Müzik: Türk Marşı, Mozart.
Temmuz-Ekim 2000
İlk defa gerçek kursiyerler önünde eğitici olarak sahneye çıkıyorum. Dizlerim titriyor. Yalan yok. Başarılı olduğum tek şey heyecanımı kocaman bir gülümsemenin arkasına gizlemek. Dışarıdan güvenli ve coşkulu görünüyorum oysa içimde fırtınalar kopuyor.
"Yapabilirim!" diyorum. Biliyorum yapabileceğimi. Yine de sahne korkusu, sahne heyecanı bambaşka bir şey. İnsanı başarılı yapan, performansını artıran şeylerden biri gerilim ve heyecan. Olağanüstü bir şey başarma peşinde misin? İçinde ya korku olmalı ya da coşku!
Sahneye çıktığımızda en büyük korkumuz nedir? Hata yapmak, bilememek, takılıp kalmak, anlayamamak, rezil olmak... evet, rezil olmak.
Ben, baştan rezil bir durumdayım zaten. Maça hükmen mağlup olarak çıkıyorum: Hiç yapmadığım, tecrübe sahibi olmadığım Performans Denetimi konusunda az çok tecrübeli olan yabancı denetçilere eğitim vereceğim! Kalbim cenderede sıkışıyor.
Çok hazırlık yaptım bu iş için. Okumalar, çalışmalar, provalar. Hatta kendimce bir pratik fırsatı yarattım: 2000 Yılı Mali Raporunu hazırlarken performans denetimi yöntemlerini kullandık. Adı konmamış bir performans denetimi çalışması oldu aslında. Öğrendiklerini her fırsatta uygulayacaksın! Hatta bir alanda öğrendiğini başka bir alanda uyguladığında yaratıcı düşünceler ortaya çıkar.
Beni sahnede kurtaracak olan deneyimsel öğrenme yaklaşımı. Klasik eğitimdeki gibi en çok bilen olmam gerekmiyor, her soruyu cevaplamam gerekmiyor. "Ben çok biliyorum, size de öğreteceğim!" iddiası olmayınca iş kolaylaşıyor. Bu, birlikte çıktığımız bir öğrenme yolculuğu. Aktiviteleri yönetip grubu yönlendirirken kendim için de keşfetmeye açık olacağım.
İlk gün eğitici arkadaşlarla bir iddiaya giriyoruz: İki saatlik ilk dersin sonunda 35 kursiyerin her birine ismiyle hitap edeceğiz. Üzeyir diye seslenince Üzeyir'in gözleri ışıyor, altın dişlerini açığa vuran bir gülümseme yayılıyor yüzüne. Abdurrahman'ın ismini tecvidli mahreçli söylüyorum; hemen yakın bir dost oluyor. İsim insanın şifresidir, kalbinin kapısını açıverir.
Resim: Kursiyerler yoğun bir çalışma içinde.
Eğitim beklediğimden de iyi gidiyor. Sahneyi seviyorum. Korkular, endişeler gidiyor. Sadece tatlı bir heyecan var şimdi. Coşkuyu muhafaza etmek için o heyecan gerekli. Biraz gerilim güzel bir enerji yaratıyor.
Akşamları eğitici arkadaşlarla sahilde oturup geribildirimde bulunuyoruz. "Arkanı döndün, soru için kalkan eli görmedin, gülümsemedin, elinle değil parmağınla işaret ettin, konuşanı durdurdun, soruyu gruba yönlendirmeden kendin cevapladın, konuşan kişiye yaklaştın halbuki uzaklaşman gerekiyordu..." Bir kişi sahnedeyken diğer 5-6 kişi gözlemci. Notlar alıyorlar geribildirim için. Geribildirimi dinlerken cevap vermiyoruz. Cevap verdiğinde dinlemiyorsun çünkü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tuhaf Bi Denetçinin Anıları
ספרות לא בדיונית***WQ*** Tam bir mahrumiyet dünyasından gelen bir delikanlı... etkisiz bir kurumda kenarda kalmış bir meslek... ve memleketin en kritik sorunları üzerine amansız bir mücadele... yandaşsız, cemaatsiz, partisiz, bağlı ve bağımlı olmaksızın... Sayışta...