Bölüm 30 - Sen Benimsin Bildirgesi

1.4K 91 39
                                    



"Sen Benimsin" Bildirgesi




Lay kendini yatağa bastırmış, gözleri tamamen ona kitlenmişti. İkisi de hareketsiz kaldı bir süre. Ta ki annesinin sesini duyana kadar.


Suho anında diğerinin üzerinden çekilmişti ve toparlanmaya başlamıştı. Yerden mektubu aldıktan sonra Lay'e öfkeli bir şekilde baktı. Pantolonunun düğmelerini falan kapatıyordu. "Güzel bir sabahtı."


"Güzel bir sabahmış, götüm, salak herif. Toparlanıp yataktan kalktı ve Suho'nun karşısına dikildi. "Evimden defol. Seni bir daha burada görürsem parçalarım."


"Fazla kabaca değil mi?" Suho gülümserken kapıya ilerledi. "Ne zaman Baekhyun takıntından kurtulursan benden de o zaman kurtulursun." Kapıyı açıp derin bir nefes aldı. "Ancak endişelenme hala arkadaşız."


Suho'yu izlerken bir yandan da pantolonunu çekiyordu. "Defol."


Önden yğrğyordu Suho ve aniden ıslık çalmaya başladı. "Tekrar geleceğim Lay. Çünkü hiç arkadaşın yok. Muhtemelen kafayı çeken bir manyak olduğun için." Bu alaycı tavrı Lay'in annesini görene kadar devam etmişti.


"Suho! Şimdiden gidiyor musun?"

"Ah, evet. Birine öğretmenlik yapmam gerektiği aklıma geldi." Suho yalan söylemişti. "Bu akşama kadar onlarla uğraşacağım. Kahvaltı için teşekkürler. Bir daha ki sefere ye-"


"Hayır hayır sorun değil." Lay'in annesi sempatikçe gülümsedi. "Lay'i çok ziyaret etmez dediğim gibi arkadaşı yok. Lay arkadaşını kapıya kadar geçir."


"İyi."


Lay'in annesi gülümsedi. "İstediğin zaman gelebilirsin."


"Tabii ki de." Suho seslenmişti.


İkisi de sessizce ilerliyordu. Kapının oraya geldiklerinde durmuşlardı. "Açmayacak mısın?" Suho sordu.


"Yoo."


"Gitmemi istiyorsan bir miktar bunun için yardımcı olmalısın."


Lay dişlerini gıcırdattı. "İyi be." Kapının kilidini açıp Suho'ya baktı. "Hadi.


"Kendimi pekte yardım almış gibi his-"


Lay, Suho'nun cümlesini tamamlamasına izin vermedi ve elini Suho'nun sırtına koyup onu dışarı itti.


Suho bunu beklemediği için bir an afalladı. Sendeledi ve olduğu yere dizlerinin üstüne düştü. Kızmıştı bir anlığına. Ancak arkasından gelen gülme sesi daha çok şaşırttı onu. Bu gülme kibirli değildi. Daha çok gerçekten gülmeydi.


Suho arkasını dönüp Lay'e baktı. "Bunu komik mi buluyorsun?"


"Kesinlikle." Gülerek yanıtlamıştı.


"Ben---"


Lay bir anda gülmeyi kesti. "Of umrumda değilsin ya siktir git." Ardından Lay kapıyı kapatmıştı. Gitmesini bile beklemeden. Suho kapının kitleniş sesini duyabiliyordu.

-*


İkili çok sessiz bir şekilde devasa yemek masasının orada oturuyordu. Aralarında üç sandalye vardı. Aralarında mesafe olmasının nedeni Baekhyun'un bunu reddetmesinden kaynaklanıyordu.


Chanyeol geniş masanın üzerinde bulunan kahve bardağı ile oynadı. "Pekala konuşalım."


Chanyeol bir süre herhangi bir ses duyamamıştı. "Hazırım." Sonunda Baekhyun konuştu. Duş almıştı, Chanyeol'un kıyafetlerinden giymişti, kahve içiyordu. Baekhyun bu kadar şeyin karşısında açıkça Chanyeol'un karşısında utanıyordu. Gerçi suçlu hissetmiyordu. Çünkü duygularını anlatabilmek için çok hevesliydi. Yine de dün seviştiği adamı aklına getirdi... Ve yerin dibine girdi. (ÇN: Aman sanki Yeol ile ilk kez fikiştin Baek sende.)

The Letter [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin