2.24. Yolsuzluk Meydanı

253 23 8
                                    

Müzik: Rasputin, Boney M.

Temmuz-Ağustos1994

Adapazarı Belediyesi binasının hemen önünde bir meydan var. Büyük kısmı andezit taşı döşenmiş, küçük bir havuz ve bazı çim alanlar var.  Her gün birkaç defa içinden geçtiğimiz, çalışma odamızın penceresinden zaman zaman seyrettiğimiz bu meydan 1992 yılında düzenlenmiş. Biz o yılı denetlediğimiz için haliyle inşaat dosyası önümüze geldi. 

Andezit taşına geçen yıl turnedeki üstadımızın anlattıklarından aşinayım. Ankara civarında çıkan bu taş pek kaliteli ve dayanıklı bir taş değil. Üzerinden araç geçiyorsa kırılıyor, parçalanıyor. Yürüme alanlarında kullanılabiliyor ama belirli bir sürede zayıf kısımları aşınıyor. Pembe rengi ve kolay işlenmesi nedeniyle tercih edildiği düşünülebilir. 

Belediyeler özel bir sebepten bu andezit taşını tercih ediyorlar. Traverten, granit gibi taşların liste fiyatları var. Birim Fiyat Tarifleri kitabında bunların fiyatı belli. Kafana göre fiyat belirleyemiyorsun. İhaleye o fiyatları esas alarak çıkıyorsun. Oysa andezit listede yok. Listede olmayınca "özel fiyat" yapıyorsun. Tabii ki bunun da belirli usulleri var, ancak o usulleri halletmek mümkün. Bakıyoruz ki granit kadar kıymetli olması mümkün olmayan andezit için granitin 5-10 katı fiyat tespit edilmiş. Ticaret ve Sanayi Odasından onaylı bir fatura getirmişlerse denetçinin yapacağı bir şey yok. Fiyatın yüksek olduğunu iddia edecek bir dayanağımız yok. Belediyeler de birilerine kaynak aktarmak için meydan düzenleme işlerinde, kaldırımlarda listede olmayan bu dayanıksız taşı kullanıyor. 

Dosyada andezit görünce canım sıkıldı haliyle. Üstad haklı mıydı; "Olmuş bitmiş işin davası olmaz!" derken? Hayır, sezgiye dönüşen tecrübelerim bana şunu fısıldıyor: Kötü niyetle yola çıkan kişi tek vurgunla yetinmez, mutlaka başka bulaşık işler de yapar ve yakalanır!

Dosyayı dikkatli inceliyorum.

"Sait, bu dosyadaki meydan şu önümüzdeki meydan değil mi?"

Emin olmak için soruyorum. Sait buralı. 

"Evet, burası."

"İyi de bu meydan dosyadaki krokiye hiç benzemiyor!!!"

Beraber inceliyoruz. Taş döşenen alanın hesabında hiç de yeşil defter, ölçüm kağıdı kullanılmamış. İlkokul öğrencisi ödevi gibi kroki çiziktirilmiş; basit bir yamuk. Meydanın içindeki havuz, yeşil alanlar düşülmemiş. Alan hesabı da çok güzel: iki uzun kenarı çarpmışlar, al sana alan ölçüsü! Yuh! Bir mühendis bu kadar basit bir hata yapar mı? Bir de bu hataların hep bizden götürmesi ne kadar şaşırtıcı! On tane hata varsa üçü bizim lehimize olsun, değil mi? Yok, her zaman yanlışlık milletin parasına mal oluyor.  <Çok saf mı düşünüyorum?>

Fen İşleri Müdürünü aradım. Dosyada imzası olan yardımcısını ve iki mühendisi alıp gelmesini istedim.

"Bir de mesafe ölçümü için uzun bir ip... mezura getirin." dedim. İplerini çekecektim, haberleri yoktu. 

Geldiler. Tedirgin, ürkek. Ben fiziki incelemeyi seviyorum. Enerjik ve neşeliyim. Onlara dosyadaki saçma sapan krokiyi ve abuk subuk hesaplarını gösterdim. Düzgün bir izah yok tabii ki.

"Bu hesaplardan bir sonuca varamayacağız. Gidelim, birlikte yerinde bir ölçüm yapalım!" dedim. Gittik. Dışarıdaki insanların meraklı bakışları arasında meydanı tam tekmil ölçtük, not ettik. Hakediş raporunda 2200 metrekare gösterilen yer 1600 metrekare çıkmıştı. Hemen orada el yazısıyla bir tutanak hazırladık. Hep birlikte imzaladık.

Tuhaf Bi Denetçinin AnılarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin