Selamun Aleykum. Yıldıza tıklayalım ki goncalar, gül açsın. Yorumlar can suyu, verimi bol olsun!
Vizeler bittiğinde finallerin gelmesi de uzun sürmedi. Staj gözlem raporları, ölçme ve istatistik ödevleri, özel eğitim film çekimleri derken gayet yoğun bir şekilde final haftasına girdik. Faruk bu süreçte başka şehirlerde birçok göreve gitti. Eve sadece birkaç saatliğine uğradı. O birkaç saati heba etmeden geçirmek için elimizden geleni yaptık ama yine de burnumun sızlaması geçmedi.O saatlerden birinde doktora da gittik. Doktor sonrası usanmadan Tuba'ya aldırıp eczanenin dışında beklediğim hamilelik testlerindeki negatiflikle moralim bozulup durdu. Bu süreç çok zorladı beni. Düşünmeden edemiyordum, düşündükçe de daha kötü oluyordum. Bu yüzden finallere de verimli çalışamadım. Daha da o testlerden aldırmadım.
Youtube'dan izlediğim çeşitli videolarla günleri bitirip durdum. Yemek yemeyi bıraktım, tamamen hayatta kalmak amaçlı atıştırır oldum. Finalleri bir süre sonra tamamen umursamayıp sadece girip çıktım. Allah'tan hocalar kolay sordu ve beş dersten de geçtim. Kalan ikisindeki ödev teslimineyse iyi bir puan verdiler.
Bir gün yine kanepeye uzanmış video izlerken görüntülü arama geldi. Reddetmek istesem de ekranda Faruk yazısını görünce yattığım yerden doğruldum.
Aramayı kabul ettiğimde battaniyeyi omuzlarıma kadar sürükleyip tekrar yatış pozisyonuna geçtim. Sağıma dönerken telefonu da kendimle beraber çevirdim.
İlk iş olarak selam verip benim gibi yatışa geçti ve telefonu aynı şekilde tuttu. Nasıl olduğumu sordu, nasıl olduğunu sordum. Kremlerini kullanıp kullanmadığı, yemeklerini yeyip yemediği de sorularıma dahildi. Tüm bunlar konuşulduktan sonra bir sessizlik oldu.
Baktı, biraz daha baktı ve biraz daha baktı.
Sonra da "Sana bir şey söyleyeceğim." Dedi.Bakışlarımı kaçırdığımda beni çok özlediğini söyledi. Yanaklarımın ıslandığını hissettim. Dudağımı ısırdım. ''Bende...'' Dedim iç çekerek. Telefonu kanepeye yüzüstü bıraktım, hıçkırıklarım da bana katıldı. Hoparlörden kaç kere seslenişi geldi, bir o kadar duymamazlıktan geldim. Kendimi toparladığımı hissettiğimde tekrar ekrana odaklandım.
"Ge-geleyim mi?" Dedim, gözlerimi silerek.
"Sivas soğuk. Üşürsün." Dedi.
"Kat kat giyinirim." Dedim.
''Hasta olursun.''
''İlaç alırım.''
Gülümsedi ve konuşmamız gülümsemesinin hemen akabindeki göreve gideceğine dair arkadan gelen seslerle kesildi. İnternetten bulduğum otobüs firmalarına yarınki Sivas seferlerini sordum fakat doluluklarıyla hayal kırıklığına uğradım ve orada öylece uyuyakaldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
gül gonca
RomanceHikayede kusur varsa bendendir, İslam'dan değil. Hikayeye yorum yaparken lütfen argo kelimeler kullanmayın. "Seni nasıl sevdiğimi bilsen gitmezsin. Bilmediğinden gidiyorsun ben biliyorum."