"√^π∆©¢ lütfen uyan..."
.
.
"Hepsi sadece bir kâbus..."
.
.
."UYAN!"
Genç kız kulağında yankılanan ani ses ile sarsılarak yerinden sıçradı.
Acı içinde kulaklarını kapatıp korkuyla bağırırken, nerede olduğunu veya etrafında neler olup bittiğini bile bilmiyordu.
O hıçkırıklara boğularak hırçınca ağladıkça yanaklarından dökülen gözyaşları gözlerini yakıyordu. Boğazı kuruydu, bütün bir vücudu göğsünde hissettiği acı karşısında titriyordu.
"Git buradan! Git buradan! Git buradan!"
Aynı cümleyi titreyen dudakları ile nefes bile almadan sayıklamaya başladı.
Sakinleşemiyordu. Yine başka bir nöbet geçirirken değil.Bütün bu acının bitmesini istedi. Bütün her şeyi unutmak istedi. Bir an önce bütün bir varlığının silinip gitmesini istedi. Ancak bu şekilde kalbinde hissettiği ıstırap son bulabilirdi.
Fakat tek elinden gelen kulaklarını kapayıp bağırmak oldu.
İki omzunda bir sıcaklık hissedene kadar odada başka birinin daha olduğunu dahi fark edemedi.
"Benimle kal, sadece bir rüyaydı." Diyerek, ellerini kızın omuzlarından çekmeden bağırdı Lawliet.
Siyah gözleri, bulunduğu durumu analiz etmek için hızla kızı tarıyordu."Nefes almaya çalış, derin bir nefes al."
Önündeki adamın endişeli sesi sonunda kulaklarına vardığında, üzerinden büyük bir yük kalkmış gibi hissetti. Sevdiceği buradaydı, tam yanında. Onunla aynı havayı soluyordu.
Peki ya bu da bir rüyaysa?
Nefes nefese kalan kızın yüzündeki bu surat ifadesinde, dedektifin canını yakan bir şeyler vardı. Bilinçsizce kızın yüzünü lekeleyen gözyaşlarını baş parmağıyla sildi.
Lakin Poem'in gözlerindeki yaşlar tükenmediği gibi az öncekinden de korkmuş görünüyordu ve sakinleşmek namına hiçbir tepki göstermiyordu.
Onun bu hali adamı umutsuzluğa düşürse de bunu yüzüne yansıtmadı.
Vücudunu kızınkine yakınlaştırarak kulağına rahatlatıcı bir şekilde fısıldadı."Ben buradayım, yalnız değilsin. Sadece bir rüyaydı."
Sözleri kulağına çok ucuz, basit ve işe yaramaz geliyordu o anda Lawliet'a.
Fakat böyle bir durumda ne yapması gerektiğini de bilmiyordu.
Sadece işe yaramasını umdu.Fakat zavallı kız hâlen berbat bir şekilde ağlıyordu, gözleri ve burnu kıpkırmızı olmuş, burnu akıyordu. Lawliet kızın bu salya sümük hâline rağmen nasıl hâlâ güzel kalabildiğini merak etti.
Yine de garip bir şekilde rahatlatıcı sözleri işe yaramışa benziyordu. Genç kız, yavaş yavaş daha düzenli nefes almaya ve sakinleşmeye başladı.
Hala kendine tamamıyla gelememesinden dolayı birbirine vuran dişleri ve titreyen dudaklarına hakim olamadan adamın kulağına fısıldadı. "Öz-özür dilerim..."
Kendini çok zavallı, çok acınası hissediyordu, gözleri yeniden dolmaya başladı...
Fakat işte tam o sırada adamın sıcak nefesini, kendi saç çizgisinde hissetti.
Lawliet...
Ona...
Sarılıyordu.
Bütün bir vücudu onunkine bütünüyle değiyordu, kalbi yerinden çıkacak gibi oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Death Note: L Lawliet (x reader)
Fanfic"Kaybetmekten nefret ettiğimi sanmıştım, seni kaybetme fikrinden daha çok nefret ediyorum."