4.20. Bangkok Postası

172 23 16
                                    

Müzik: İstanbul'da olmak vardı, Emel Müftüoğlu.

Ocak-Şubat 1998

Arkadaşlara yazdığım e-postalardan ve günlüklerden. 

1

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

1. Posta

BANGKOK

Burası Bangkok. İlk defa tropikal bir ülkedeyim. Dışarısı sıcak olmalı. Ama kursun yoğunluğundan dolayı henüz etrafı keşfedemedim. Şimdilik öğrendiğim kadarıyla:

Taylandlılar oldukça misafirperver. Güler yüzlü ve yardımcı olmaya çalışıyorlar. Genellikle ufak tefek insanlar, ha?

DUSIT THANI HOTEL

Otelimiz çok iyi. Beş yıldızlı. Bangkok'un en iyi otellerinden biri diyebilirim. Odam gayet geniş ve iyi döşenmiş. Konfor ve rahatımız için her şey düşünülmüş. Ne de olsa iki ay burada kalacağız. Şikayet edecek bir şey bulamadım doğrusu. Her gün odama bir adet orkide bırakıyorlar, bir tabak dolusu da Tayland meyvesi. Orkideleri meşhur ama doğrusu şöhreti hak ediyorlar. Çeşit çeşit, renk renk orkideler her yerde. İnsana mutluluk veriyor.

Otelde internet bağlantısı var ama çok pahalı. Kullanmayı düşünmüyorum. Dışarıda daha uygun yerler var, oraları deneyeceğim. 

YEMEKLER

Yemeklerine alışamadım. Bir haftada beş kilo verdim galiba. Şimdilerde pizzacıyı keşfettim.  Vejetaryen pizza fena değil. Yanında salata da alıyordum. Üç gün hiç para vermedim salataya. Bedava zannediyordum. "Hey tabak vermediniz salata için!" diyordum, tabak veriyorlardı. Yabancıya pek mahcup insanlar. Meğer paralıymış sonradan öğrendim. THY'de çalışan bir arkadaşla beraber gittiğimizde o söyledi. Kasaya gittim, "Hakkınızı helal edin!" dedim. 

Bir aksam Hint lokantasına gittim, çok değişik geldi. Tavuk çorbası ısmarladım. Biraz bildik bir şey olsun diye. Duru bir su içinde tavuk parçaları ve maydanoz yaprakları. Oooo ne çok baharatlıymış o öyle! Ve de baharatları hiç tanıdık değil. Maydanoz da iğrenç kokuyor. Niçin koyuyorlar yemeğe, anlamadım. Bir daha oraya gideceğimi sanmıyorum. Bir de azizim, bu Asya'da şöyle adam gibi pilav yapan bir ülke yok galiba. Buralar bildiğin pirinç memleketi ama pilavı keşfedememişler henüz. Pirinci sıcak suya sokup getiriyorlar. Yağsız tuzsuz.

Aaaay, yollarda yiyorlar yemeklerini. Acayip kokular var her yerde. Zaten sıcak bir memleket. Yağmur bile ılık ılık yağıyor. N'apcez bilemiyorum. Neredeyse sokakta kusacak gibi oluyorum bazen... Leş gibi kokan bazı yiyecekleri var... töbe töbeee..

 töbe töbeee

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Tuhaf Bi Denetçinin AnılarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin