası denildiğine göre eski bir dere yatağı üzerindedir. Kullanılmaya başlandığında duvarlarında ürkütücü çatlaklar oluşmaya başlamıştı. Epey masraf yapılarak kolonları güçlendirildi.
Hazinenin binası böyle aşırma şişirmeydi ya, yönetimi nasıldı acaba?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tuhaf Bi Denetçinin Anıları
Phi Hư Cấu***WQ*** Tam bir mahrumiyet dünyasından gelen bir delikanlı... etkisiz bir kurumda kenarda kalmış bir meslek... ve memleketin en kritik sorunları üzerine amansız bir mücadele... yandaşsız, cemaatsiz, partisiz, bağlı ve bağımlı olmaksızın... Sayışta...