İZEL TEKİN DİZDAROĞLU
Önümüzde hızla ilerleyen Mert'in arabasını takip eden Tibet arada sırada kafasını çevirip göz ucuyla bana bakıyor,benim onu görmediğimi sanıyordu.
Gülmemek için yanaklarımı ısırırken,derin bir soluk çektim ve oturmamın etkisiyle daha da yukarıya çıkan eteği biraz çekiştirdim.
Benim bu hamlemi hisseden Tibet,ciddi bir yüzle,yeniden bana bakmaya başlamıştı.
-''Üşümüyor musun öyle?'' diye sorarken bakışları kısa eteğin açıkta bıraktığı bacaklarıma kaymış ve kaşları hafifçe çatılmıştı.
-''Yoo neden üşüyeyim ki hava gayet güzel.'' derken umursamazca Mert'in arabasının arkamızda kalışını izlemeye başladım.
Gizem bana el sallayıp, öpücük atarken kafamı cama biraz daha yaklaştırmıştım. Arkadaşım çantasını Mert'in arabasında bıraktığını bahane ederek gideceğimiz yere onun arabasıyla geleceğini söylemişti.Bende içten içe bu durumdan haz alarak onu onaylamıştım.
-''Gideceğimiz yer oldukça uzak herhalde?'' diyerek Tibet'in yola sabitlenmiş gergin yan profiline bakmaya başladım.
-''Az kaldı.'' dediğinde hiç istifini bozup bana bakmamıştı.Kaşlarımı çatıp,sessizleşerek önüme döndüm ve derin bir iç çektim.
-''Gideceğimiz yer bir arkadaşımın otelinin gece kulübü.''
Aradan geçen bir kaç dakikanın ardından,söyledikleriyle birlikte şaşkınca ona bakmaya başladım.Açıklama yapmasına alışkın değildim.
-''Anladım.'' diye mırıldandım.
Tekrar yola bakmaya başladığında,gözlerim yakışıklı yüzünden ayrılıp,spor bir gömleğin sardığı geniş omuzlarında gezindi.Onun ilk kez bu kadar spor giyindiğine tanık olduğumu düşünürken,gözlerim uzun kaslı bacaklarını saran siyah kot pantolonundaydı.
-''Dikizlemen bitti mi?''
Tok sesini duyduğumda hızla ve mahçup olmuş bir şekilde bakışlarımı bedeninden kaçırdım ve yüzüne bakmaya başladım.
Boğazımı temizleyip ''Ş-Şey ben..'' diye fısıldadığımda cümlemi nasıl tamamlayacağımı bilmiyordum.
Tibet'in yüzümü dikkatli bir şekilde süzen gözlerinde cılız bir parıltıya tanık olmuştum.Arabanın sürati yavaş yavaş azalırken,''Geldik.'' diyerek sırıtmaya başladı.
Çantamı elime alıp,koşar ve kaçar adımlarla arabadan hızla indim.
Kafamı kaldırıp önünde durduğumuz görkemli oteli incelerken Mert'te arabayı yanımızda durdurmuştu.
Gizem hızlı adımlarla arabadan inip,yanıma geldiğinde koluma girdi ve benim gibi beğeni dolu gözlerle otele bakmaya başladı.
-''Harika..'' diye mırıldandım.
-''Muhteşem.'' diyerek bana katılan Gizemle birlikte kıkırdayarak Mert'in ve Tibet'in arkasına takılıp onları takip etmeye başladık.
Otelden içeriye girerken,dışarıdan bakıldığında gördüğüm görkemin içeride ve hatta çalışanlarda da devam ettiğine şahit olmuştum.Her şey kusursuz bir simetrideydi ve insan gözüne hitab ediyordu.
Otelin içerisinde başka bir kapının önüne geldiğimizde önümüzde dikilen iki iri yarı adam,Tibet'e ve Mert'e baş selamı vererek kapıyı açtılar.
-''Hoşgeldiniz Tibet ve Mert bey.''
Tibet ve Mert selamı sessizce alıp içeriye geçerken,Tibet'in kolları tarafından ona doğru çekilmeye başladım.Tam kaşlarımı çatıp ne yaptığını sormaya kalkacakken, Mert'te Gizem'in kolunu kenetlemiş ve bir koluyla arkadaşımın omzunu sarmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CAN YARIM
Teen FictionEllerimle çenesini usulca avuçladım güzel yüzlü adamın.Anlatacağı şeylerden öylesine çok ürküyordu ki benim de ona sırtımı döneceğimi sanıyordu ama görmediği şey bana ne yaşatırsa yaşatsın onu ardımda bırakamadığımdı.Aksine onun yüzünden kendimi bil...