Chanyeol, Baekhyun'a uzaktan baktığı bu köşeyi hiç ama hiç sevmemişti. Ve oldukça geçerli nedenleri de vardı. Aptalca pozisyonu Baekhyun ve Lay'e oldukça uzak kalıyordu. Chanyeol müdahale etmesi gerektiğinde tıpkı deli orospular gibi koşması lazımdı. Fakat Chanyeol, Baekhyun ile bu konu hakkında tartışmayı bırakmıştı. Çünkü Baekhyun, Lay'in kendisini arkadaşı olarak gördüğüne inanıyordu bu yüzden ince bir buz tabakasının üzerindeydi.
Ancak bir süre sonra biri Chanyeol'un arkasından yanaşmış ve sağ topuğuna hafifçe vurmuştu. Chanyeol olduğu yerde zıplayıp mırıldandı. "Sıçayım. Şu an yapma bunu."
Omuz silkti Suho. "Peki, ne yapıyorsun?" Suho'nun baktığı yere bakabilmek adına biraz eğilmiş hiçbir şey göremeyerek biraz hareket etmişti.
Chanyeol anında onu geri çekmişti. "Orada durma." İç çekti. "Bir şeyleri görmem lazım ve izlemek istiyorsan lanet olası burada kal!"
Suho bir kaşını kaldırdı. "Ajancılık mı oynuyorsun?"
"Daha çok suikastçıyı." Kıpırdanıp eski konumuna döndü.
Suho dikkatle baktı köşeden. "Suikastçı? Kimi öldüreceksin?"
"Yanlış yapan birini."
Suho kaşlarını çattı. "O kaşar orada ne yapıyor?"
İkisi de karşılarında ki manzarayı izlemek için en iyi pozisyonu bulmaya çalıştılar. İkisi de net bir görüntü istiyordu. Sonunda bunu elde ettiklerinde izlemeye koyuldular.
---------------------------
Selamlaşma ve nasılsınlardan sonra Baekhyun nihayi konuya girmek için harekete geçti. Sırtını Chanyeol'ün olduğu köşeye dönmüş yüzünü de Lay'e dönmüştü.
"Sana bir şey sormak istiyorum Lay." Baekhyun huzursuzca parmakları ile oynadı. "Şu mektubu Chanyeol'un dolabına koymanı istediğim günü hatırlıyor musun?"
Lay başını salladı. "Ne oldu?" Baekhyun'un ellerine baktı o sırada. "Gergin misin sen? Ben de gerilmeli miyim?"
"Ah sadece.. Bunu yapmak istemiyorum ama zorundayım." Baekhyun derin bir nefes aldı. "O gün mektubu Chanyeol'ün dolabına koydun mu?"
Lay birkaç dakika duraksadı ardından ellerini ensesine koydu. "Sana karşı dürüst olacağım Byun ama hayır koymadım."
Baekhyun küçük bir şok geçiriyordu. Elbette koymadığını başkasından öğrenmişti ama bunu Lay'in ağzından öğrenmekte aynı şey değildi. "Neden?" dedi Baekhyun. Ağzından şu an sadece bu çıkabilirdi.
"Onunla olmanı istemedim." Lay, Baek'e baktı.
Baekhyun konuşamadan bir kaç saniye dudakları aralık durdu. "S-sen n-ne----"
Lay gülümsedi. "Sana bunu baştan anlatmam lazım değil mi?" Baekhyun başını sallayarak onay vermişti. "Pekala, Park ve ben pek dostane tavırlar içinde değiliz."
"Biliyorum." Baekhyun hala şok içindeydi. "Önceden arkadaş olduğunuzu ve daha sonraları senin yolunun değiş---"
"Bu onun hikayesi." Lay konuşmasını kesmişti Baek'in. "Önceden arkadaştık evet ama şartlar değişmişti." Lay arkasına yaslandı. "Başlangıçta sadece ikimizdik ama büyüdükçe daha sosyal bir kelebek haline gelmişti. Hep takılıyorduk ve sonra bum! Kris, Çin'den geldi. Başlarda elbette sorun yoktu başlarda harika üçlüydük ama sonraları gerçekten dışlanmış gibi hissetmeye başlamıştım. İkinci sınıfta da Kai'nin ortaya çıkması buna katkı sağladı."
Baekhyun başını eğdi. "Yani terk edilmiş hissettin."
"Evet." Dedi Lay kafasını sallayarak. "Sadece o da değildi, Sehun hep etrafımızdaydı ama ona pek dikkat kesilmemiştik. Gruba nasıl girdi bilmiyorum. Unuttum." Diye mırıldandı. "Sonra ergenlik geldi. Neredeyse her insanın favorisi halindeydi ve ben tamamen dışarıdakiydim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Letter [Tamamlandı]
FanficByun Baekhyun iki yıl boyunca; soğuk duruşuna rağmen aslında kibar ve başkalarını önemseyen biri olduğunu bildiği birine, Oh Sehun'a sessizce hayrandı.. .... "O mektup senin için değildi Chanyeol ." "Mmm, peki, ama benim dolabımdaydı.Ve kendisini ka...