-Sabah Vaktinde ki Araba Sürücüsü-
Baekhyun haftasonu eğlencesinin ardından ailesinin tavsiyesine uyup sadece dinlenmeye odaklandı. Açıkçası çok eğlenmişti ve bunun dışında fazla bir şeyde umurunda değildi. Sadece bir ödevi kalmıştı ve ona da bir saatini ayırdığı için onu fazla zorlamadı. Telefonunun çalmıyor oluşu da ona yardım ediyordu. Ve böylece pazardan sonra okulun başlangıcı olan pazartesi günü gelip çattı.
Ayakkabılarını bağlarken hala mutfakta kahvaltı yapan ailesine seslenerek veda etti. Neşeliydi çünkü elinde nihyet kendi arabasının anahtarlarını tutuyordu. Tam arabasına yaklaşırken kendi arabasından daha modern, siyah bir araba önünde durduğu için o da durmak zorunda kaldı. Baekhyun bu arabaya birkaç kez binmişti ve tanıyordu, renkli cam film yüzünden içindekinin kim olduğunu görmek imkansız olsa da el sallamıştı.
Sürücü kapısı açıldı ama Baekhyun'un tek düşündüğü arabanın, yolun ortasında olmasıydı. "Chanyeol tam yolun ortasında duruyorsun."
Chanyeol arabanın etrafında dolaşarak Baekhyun'un tarafına geçti. "Önemli değil ne kadar hızlı binersen o kadar hızlı gideriz."
Baekhyun anahtarlarını gösterdi. "Kendim gidebilirim."
Chanyeol iç çekip Baekhyun'un elinde ki anahtarları aldı. "Baekhyun."
Chanyeol'un ezici bakışları altında daha fazla ezilmemek adına, "Tamam." Diyerek kafasını salladı Baekhyun.
Chanyeol, Baekhyun'un kapısını açtı, binmesine yardımcı oldu, ona anahtarlarını geri verdi ve kendi tarafına geçti. "Güzel. Demek bu sabaha iyi başlıyoruz."
"Mmm." Baekhyun koltuğu kendisine göre ayarlamay çalıştı. Anlaşılan son oturan kişi Kris'ti.
Baekhyun, Chanyeol arabayı çalıştırırken onu izliyordu. Araba çalışmış ve yolun tam ortasından gidiyordu.
Chanyeol konuşmuyordu ki bu oldukça garipti. Baekhyun biliyordu ki o konuşmadan duramazdı. "Pekala, ailen nasıl?"
"İyi." Chanyeol oldukça cansız söylenmişti.
Baekhyun dudaklarını birbirine bastırıp kafasını salladı ve pencere tarafına doğru kafasını çevirdi. "Eminim döndükleri için mut---"
Chanyeol konuşmasını kesmişti. "Benimkini boşver seninki nasıldı?" Baekhyun tamda o sırada telefonunu çıkarıyordu cebinden.
"Güzeldi." Chanyeol'ü taklit etmişti.
Chanyeol bundan hoşlanmamıştı. "Daha fazla detay ver Baek. Lotte dünyası nasıldı?"
Baekhyun Chanyeol'e baktı. Onun kötü bir niyet beslemediğine emindi ama sesinin tonu çok garipti. "Güzeldi. Çok şey yaptık.." Baekhyun gülümsedi. "Buz pateni yaptım. Defalarca düştüm çünkü—"
Chanyeol kaşlarını kaldırdı. "Düştün!?"
""Şey pek fazla değil." Anında cevapladı. "Sonuçta beni yakaldı." Telefonuyla ilgilenmeye başlamıştı. "İyi ki ordaydı yoksa kötü olurdu."
Chanyeol hızlı yanıt vermedi. Baekhyun cevap vermediği için ona bakmamıştı tam da bu yüzden Chanyeol'un yüzündeki rahatsız edici görünümü muhtemelen görmemişti. "Baek, parka kiminle gittin?"
Baekhyun gözlerini ovarken cevapladı. "Sana söylemiştim. La---" Baekhyun duraksadı. "Suho." Durumu toparlamak için hemen söylemişti. Ancak Chanyeol'un dudaklarını birbirine bastırması ve arabanın aniden durması pek iyiye işaret değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Letter [Tamamlandı]
FanficByun Baekhyun iki yıl boyunca; soğuk duruşuna rağmen aslında kibar ve başkalarını önemseyen biri olduğunu bildiği birine, Oh Sehun'a sessizce hayrandı.. .... "O mektup senin için değildi Chanyeol ." "Mmm, peki, ama benim dolabımdaydı.Ve kendisini ka...