Bölüm 26

8.4K 421 12
                                    

İZEL TEKİN

Mahkeme salonundan çıkarken rahat bir soluk bıraktım ve sırtımda tonlarca ağırlığını taşıdığım yükün artık var olmayışının zevkle farkına vardım.

Mücadelem sonuçlanmıştı ve inanılır gibi değildi ama Sena artık benim kızımdı! Benimle aynı soyismi paylaşıyordu.

Bu saatten sonra hiç bir güç onu bizden koparıp götüremezdi artık..Gidebileceği en uzak yer ablası Gizem'in kollarıydı.

Hissettiğim heyecan ve mutluluğun tarifini ancak gondolla tarif edebilirdim.Sanki.. Sanki gondolun en ucuna oturmuştum ve her harekette yüreğim ağzıma kadar yükseliyordu..Bu his hem iç gıdıklayıcı hemde bağımlılık yapıcıydı.Ne olursa olsun müthişti ve kahkahalar atarak,yüksek sesle müzik söyleyerek mutluluğumu herkesle paylaşmak istiyordum..

Sena bizimdi! Onu bizden alamayacaklardı işte.Sonsuza dek yanımızdaydı.

Ellerimi birbirine çarpıp,havalara atlama isteğimi içimde dizginleyerek,bakışlarımı Sena'nın parlak gülüşüne çevirdim..Yaşadıklarını farkındaydı ve yüzündeki gülüşte gizli olan iç acıtıcı mutluluğu tarif etmemin mümkünatı yoktu.Onun küçük yüreği de biliyordu ki artık sonsuza dek sığınabileceği bir ev bulmuştu.

Benim ona baktığımı farkına vardığında güzel yüzünü bana doğru kaldırdı ve elimi kenetlemiş olduğu elini biraz daha sıktı.Yüreğime dokunan temasıyla birlikte gülüşüm solmaya yeltendi ama ona izin vermeyip,boğazımdaki yumruyu geri yutkundum.

Sena yüzündeki gökkuşağı gülüşüyle birlikte bu kez diğer elini kenetlemiş olan Tibet'e bakmaya başladı.

Derin depderin bir nefes aldım.Gözlerim mahkemenin başından beri yapmamak için direndiği şeyi bu kez yaptı ve Tibet'in hafif bir tebessüm yardımıyla hatları yumuşayan yüzüne kondu.

Az önce hissettiğim mutluluk ve heyecan ikiye katlandı fakat o iki duygunun arasına usulca bir duygu daha süzüldü.Hasret.

Tibet'i bir buçuk ay sonra ilk kez görüyordum.Tam bir buçuk ay önce bizi bırakıp gittiğinde,onsuz yapamayacağımı düşünerek büyük bir ümitsizliğe kapılmıştım.Onsuz yapabilmiştim ve bunu başarırken en büyük dayanağım Sena ve Gizem olmuştu.

Tibet'e saplanmış olan bakışlarım hissedilmiş olacak ki günlerce özlemiyle içimi kavuran koyu kuytular tamda gözlerime saplandı.O an o iki koyu kahverengi göz,sivri birer ok oldu ve kalbimede saplandı sanki.

''Seni özledim Tibet.''

Kalbime saplanan oklarla birlikte içimdeki duvarlarda bu sözler yankı bulmaya başladı.O sesi susturmak için yüzüme inandırıcı olduğunu tahmin ettiğim bir gülücük kondurabildim yalnızca.

-''Tibet abi yine gidecek misin?''

Sena'nın sessiz sorusuyla birlikte boşta olan elimin terini üzerime sildim.

Mahkemeden dolayı gelmek zorunda olan Tibet elbette ki gidecekti.Buna emindim.Bakışlarımı az önce tebessümle yumuşamış ama soruyla birlikte kasılmış yüz hatlarında dolandırdım ve acı acı güldüm.

-''Gideceğim güzelim.Orada işler beni bekler.''

İş.Müthiş bir kılıftı.

Neyden kaçtığını merak ediyordum.Bizden rahatsızlık duymasının nedenini bilmiyordum.Bakire bir kızın hayatını mahvettiğini düşünüyor olamazdı ya! Ya da benim ona sırılsıklam aşık olup,ömür boyu peşine takılacağımı düşünmüyordu ya!

-''Tibet abi,bizimle birazcık kalsan olmaz mı? Azıcık gün. Çok azıcık.''

Sena'nın yalvaran ses tonu kulaklarıma dolduğunda bakışlarımı ona çevirdim ve duraksayıp, dizlerimin üzerine çömelerek onun hizasına indim.

CAN YARIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin